16.Bölüm: 'Mezarlık'

En başından başla
                                    

Hastanenin acil kısmında arabayı durdurup,indim ve arka koltuktaki kızı kucağıma alıp, hızla hastaneye koştum.

"Sedye!" Görevlilerin getirdiği sedeyeye kızı dikkatlice yatırdım.

"Ne oldu?"

"Birden bayıldı."

"Düşerken kafasını falan çarptı mı?"

"Hayır."

Kızı normal odaya almışlar, serum takmışlardı ve uyutuluyordu. Uyanana kadar yanında kalacaktım. Doktor açlıktan ve halsizlikten bayıldığını söylemişti. Kansızlığı da varmış sanırım, bu yüzden bayılması olağandı. Vücunda yara izleri, morluklar ve çürükler olduğunu da söylemişti. Bu kıza ne olmuştu böyle, ne yaşamış olabilirdi? Ayrıca kim bir kıza el kaldıracak kadar şerefsiz, haysiyetsiz, olabilir. Bir kadının hemcinsine bile el kaldırması hoş değilken, kim yapmış olabilir? Kız için çok üzülmüştüm. Kızın ne yaşadağını, şu an ne yaşıyor olduğunu cidden çok merak etmiştim. Bizimkilere haber vermek için Faruk'u aradım, bir kaç çalışta açtı.

"Faruk ben hastanedeyim, haberiniz olsun."

"Ne? Ne hastanesi? İyi misin sen?"

"Bir şeyim yok beni, iyiyim ben. Sakin ol. Ortalığı da ayağa kaldırma."

"Ne oldu o zaman?"

"Akşam gelince anlatırım."

"Başlatma akşamına, bekle geliyorum."

"Gerek yok lan. Akşam konuşuruz."

"Hangi hastane? Konum at." Bıkkınca solurum ve yüzümü sıvazladım. Bu kadar inatçı olmamalılardı.

"Tamam. Kurtuluş yok senden anlaşılan." Faruk'a konum attıktan, yaklaşık 20 dakika sonra, Faruk ve Emirhan göründü. Emirhan hızlıca yanıma gelip, çatık kaşlarla bana bakmaya başladı. İyi ki ortalığı ayağa kaldırma dedik. Ters ters Faruk'a baktığımda omuz silkti.

"Ne oldu? Anlat." Oyalanmadan olayı kısaca anlatmaya başladım.

"Ben bir yere gidiyordum, arabayı tam çalıştırdım bir kız çıktı. Arabadan indim, yanına gittim, sordum ne duruyorsun diye cevap vermedi. Tam gidecekken yığıldı kaldı. Ben de kızı insanlık görevim olarak hastaneye getirdim." Nereye gittiğimi gayet de iyi biliyorlardı ama söylemek istemiyordum. Emirhan ve Faruk başlarını sallayıp, duvara yaslandılar.

"Hastanız uyandı. Nesi oluyorsunuz?" Yanımızda doktorun belirmesi ile, bakışlarımı ona çevirdim. Bırak bir şeyi olmayı, kızın adını bile bilmiyordum ki.

"Arkadaşıyım. Onu görebilir miyim acaba?" En makûl cevabı verdim.

"Hastayı çok yormamak şartı ile. Psikolojik ve fiziksel arak olukça bitkin düşmüş."

"Tamam, teşekkürler." Doktor yanımızdan uzaklaştığında, Emirhan ve Faruk'a döndüm.

"Şu kızın derdini bir öğreneyim. Sonra gideriz." Diyip, kızın odasına ilerledim.

Kızın odasına girdiğimde, oturur pozisyonda gördüm. Başını arkaya atmış, tavana bakıyordu, geldiğimi farketmemişti sanırım. Kız gözlerini kapattığında sağ yanağından, bir yaş süzüldü. Geldiğimi belli etmek için hafifçe öksürdüm. Kız gözlerini bana çevirdi, gözlerindeki yaşı silmemişti, yorgun duruyordu. Donuk bakıyordu.

"Merhaba, iyi misin?" Kız histerik ve acınası bir gülüş attı. Güzel gülüyordu. Hem acısı çok olanın, gülüşü güzel olur diye boşa demiyorlardı. Çok şey yaşamış gibi duruyordu, belli oluyordu. Güzel de bir kızdı.

Tomurcuk Mahallesi| Tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin