51.

6.2K 383 24
                                    


Sophie şaşkınlıkla karşısındaki adama bakarken onun ne düşündüğünü anlayamadığı için kendine kızdı. Neden onu anlayamıyordu? Aklından geçenleri öğrenebilmek için neler vermezdi.

"Bütün hayatın boyunca nefret ettiğin bir kadının çocuğuna nasıl bakacaksınız kralım?" Henry afalladı. Sophie gerçekten bam teline basmıştı. Henry ve Sophie gözlerini ayırmadan birbirlerine bakarken Henry "Çocuğa bakmak zorunda değilim. Sarayda onlarca kişi peşinden koşacak zaten." dedi. Sophie ona inanamaz bir şekilde baktı. "Ayrıca meşru bir çocuğa ihtiyacım var."  Sophie Henry'nin onun çocuğunu değil de kraliçenin çocuğunu istediğini anlayarak üzülmeden edemedi.

Aptal gibi Henry'nin her söylediğini kendi istediği gibi anlıyor sonra da hayal kırıklığına uğruyordu. "Siz bir kralsınız, beni boşamak sizin için zor olmasa gerek. Hele ki insan hayatına bu kadar saygılı bir ülkeye krallık yaparken. İstediğiniz kadınla da hemen evlenip çocuk yapabilirsiniz. Bunun için bana ihtiyacınız yok." Henry alayla gülümsedi.

"Senin çocuğun daha güzel olur diye düşünüyorum."  Sophie sesindeki alayı hissetmese ona iltifat ettiğini bile düşünebilirdi ama bu saçma bir hayalden başka bir şey değildi, biliyordu. Sophie gözlerini dikmiş karşısındaki adama bakarken "Siz zeki bir insansınız. Bunun ne kadar mantıksız olduğunu görebilmeniz gerek."  Henry başını iki yana salladı.

"Çekip gitmek neymiş o zaman daha iyi anlayacaksın Sophie. Değer verdiğin bir insanın hayatından öylece çıkıp gitmesini anlamanı istiyorum." Sophie başını iki yana salladı.

"Bunu yapamam, istesem de olmaz. İki çocuk düşürdüm, bir çocuğun daha içimden kayıp gitmesini istemiyorum. Oldu ki doğdu onu bırakıp gitmek..." Henry iç geçirerek "Belki annesi olarak burada kalmana izin veririm." dedi. Sophie karşısındaki adamın buzlarının eridiğini düşünmeye başladı ama bunu ona belli etmedi. 

Sophie Henry'e bakarken buradan gitmek istemediğine karar verdi sonunda. "Burada sevdiğin kadın değil de damızlığın olarak kalacağım yani?" Henry içinden 'ben bu kadar kaba tabir etmezdim.' diye düşünmeden edemedi. Derin bir nefes aldı. "Sana bu şansı da verdiğimi sanıyorum." 

Sophie alayla ona baktı. "Pekala Kral Henry, kabul ediyorum ama çocuğumu asla bırakıp gitmeyeceğim. Başka bir kadınla evlensen de burada senin dibinde yaşayacağım." Henry bu cevaba içten içe mutlu oldu.

Sophie uzun süren bir sessizlikten sonra "Abime haber vermem lazım, handa." dedi. Henry başını sallayarak "Hallederim." diye yanıtladı. Sophie  "Kralım size bir şey sormak istiyorum." dediğinde Henry bu resmiyeti hiç sevmediğini düşündükten sonra başıyla onayladı. "Ya çocuk sahibi olamazsam?"

Henry Sophie'ye bakarak bunun mümkün olup olmayacağını düşündü bir süre. "Bunu olmazsa tekrar konuşuruz Sophie."

Sophie "İzninizle." dediğinde Henry "Nereye?" diye sordu.

"Odadan çıkmam gerekmiyor mu?" 

"Odan bu odanın içinde." Sophie iç geçirerek eski odasına doğru ilerledi.

***

Helen ve Marcus odaya girdiklerinde Henry onlara "Ne vardı?" dedi soğuk bir sesle. Helen'in gözleri odada Sophie'yi aradıktan sonra "Nerede?" diye sordu abisinin kızan bakışlarına aldırmadan.

"Bu seni ilgilendirmez küçük hanım." 

Helen gözlerini dikip abisine "Nasıl ilgilendirmez?" diye sitem etti. "Aranızda geçen şeyler yüzünden en yakın arkadaşımı kaybettim."  Henry ona alay edermiş gibi baktı. Helen sinirle "Ona bir şey yapmadın değil mi?" diye sordu. Henry "Abin olan benim, beni terk edip giden o ve sen onun tarafında mısın?" dediğinde Marcus araya girme ihtiyacı duydu.

Çok Uzak Diyarlardan -Tamamlandı-Where stories live. Discover now