BÖLÜM 41

47.2K 2.1K 263
                                    

MEDYA; Jordan 

...CHARON…

Şatonun geniş salonunda sabırsızca bekleyen Zeus kaşlarını çattı. Ellerini sırtında birleştirdi ve koltukta zorlukla dik duran oğlu Apollon’a baktı. Her an kendinden geçecekmiş gibiydi. Zeus etrafında dönen şey her ne ise yeni olmadığını anlayabiliyordu. 

Geniş salonda önce Athena ve Eos belirdi. Yorgun görünen Athena Apollon’un yanına otururken, Eos her zamanki gibi Zeus’dan olabildiğince uzak bir köşeye geçti ve oturdu. Bunun üzerine Zeus’un zaten çatılı olan kaşları neredeyse birleşti. Eos'un bu davranışları Zeus'u hem üzüyor hem de kızdırıyordu. Eos her zaman istenmeyen bir çocuk olduğunu düşünmüştü. Bunun sebebi Hera’ydı. 

Hera, Eos’u Olimpos Dağında istemişti. Zeus'un ondan olmayan tüm çocuklarına Olimpos'u yasaklamıştı. Zeus her ne kadar baş tanrı olsa da Hera’nın kıskançlığının önüne geçemiyor ve onun altından kalkamıyordu. Karısını seviyordu. Ama pek tek eşlilikten yana olduğu söylenemezdi. 

Bütün çocuklarını severdi. Ancak kimisini Hera nedeniyle görememişti bile. Eos her zaman Hera’dan korkmuş ve çekinmişti. Olimpos’da yolu Hera ile karşılaşınca hemen yolunu değiştirirdi. Hera ile aynı ortamda bulunmak zorunda kaldıklarında ise ondan ve Zeus’tan olabilecek en uzak noktaya gider ve önüne eğdiği başını hiç kaldırmazdı. Bu Zeus’u üzüyordu. Kızıyla yalnız kaldığı anların sayısı bir elinin parmaklarını bile geçmezdi. Zeus, Eos’a olan sevgisini gösterememişti çünkü Eos ondan kaçıyordu. Babasının da Hera gibi düşündüğüne inanıyordu. Bir hata üzerine doğduğunu düşünüyordu. Oysaki Zeus hiçbir zaman böyle düşünmemişti. 

Zeus, şafak tanrıçası kızını yıllardır görmemişti. Artemis’in acısının ardından kendini dünyadan ve ailesinden soyutlamıştı. Ne zaman hata yaptığını düşünse Artemis’in yüzü gözlerinin önünde beliriyor ve gaflet uykusundan uyanmasını engelliyordu. Her şeyden çok sevdiği çocuklarından birini kaybetmenin acısı onun için çok büyüktü ve atlatabileceği bir şey değildi. 

Güzeller güzeli kızı Eos’un hiç değişmediğini görünce gözlerinin için parıldadı. Dudakları gülümsemek için kıvrılmak üzereydi. Çekingen kızına doğru bir adım attı. Bununla birlikte Eos başını önüne eğdi ve elbisesinin kumaşıyla ilgileniyormuş gibi yaptı. 

‘’Eos! Babanın yüzüne bakmayacak mısın?’’ diye sordu otoriter sesiyle. Eos şaşkın bakışlarını yavaşça kaldırdı ve babasına çevirdi. Apollon ve Athena’nın beklentiyle ona baktığını görünce huzursuzca kıpırdandı. Oturduğu yerde dikleşti ve rahatsız olmuş bir halde boynunu kaşıdı. 

‘’Merhaba baba.’’ Diye mırıldandı isteksizce. 

Apollon gözlerini devirerek başını iki yana salladı. Eos kendini sadece Rebekah ve onun yanında rahat hissediyordu. Diğerlerinin yanında kim olursa olsun geri planda kalıyordu. Konu ne olursa olsun araya girmeyi sevmezdi. Sadece birkaç cümle söyler ve köşesine geri çekilirdi. Diğerlerinin gördüğü Eos buydu. Gerçek Eos’sa cadının tekiydi ve bu yanını sadece Rebekah ve Apollon biliyordu. Birde James. 

Sadece tanrıların yanında çekingendi. Çünkü Hera yüzünden herkesin onu istemediği düşüncesine kapılmıştı. Apollon ne yaptıysa da onun bu duvarını yıkamamıştı. Gerçek Eos sürekli şakalaşan, gülümseyen ve inatçı biriydi. Apollon çoğunlukla onu cadı olarak nitelendirirdi. 

Eos, Olimposlulardan yeterince çekiniyorken Zeus ya da Hera ile aynı ortamda bulunduğunda daha da beter hâl alıyordu. İstenmediği için gözlerine gözükmemeye çalışıyordu. Bazen köşesine çekilip, başını önüne o kadar önüne eğiyordu ki sanki küçülüp yok olmak istiyormuş gibiydi. 

İNTİKAM (Tamamlandı / Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin