DUYURU + Alıntı

Começar do início
                                    

Jasmine hâlâ konuşuyordu. Caleb'a olan öfkesinden, kırgınlığından bahsediyor sonra konu yeni Kraliçe olan Anna'nın zorlu eğitimine geliyordu. Eğitimin zorluğundan, komutanların işkenceden farksız cezalarından bahsediyor ve sonra bu dönemde Caleb'ın ona destek çıkıp yanında olmamasından şikayet ediyordu. Altı ay boyunca neden onu ziyarete gelmediğini soruyor, özleyip özlemediğini sorgulamaya çalışıyordu.

Altı ay boyunca seni izledim Jasmine dedi içinden genç kızı cevaplayarak. Seni görmeden nasıl yaşayabileceğimi sanıyorsun geveze kadın! Biz eşleştik. Altı ay boyunca kaç gece uykusuz kalarak, Rusya'dan Amazon krallığına geldiğimi bilmiyorsun ve bilmeyeceksin de diyerek iç konuşmasına devam etti. Bunları Jasmine'e söyleyemezdi. Duygularını genç kadının gözleri önüne seremiyordu.

Karnı yüksek sesle guruldayınca yüzünü buruşturdu. İki gündür hiçbir şey yiyememişti. Yorgundu. Gözleri her kırpışında batıyordu. Jasmine hâlâ konuşmaya devam ederken gözlerini devirdi ve masadan kalktı. Menülere bakmak ve sipariş vermek için kasaya ilerlerken Jasmine'in şaşkınlıkla haykırıp küfrettiğini duydu. Bunun üzerine yüzünde çarpık bir gülümseme oluştu. Onu kızdırmak Caleb'ın en büyük hobisi haline gelmişti.

Jasmine sıkılı yumruğunu masaya vurdu. Caleb kasiyere doğru eğilmiş sipariş veriyordu. Zaten Caleb'ın hiç konuşmaması, küçük bir açıklama bile yapmaması onu yeterince öfkelendirmişken kasiyer kızın geniş dekoltesini Caleb'ın gözlerine sokmaya çalışması son nokta olmuştu.

Elini o kızın saçlarına dayayıp duvara defalarca kez çarpmak istiyordu. Ardından o sahte göğüslerini patlatmak, yüzündeki tonlarca boyayı duvara sürterek çıkartmak istiyordu. Caleb düşüncelerini duymuş gibi omzunun üzerinden baktı. Jasmine'in burnundan soluyan, adeta hırlayan halini görünce gözlerinin için parladı. Kasiyere dönerek iki parmağıyla kadına yaklaşmasını işaret etti. Kasiyer arsızca gülümsedi, gömleğini aşağıya çekerek dekoltesini genişletti ve Caleb'a doğru eğildi.

Jasmine dişlerini biraz daha sıkarsa kırılacaklardı. Burnundan soluyarak ''Öyle mi seni lanet olası kurtadam?'' diye mırıldandı. Ellerini masaya yerleştirerek hızla ayağa kalktı. Caleb istediği gibi gelip onu kaçırabiliyor, hiçbir açıklama yapmıyor ve onu kızdırmak için kasiyerle ilgilenebiliyorsa Jasmine de burada kalmayacaktı. Nerede oldukları hakkında pek bir fikri olmasa da bir yolunu bulup geri dönebilirdi.  

Masanın etrafından ilerledi. Çıkış kapısına doğru ilerleyecekti ki duyduğu sesle olduğu yerde kaldı. ''Kedicik?''

Jasmine'in gözleri adeta yuvalarından fışkıracaktı. Bu sesi duymuş olma ihtimali yoktu olamazdı. Boyd'un burada olma ihtimali bile yoktu. Jasmine nerede olduklarını bile bilmiyorken Boyd'un burada olmasını sorguladığı için kendine lanetler okudu. Güney Amerika sınırları içinde olmalılardı. en azından bu kıtada olduklarını varsayıyordu.

Nemli bir el kolunu tuttu ve onu geriye çekti. ''Lanet olsun bu sensin!'' Jasmine karşısında iri yarı eski erkek arkadaşını görünce küçük çaplı bir şok yaşadı. Boyd gerçektende buradaydı. Ona kedicik diye seslenen bir tek o varken burada olmasını sorgulaması aptalcaydı. Fakat genç kız bunu kabul etmek istemiyordu. Boyd burada olamazdı.

Caleb!

Jasmine'in gözleri kasada ödeme yapan Caleb'a çevrildi. Henüz onları görmemişti. Fakat görürse neler olacağını tahmin etmek bile istemiyordu. Ne yaptığının farkına varmadan ayakları harekete geçti. Boyd'dan uzaklaşmaya başladı. Fakat lanet herifin ''Jasmine!'' diye seslenmesinin üzerine artık her şey için çok geç olduğunun farkındaydı.

''Lanet olsun!'' diye haykırarak dizlerinin üzerinde yere çöktü ve masanın altına emekledi. Boyd'un ayaklarını pis örtünün altından görebiliyordu. Masaya doğru yaklaştığını görünce sol taraftaki ince uzun masanın altına doğru emekledi. Bir yandan küfrediyor bir yandan korkakça kaçmaya çalışıyordu.

İç sesi gülerek onunla alay ediyordu. 'Sen amazon savaşçısısın! Kalk ve savaş bu halin ne?' Jasmine itiraz edercesine başını iki yana salladı ve siyah masa örtüsünün arkasına saklanarak emeklemeye devam etti. Masanın altı midesinin çalkalanmasına neden olacak kadar pisti. Eline çiğnenmiş bir sakız yapışmıştı. Diğer eli ise ne olduğunu bilmek istemediği bir sıvının içine girmişti fakat emeklemeye devam etti. Masanın sonuna gelmişti ki örtü havaya kalktı.

Caleb başını aşağıya doğru eğmiş tek kaşını kaldırarak ona bakıyordu. ''Orada ne halt yiyorsun?''  Sesinden öfkesi net bir şekilde anlaşılıyordu. Genç kız seslice yutkundu. Masanın diğer uucundaki örtü havalandı ve Boyd eğilerek ''Jass?'' diye haykırdı.

Genç kızın sırtından aşağıya soğuk ter tanecikleri yuvarlanıyordu. Kalbi adeta göğsünden fırlayacaktı. Gözlerini kapattı ve bunun kötü bir kabus olmasını diledi. Pis bir masanın altındaydı ve masanın iki ucunda hayatını cehenneme çevirecek iki adam duruyordu. Fakat Jasmine'i asıl korkutan kişi yüzüne öfkeyle sıcak nefesini üfleyen adamdı. Tek gözünü açtı ve Caleb'ın kızgın bir boğa gibi öfkeyle soluduğunu gördü. Hızla gözünü kapattı ve başını masanın ayağına vurmaya başladı.

''İşte şimdi boku yedin Jasmine!'' diye mırıldandı.


İNTİKAM (Tamamlandı / Düzenleniyor)Onde histórias criam vida. Descubra agora