47. Neden

5.4K 398 32
                                    


Foto:Waddesdon Manor Sarayıymış gerçekte ama benim hayalimde Sophie'nin sarayı bu :)) 

Sophie böyle bir karar vermek isteyip istemediğine emin değildi. Eğer ömrünün sonuna kadar burada kalması teklif edilseydi hiç düşünmeden burada kalırdı. Çünkü hep bir umutla Henry'yi beklerdi. Ondan gelecek bir haberi ya da onu... Şimdi vereceği kararla tüm bağları umutları koparabilirdi. 

Geri dönmek ise şu an için asla düşünmediği bir şeydi. Geri dönmesi için Henry'nin onu özlemesi gerekirdi ama buna dair hiçbir bilgi yoktu elinde. Sophie ne diyeceğini bilemez şekilde babasına bakarken "Onun için ölmek zorunda mıyım?" diye sordu.

Babası "Gidebilirsin canım. Kararını destekleyeceğim." diyerek ona cesaret vermeye çalıştı.

Sophie başını iki yana salladı. "Gitmek istemiyorum ama onun için ölmek..." gerisini getirememişti işte. Boğazında düğümlenen binbir çeşit söz olmuştu ama hiçbiri duygularını anlatmaya yetecek düzeyde değildi şu an.

"Bazen yeni bir hayata başlayabilmek için tüm bağları koparmak gerekir." 

Sophie babasının haklı olduğunu biliyordu. Ve gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Hayatının en önemli kararını vermeden önce. "Tamam." dediğinde babası yine de emin olmak için "Neye tamam?" diye sordu. Amacı onu üzmek değildi. Sadece emin olmaktı.

"Onun için bir ölüyüm artık." derken yanaklarından süzülen gözyaşlarına engel olamadı. Çatlak sesiyle "Yalnız kalabilir miyim?" dediğinde babası sessizce odadan ayrıldı.

Sophie göz yaşlarıyla yağan karı izlerken neden böyle bir karar verdiğini düşünmeden edemiyordu. Henry'den emin değildi. Bir ömür boyu onunla olup olamayacağından buna dayanabileceğinden emin değildi. Ve çok iyi biliyordu ki babası bir seçim yapmasını istemişti. Eğer giderse bir daha asla bu şartlar içinde geri dönemeyecekti. Babası da onu almaya gelmeyecekti. 

Kalbini yerinden söküp atmak istiyordu, belki o zaman bu acı giderdi ama yapamazdı işte. Zorlukla nefes aldığını hissederek pencereyi açtı. Derin derin nefes almaya çalıştı ama yapamadı. Sophie acısını dindiremeyince koşarak dışarı çıktı.

Soğuk havada çıplak ayakla, üstüne hiçbir şey almamış bir şekilde koşuyordu. Soğuk içindeki yangını söndürmeye yetmiyordu o an. Saray halkı durumu fark edip onun yanına geldiğinde Sophie içeri girmemek için bir süre onlardan da kaçmıştı. En sonunda abisi gelip onu kucağına almış ve zorla içeri sokmuştu. Sophie'nin direnecek gücü de kalmamıştı. İlter'in kucağında huzurlu bir uykuya dalmıştı.

***

Anna sabah giderken Sophie'nin verdiği cevabı öğrendiğinde Sophie'den duymak konusunda ısrar etmişti ama buna izin verilmemişti. Anna Sophie'nin iyi olmadığını duyunca gerçekten bu kararı verdiğini düşündü ama buna inanmak istemiyordu. O büyük aşkın böyle biteceğine inanamıyordu.

Anna ve Mary saraydan ayrılırken sevdikleri adamları sonsuza kadar kaybettiklerini biliyorlardı artık. İnsan öyle bir yaşamalıydı ki geri dönüp baktığında hiçbir şeyden pişman olmamalıydı. Sophie'nin de ilerde çok pişman olacağı bir karar aldığından emindi ama onunla konuşup onu ikna edemiyordu bile.

Anna ve Mary gün boyunca sessiz bir yolculuk geçirdikten sonra sonraki sabah tekrar kendi ülkelerindeydiler. Anna yol boyunca Henry'e söyleyeceği şeyi düşünmüştü. Bir yanda verdiği bir söz vardı. Bir yanda gerçekleri öğrendiğinde ondan nefret edecek yeğenleri, belki de başı gidecek olan kız kardeşi... Söylese başka dertti, söylemese başka dert.

Çok Uzak Diyarlardan -Tamamlandı-Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon