Aaron...? Yine mi rüyadayım? Öyle olmalı. En son uyumaya çalışıyordum çünkü. Ama bu rüya diğerlerinden çok farklı. Ben yokum. Aaron'u görüyorum ama ben burada değilim aslında. Sadece Aaron'u izliyorum. O muhteşem kaslarını gözlerimin önüne sermiş bir şekilde hemde. Bunlar için ne kadar çalıştı acaba diyemeden edemiyorum. Geniş bir koltukta üst tarafı çıplak bir şekilde oturmuş.Yüzünü incelemeye başlıyorum. Dolgun dudakları beni benden alıyor. Yan profilinden harika görünen burnuna diyecek lafım yok. Peki ya simsiyah gözleri... Ama tüm manzaralı bozan bir şey var. O çatık kaşları. Sinirli gözüküyor. Hemde fazlasıyla. Gözleri karşıdaki boş duvara dikilmiş. İnsan o masum duvar ona ne yaptı diye düşünüyor ister istemez. Acaba yanlışlıkla kafasını filan mı çarptı?
Aynı zamanda bir eliyle de koltuğun kenarını sıkıyor. Parmak uçlarındaki beyazlıktan ne kadar güç kullandığını anlayabiliyorum. Sonunda tüm sinirini kusmaya başlıyor. Güçlü bir şekilde bağırıyor ve saçlarını çekiştirmeye başlıyor. Ona dokunmak istiyorum ama olmuyor. Çünkü bu rüyada ben yokum. Sahi..bu mümkün mü? Aaron saçlarını bırakıp sinirle hemen yan tarafında bulunan masayı itiyor. Onu engellemek ve sakinleştirmek istiyorum ama olmuyor işte. Elim kolum bağlanmış gibi hissediyorum. Sonra yerinden kalkıp açık dolabından gözüken siyah bir tişörtünü üstüne geçiriyor. Odanın sağ tarafında bulunan kapıyı açıp odadan ayrılıyor. Nereye gitti acaba diyemeden bende yer değiştiriyorum. Bulut'u görüyorum şimdide. Sakin bir şekilde yolda yürüyor. Ve burası çok tanıdık bir yer. A doğru ya.. eve gidiyor olmalı. Bu yolları onların evinden dönerken görmüştüm. Cebinden telefonunu çıkarıyor. Telefonda ne yaptığını gayet net bir şekilde görebiliyorum. Şifresini giriyor ve telefonu açıyor daha sonra mesajlar kısmına girip benim üstüme basıyor.

'Uyudun mu?'

Kısa bir mesaj yazıyor ama göndermekte tereddüt ediyor gibi. Telefona bir süre bakıyor. Ardından kendi kendine konuşmaya başlıyor.

"Çok mu belli ediyorum acaba?"

Neyi belli ediyor? Ay aman neyse. Bu saçma rüyayı sorgulamıycam. Ne diye rüyamda Bulut'u görüyorsam zaten. Aaron'u görmeye alıştığım için ona bir şey demiycem. En sonunda mesajı göndere basıyor ve telefonu cebine atıyor. Sakince yürümeye devam ediyor. Ve aniden yanından bir şey hızla geçerken ona çarpıyor ardından bunun etkisiyle Bulut yere düşüyor. Bu Aaron olmalı diye düşünüyorum. Ve tahminlerim doğru çıkıyor. Aaron tekrar gelip Bulut'un karşısında dikiliyor. Bulut da bu arada yerden kalkıp ondan herhangi bir hamle gelmesini bekliyormuşcasına saldırı pozisyonunu alıyor.

"Seni uyarmıştım."

Aaron'un ağzından dökülen bu tehdit dolu kelimeler benim bile korkmama sebep oluyor. Bulut kısa bir gülüş sergiliyor.

"Ne zamandan beri senin sözlerini dinliyorum peki?"

"Peki ya benim sana daha ne kadar ders vermem gerek!"

Aaron bu sözlerinin ardından güçlü bir yumruk atıyor Bulut'a. Bulut anında karşıdaki duvarla bütünleşiyor. Ağzım açık bu olanları izlerken hiçbir şey yapamamak sinirlerimi bozuyor. Sakin ol Kumsal. Bu bir rüya. Sadece bir rüya.

Soluk soluğa uyandığımda havanın hala karanlık olduğunu gördüm. Saate bakmak için telefonumu elime aldım. Saat daha 10:30 mu? En fazla yarım saat uyumuşumdur. Güya uyuyamazdım ben bu saatte. Gördüğüm rüyanın etkisinden kurtulmak için su içmeye gittim. Boğazımdan geçen suyu hissetmek beni rahatlattı. Ardından tekrar odama döndüm. Kendimi yatağa bıraktım. Uyumak istiyorum fakat az önceki rahat yatak bana artık bir kaya gibi sert geliyor. Bir türlü rahat olamayınca sıkıntıyla ofladım. Telefonumdan bir bildirim sesi geldi. Telefonumu açtım. Bulut'dan bir mesaj...

MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin