özel 2

753 38 6
                                    

Haftalar sonra gelen bir yorumla kendimi bu hikayeye devam ederken bulmak çok garip aslında. Hayatıma öyle işlemiş karakterlerle yeniden bir arada olmak sanki uzun zamandır görmediğim arkadaşımla buluşmuş gibi hissettirdi. Hala okuyan ya da kitaplığında olan var mı bilmiyorum ama iyi okumalar :))

Edit: Yıllar sonra bu kitabı okurken 18 yaşındaki halime teşekkür ederken buldum kendimi. Ve evet 10 yıl oldu ;) 22.04.2023

Adal kendisine doğru gelen Hera'yı gördüğünde yanındaki muhafıza dönerek "Tamam artık gidebilirsin." dediğinde muhafız selam vererek yanından uzaklaştı.

Hera saçlarını geriye atıp Adal'a bakarken gülümsedi. "Bakıyorum yalnız kalmak için etrafında kalan tek adamı da gönderdin." Adal duymamış gibi davranarak cevap vermedi. Bu kız tüm çocukluk dönemi boyunca ona böyle davranmıştı. Bir süre sonra onu umursamamayı öğrendiği için kendini şanslı sayıyordu.

"Neden gelmiştin Hera?" diye sorduğunda Hera omuz silkti. Ne yaparsa yapsın Adal'a ulaşamıyordu işte. Tüm hayatı boyunca bu saraydan hiç ayrılmamış biri olarak gözü ondan başka birini de görmemişti. Babası yıllar önce, Adal'a onunla evleneceğini söylediği gece çıkan olaylarda ölmüştü. Hera ondan sonra Adal'a daha sıkı tutunmuştu hep. Onun bu ilgisizliğine katlanmak zorunda olmadığını biliyordu ama yine de kendini hep onun yanında buluyordu.

"Hiç, sadece belki biraz yürürüz diye düşünmüştüm." dediğinde Adal kaşlarını kaldırmış Hera'ya bakıyordu. Ne zaman onunla bir şey yapacak olsa ya kavga ederek geri dönüyorlardı ya da Hera bir yerlere kayboluyordu. O yüzden bunu yapmaya pek de istekli değildi.

"Yapmam gereken işler var Hera."  Hera üzgün bir şekilde bakınca Adal iç geçirdi. "Saraydaki tek erkek benim, farkındaysan. O yüzden tüm işleri ben halletmek zorundayım. Biraz anlayışlı olamaz mısın?" 

Hera omuz silkti. "Bu krallık kadınların da söz sahibi olduğu bir krallık annelerimiz yıllardır bu krallığı iki kadın yönetiyor zaten. Sen büyüdüğünde sana da görev vermeye başladılar ama hala sırtını onlara dayıyorsun Prens Adal. Hala annem ve annen kraliçe ve sen yaşından önce evlenmezsen kral olamayacaksın." diye çıkıştığında Hera Adal'ın küçümseyen bakışlarını gördüğünde bunları söylememesi gerektiğini fark ediyordu. Adal ona kızdığında onun bir hanımefendiye yakışmayan bu tavırlarına hep küçümseyerek bakmıştı.

"Seninle evleneceğim hayalleri mi kuruyorsun hala ufaklık?" diye alayla söyleyince Hera sinirle "Aramızda çok fazla yaş farkı yok!" dedi.

Adal omuz silkti. "Yine de benden küçüksün Hera. Günlük kavgamız bittiğine göre izin verirsen gitmeliyim artık." Hera'nın elindeki sepetten elma alıp ısırdı. Hera sepeti belki yürüdükten sonra piknik yaparız düşüncesiyle getirmişti ama Adal arkasını dönüp giderken bunun boşa olduğunu anlıyordu şimdi.

"Nereye? Daha izin vermedim." diye bağırdı. Adal omzunun üstünden ona bakıp "Kral olmaya hazır olduğuma göre gerekeni yapmaya." diyerek koridorda ilerlerken Hera şaşkın şaşkın ona bakıyordu.

Ne demişti az önce? Kral olmaya hazır olmak ve gereken? Gereken neydi? Hera az önce ona evlenmesi gerektiğini söylediğini hatırlayınca sepet elinden kaydı ve içindekiler etrafa saçıldı. Nedimeleri gelip toplamaya başladığında Hera'nın aklı Adal'daydı. Ne yani evlenecek miydi? Kiminle ve en önemlisi ne zaman?

Hera bir süre orada Adal'ın söylediklerinin şokunu atlatmaya çalışırken boş boş baktı etrafına. Ellerini kalbine götürdüğünde fazlasıyla acıdığını fark etti. Böyle olmak zorunda mıydı? Dadısı yanına gelip "Hera kızım?" diyene kadar Hera orada kalakaldı. Dadısına baktıktan sonra hiçbir şey söylemeden annesinin odasına koştu.

Çok Uzak Diyarlardan -Tamamlandı-Where stories live. Discover now