41.Gerçekler Gün Yüzüne Çıkıyor

5.9K 399 17
                                    

Sabah erken saatlerde Henry'nin yanağına kondurduğu veda busesiyle ayrılmıştı odadan Sophie. Gitmek istemeyen ayakları uzaklara uçup gitmek isteyen kalbine engel olamamıştı ne yazık ki. Sadece biraz yalnız kalmaya ve düşünmeye ihtiyacı vardı. Başka hiçbir şey onu mutlu edemeyecekti bu sıralarda.  Ülkesine duyduğu delice özlemi gidermeliydi önce. Burayı hiç özlemeyeceğini biliyordu. Sonuçta burayı onun için güzel kılan insanlardı sadece. Eğer bir tercih şansı olsaydı tüm hayatı boyunca kendi ülkesinde yaşamak isterdi ama öyle bir şansı olmamıştı. Gerçi şu dakikadan sonra  Henry ona özgürlük vermişti. İstediği kadar ülkesinde kalacaktı. Belki de hiç dönmeyecekti. Nasılsa Henry'nin pek de umrunda olmayacaktı bu.

Yolda sessizce ilerlerken Anna 'nın bakışlarını üstünde hissetmesiyle  Anna'ya gülümsemeye çalıştı. "Bir şey mi oldu?" diye sordu nazikçe. Anna gözlerini Sophie'nin gözlerinden ayırmadan "Neden seninle geliyorum biliyor musun?" diye sordu. Sophie bunu hiç düşünmediğini fark etti. Bunu sadece Anna ona destek olmak istediği için diye düşünmüştü.

Sophie dikkatle "Neden?" diye sordu.

"Senin ne yapacağını kestiremiyorum." 

Sophie şaşkınlıkla bakıyordu. "Anlamadım." 

"Henry'i deli gibi sevdiğini söylüyorsun ama davranışların tam tersi yönünde. Bana güven vermiyorsun Sophie." 

"Siz de bana güven vermiyorsunuz." dediğinde şaşırma sırası Anna'daydı. O hep Sophie'nin onu sevdiğini düşünüyordu.

Sophie arabaları her ne kadar kapalı olsa ve arabada Mary ve Anna'dan başka biri olmasa da "Saraya Mina gelsin diye benimle geliyorsun." dedi. Anna gözlerini açmış dikkatle Sophie'ye bakıyordu. İşini gayet de temiz yaptığını düşünüyordu aslında. 

Anna bir süre Sophie'nin blöf yapıyor olduğunu düşündü ama yüzünden hiç de öyle olmadığı açıkça belliydi. Bu iş düşündüğünden çok daha tehlikeli bir hal alıyordu. Gözleri Mary'i bulduğunda bir köşede perdenin kenarından İlter'i izlemekle meşgul olduğunu görüyordu. Kızın onları dinlemediğinden emin olunca "Sen bunu nasıl biliyorsun?" diye tısladı. Sophie rahat bir şekilde arkasına yaslanmıştı. 

"Anna Teyze, yıllar sonra buraya neden geldiğini merak ettim önce. Sonra hareketlerinden anladım ki sen zaten Mina'nın yaşadığını biliyordun."  Anna yüzündeki tüm rengin çekildiğini hissediyordu.

***

Sarayın duvarlarına sessizlik hakim olduğu dakikalarda bir kadının  çığlıklarıyla yankılandı etraf. Muhafızlar hemen kadının etrafında toplanarak neler olduğunu anlamaya çalışırken kadın "Ne bakıyorsunuz kralın teyzesiyim ben, saldırıya uğradım." demesiyle muhafızlar bir anda ortalıkta kadına yardım için seferber olmaya başladılar. Bir kısmı da krala ve saray hekimine haber vermeye gitmişti bile. 

Mina işin zor kısmını bu aptal kıyafetlerle başardığına göre gerisini oyunculuk yeteneğine bırakıyordu artık. Muhafızların yardım çabalarıyla Henry'nin odasına geldiğinde bakışlarından kim olduğunu anlamadığını görüyordu. Şimdi pot kırmazsa her şeyin güzel olacağını düşünüyordu. 

"Teyze ne oldu?" dedi Henry endişeyle. Mina göz yaşları içinde oğluna koştu sarılmak için ama son anda kıyafetlerinin kir pas içinde olduğunu fark ederek sarılmadı. "Kıyafetlerim berbat." 

Henry anlamaz bakışlarla ona bakıyordu. "Neler olduğunu anlatacak mısın?" 

Mina başını sallayarak "Yolun yarısında oraya gitmek istemediğimi fark ettim." diye açıkladı. Henry kaşlarını kaldırmış ona bakıyordu.

"Gitmeyi isteyen sendin, neden böyle bir karar verdin?" diye sorduğunda Mina omuz silkti. 

"Biliyorum ama başka bir ülkede yaşamak beni korkuttu. Bana iki muhafız verdiler. Tam geri dönerken bir saldırıya uğradık ve zor kaçtım." dedi ağlamaklı sesiyle.

Henry iç geçirerek Mina'ya sarıldığında Mina saraya giriş biletini aldığını düşünerek gülümsüyordu. 

***

Anna Sophie'nin gerçekleri nasıl öğrendiğini düşünürken "Saçmalıyorsun, her şeyi günlükten öğrendim." diye inkar etmeye çalıştı.

Sophie gülümseyerek başını iki yana salladı. "İşte her şeyi o günlükle çözdüm." dedikten sonra Sophie'nin gözleri Mary'e odaklandı.

"Mary efendini değiştirmek ister misin?" 

Mary birden ona dönünce Sophie alayla gülümsedi. "Marcus'un eski nişanlısı olmanı ve ailenin fakirliğini kullanıyorlar. Karşılığında para alıyorsun ama bizim ülkemize sadece bir cariye olarak gireceğini biliyorsun, değil mi?" 

Mary şaşkınlıkla Sophie'ye baktıktan sonra yardım istercesine Anna'ya baktı. Sophie "Pekala, bu kadar eğlence yeter." diyerek ellerini çırptığında araba birden durdu ve askerler etraflarını sardı. Sophie "Sıkıldım, bunları seyyar zindanımıza atalım." dediğinde Anna ve Mary Sophie'ye dehşetle bakıyorlardı.

15.03.2019

Edit 2: 19.04.2023

Çok Uzak Diyarlardan -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin