özel 4: özgürlük

546 34 7
                                    

Adal şaşkın bir şekilde bir süre Hera'nın bir şeyler söylemesini bekledi ama sessizlik hakimdi odaya. "Sen emin misin?" diye sorduğunda Hera ona dönüp zoraki bir şekilde gülümsedi. Adal onun gözlerinin dolmuş olduğunu görebiliyordu ama bu konuda üstüne gitmek istemese de öğrenmek zorundaydı. 

Hera yanağına süzülen yaşı hızlı bir şekilde sildikten sonra Adal'a doğru yürüdü. "Adal, sen hayatım boyunca karşıma çıkan sevebileceğim tek erkektin. Sanırım ben de bu yüzden seni sevdim Hiç başkasını düşünmedim. Senin için de böyle olduğunu düşünmüştüm ama şimdi öyle olmadığını görüyorum." Hera bir süre Adal'ın yüzünü dikkatle inceledikten sonra gülümsemeye çalıştı. "Evliliğimizin seni bağlamasını istemiyorum. Nasıl mutlu olacaksan öyle yap." 

Adal'ın ellerini tuttu. "Benim bir kardeşim yok biliyorsun. Seni belki de bu yüzden yoğun bir şekilde seviyorum. Beni merak etme, sen mutlu olduğun zaman bir şekilde ben de mutlu olurum." 

Adal Hera'yı kendine çekip sarıldı. "Ben mutlu olacağım diye de senin üzülmeni istemiyorum."  Hera başını kaldırıp ona baktı. "İyiyim, gerçekten." kendisini fazlasıyla zorlayarak gülümsedi. "Hadi şimdi git ve Leva'ya gerçekleri anlat."

Adal minnetle Hera'ya baktıktan sonra odadan çıktı. Hera o odadan çıkınca uzun zamandır tuttuğu gözyaşlarının yanağına süzülmesine izin verdi. Onu zorlayamayacağının farkındaydı. Zorla aşk olmazdı ona göre. Adal'a söylememiş olsa da bir süre sonra dayısının yanına gitmeyi planlıyordu. Annesi babasıyla olan aşkını anlatırken bir süre oraya gittiğini söylemişti. Aşk acısına iyi gelen bir yer olduğunu bildiği için oraya gitmeyi mutlaka kafasına koymuştu.

Yatağına oturduktan sonra gözyaşlarının usulca süzülmesini bekledi. Onların akmasına izin vermek zorunda olduğunu biliyordu. Şimdi izin verecekti ki sonra hiç olmadık bir zamanda akmasınlardı. O sırada kapısı açıldığında annesinin kapıda olduğunu görünce iç geçirdi. "Sonra konuşabilir miyiz anne?" dediğinde Helen usulca başını salladıktan sonra odadan çıkmıştı.

Adal Hera'nın söylediklerine hala inanamıyordu. Onunla evlenirken onun bu evlilik için onu zorlayacağını düşünmüştü. Şimdi ise sevdiği kadınla birlikte olmasına izin veriyordu. Onun bu davranışı hayatı boyunca ondan gördüğü ilk büyük olgunluktu. Bir an bunun bir oyun olduğunu düşünmüştü ama onun acı çektiğini gördüğünde bunu düşündüğü için kendisinden utanmadan edememişti. Hera istediği hayatı ona sunuyordu. Her ne kadar tam anlamıyla istediği şekilde olmasa da...

Düşünceli bir şekilde Leva'nın odasına ilerlerken Leva'nın odasından gelen sesleri duydu. Tam olarak ne dediğini anlamasa da Leva'nın bağırma sesini duyabiliyordu. İçeri girdiğinde Leva'nın hizmetçisine bağırdığını anladı. Anlamsız bir şekilde onlara bakarken Leva hizmetçisine çıkmasını işaret edince kız ağlamaklı bir halde odadan ayrılmıştı.

Leva tüm sinirini atmış bir halde Adal'a gülümseyerek yanına gelip elini tuttu. "Sen neden gelmiştin?" Adal bir süre eline baktıktan sonra gülümsedi. "Leva biliyorum çok karışık ama benim kalbimin sahibi sensin."

Adal bir süre Leva'nın vereceği tepkiyi izledikten sonra Leva sessiz kalınca çenesinden tutup hafifçe başını kaldırdığında onu kendisine bakmaya zorlamıştı. Leva gözlerini dikmiş ona bakarken birden geri çekilip "Aptalsın." diye haykırdı.

"Bunun için biraz geç kalmadın mı seni sersem? Tüm hayatım boyunca bunu söylemeni bekledim ve sen bana bunu evlendikten sonra söylemeyi mi akıl edebildin? Sen hayatımda gördüğüm en bencil, en kendini beğenmiş insansın! Beni geçtim o kıza bunu nasıl yaparsın?" diye sinirle söylenirken Adal bir anda onu kendine çekip öptü.

Çok Uzak Diyarlardan -Tamamlandı-Where stories live. Discover now