55. Final

12.5K 522 119
                                    

Henry uyandığında Sophie hala uyuyordu. Kirpiklerinin yanağında oluşturduğu gölgeyi izlerken birden Adal'ın olmadığını fark ederek "Sophie Adal yok." dediğinde Sophie yatakta sıçradı. "Ne? Nasıl yok?" dedikten sonra gözlerini ovuşturarak Henry'e baktı. 

Henry hızla yataktan kalktı. "Yok işte görmüyor musun?"  Sophie hala kendine gelmekle uğraşıyordu. "Bir şey olmaz merak etme. Bazen uyuyakalınca Umay alıyor onu." Henry ona şaşkınlıkla bakıyordu.

"Nasıl bu kadar rahat olabilirsin? Sen onun annesisin, senin tek görevin ona bakmak." dediğinde Sophie gözlerini devirerek ona baktı. Henry neden bu kadar telaşlanmıştı anlamıyordu. Normal zamanda olsa bu söylediğine alınabilirdi ama telaşını anlayışla karşılamaya karar verdi. "Sana emanet ettiğimi sanıyordum." dedi alay ederek.

Henry durumu kavrayınca "Uyuyakalmışım." diye mırıldandı. Sophie eğlenerek "Alt tarafı uyurken ona bakacaktın." diyerek alay etti.

Henry yüzünü buruşturup "Emin misin Umay'ın aldığına?" dediğinde Sophie gülümseyerek başını salladı.  "Umay." diye seslendikten biraz sonra Umay odaya girdi. 

"Adal nerede?" 

"Prenses Helen aldı."

Sophie başını sallayarak "Tamam teşekkürler, çıkabilirsin." dedikten sonra Henry'e döndü.

"İyiymiş işte duydun." 

Henry derin bir nefes aldıktan sonra "Gerçekten de bir çocuğa bakamadım." diye hayıflandı. "Onu izlemek insana huzur veriyor. Bende onu izlerken uyuyorum merak etme." diyerek gülümsediğinde Henry "Öyle söylemek istemedim." dedi.

Sophie şaşkın bir şekilde karşısındaki adama bakarken "Neyi?" diye sordu. Henry sıkıntıyla "Senin tek görevin Adal'a bakmak derken öyle söylemek istemedim." diye açıkladı.

Sophie kaşlarını kaldırmış bir şekilde Henry'e bakarken "Öyle ama." derken içinin acıdığını hissetti. Henry iç geçirdi. "Böyle olmadığını biliyorsun." 

Sophie başını salladı. "Haklısın, Adal'a bakmak dışında görevlerim de var." dedi yataktan kalkarken. "İzninle onları yapmam gerek şimdi." dediğinde Henry onu izliyordu.

"Ne yapacaksın?" Sophie omuz silkti. "Ben başka bir ülkenin prensesiyim Henry. Kendi halkım sorunları olduğunda bana mektup gönderiyorlar ve ben buradan halletmeye çalışıyorum. Onun dışında senin halkın istediğinde yanında kukla gibi de duruyorum. Sizin aile sırlarınızı özenle saklamak da görevim. Gördüğün gibi işlerim var ama hiçbiri Adal'dan önce gelmiyor. O yüzden alınmadım. Ben neyi nasıl yaptığımı biliyorum çünkü." dedikten sonra uyurken karışmış saçlarını eliyle düzeltmeye çalıştı. "Şimdi izin verirsen oğlumuz acıkmıştır." dediğinde Henry yanına gelerek Sophie'nin kolunu tuttu.

"Umay ilgilenmiştir onunla." 

Sophie başını iki yana salladı. "Umay'ın bir kızı var Henry. Ben çok zor durumda olmadıkça Adal'ın süt anneliğini yapmıyor." 

Henry hala kolunu bırakmamıştı. Sophie kolunu çekmeye çalışarak "İzin verirsen." dediğinde Henry "Bana karşı olan görevlerini unutuyorsun." diye fısıldadı.

Sophie hızla kolunu çektikten sonra yanan gözlerle Henry'e baktı. "Benden istediğin tek şeyin çocuk olduğunu söylemiştin!" diye sinirle söylenince Henry ona inanamayarak baktı.

"İstediğim tek şey çocuk olsa sen gittiğinde bunun için uğraşırdım değil mi?" diye homurdandı. Sophie sinirle "Ne istiyorsun o zaman?" dedi.

Henry iç geçirdi. "Hala anlamıyor musun Sophie? Tek istediğim sensin." dedi kulağa sanki uzaktan gelen bir şarkı gibi gelen sesiyle.

Sophie doğru duyup duymadığını anlamak için Henry'nin gözlerine baktıktan sonra "Seni çok özledim." diye fısıldadı. Henry ona gülümseyerek kollarını açınca Sophie gülümseyerek ona sarıldı.

Çok Uzak Diyarlardan -Tamamlandı-Where stories live. Discover now