16. İnatçı

8.1K 448 9
                                    


Henry koca yatağa sığamamıştı nedense. Ne kadar dönüp dursa da uykusu gelmemişti. Çalışamıyordu da. Sinirle yataktan kalkıp balkona ilerledi. Belki biraz temiz hava iyi gelirdi. Derin derin içine çekti serin havayı ama hala rahatlamamıştı. Aslında sorun belliydi işte. Sophie'nin yanında olmak istiyordu ama saatlerdir bunu kabul etmemek adına her şeyi denemişti. Sonuç olarak yine aynı yerdeydi. Suçluluk duygusunda.

Odaya geçtiğinde gözleri bir yatağa bir de Sophie'nin odasına gitti. Saatlerce daha dönüp durmalı mıydı karısının yanına usulca uzanmalı mıydı? İkincisi daha matıklı geldiği için masadaki mumu alıp Sophie'nin odasına ilerledi. Kapıyı yavaşça açmaya çalıştı ama yine de ses çıkmıştı. O an Sophie yatakta döndü ve çığlık attı.

"Benim." dedi Henry hüzünle. Karısı onu başkası sanmıştı. Oysa o Sophie yakınlarında olduğunda hissediyordu. 

Sophie dağınık saçlarıyla yatağa oturdu. "Mumu yüzünden çek Henry, hayalet gibi görünüyorsun." 

Henry elinde olmadan gülümsedi. O sırada yanında beliren muhafızlara omzunun üzerinde baktı. "Sadece yanlış anlaşılma, hadi uyuyun artık." dediğinde muhafızlar anlamamış bir şekilde gittiler.

Muhafızlar gittiğinde Sophie'nin ona şaşkın bakışlarını fark etti. "Uyuyamadım." dedi omuz silkerek.

Sophie içinden kahkaha atmak geldiği halde kendine engel oldu. Eli istemsizce dağılan saçlarına gitti ama o saçların Henry'i daha çok etkilediğini bilmiyordu tabi. "Sizin için ne yapabilirim kralım?" diye sordu yataktan kalkarken. 

Henry elini yumruk yapıp iyice sıktı. O da uyuyamamıştı işte. Birbirleri olmadan uyumak zordu, neden inat ediyordu? Ne yapsındı zorla onu yatağa çekip 'Uyuyalım' mı deseydi?

"Çok yorgunum Sophie, saatlerdir uyumaya çalışıyorum. İnadı bir kenara bırakamaz mısın?" dedi yorgun bir ses tonuyla. Sophie ona baktığında gerçekten yorgun olduğunu görüyordu ama onun her zaman kırılan kalbi ne olacaktı?

"Tabi kralım, ne istediğinizi söylemeniz yeter, uyumanız için ne yapmam gerekiyor?" dedi sesini oldukça soğuk tutmaya çalışarak. Henry madem bağlanmak istemiyordu o da ona bunu verecekti. Ona bağlı olmayan bir eş.

Henry iç geçirdiğinde Sophie vicdan azabı duydu birden. Onun yorgun olduğu loş ışıkta bile belliydi. "Bazen beni hiç umursamadığını düşünüyorum Sophie." dedi mırıldanarak. Onu anlamaya çalışmıyordu bu kadın. İç karışıklığını gidermeye  de çalışmıyordu. Henry ne kadar dengesizse Sophie de öyle oluyordu. Biri bu ilişkide daha kararlı olabilseydi her şey ne kadar da kolay olacaktı.

Duyduğu sözle kalbinde ince ama acıtan bir sızı hissetti Sophie. Onun böyle düşünmesini istememişti. Sadece biraz değerini anlasın istiyordu ama bu onu kaybetmek anlamına gelecekse eğer bu oyundan vazgeçmeliydi.

"Olur mu kralım, her zaman sizin emrinizdeyim." Henry sıkıntıyla iç geçirdi. Karısının ona tedirgin bir ifadeyle baktığını görüyordu. Elindeki mumu yakınındaki masaya bırakıp Sophie'ye baktı. 

"İnadı bırakmayacaksın yani?" dedi uyaran bir ses tonuyla. Sophie onun bu haline zorlukla yutkunarak bakıyordu ama başladığı işi bitirmek zorundaydı. "Neyden bahsettiğinizi anlamıyorum efendim." dediğinde Henry yavaş yavaş ona doğru gelmeye başladı.

Henry'nin attığı her adımda Sophie biraz daha heyecanlanıyordu ama artık olacaklara engel olamayacağını biliyordu. Bu adamın üzerinde bu kadar büyük bir etki kurmasını sevmiyordu. Henry tam karşısında durduğunda boğazının kuruduğunu hissetti. Sadece birkaç saat. Bu birkaç saatte onu bu kadar özlediğine inanamıyordu. 

Henry karısının şaşkın bakışlarından fazlasıyla eğleniyordu. "Neden bu kadar inat etmek zorundasın sanki?" dedi kadife sesiyle. Sophie bu ses tonunu duyduğunda hep hissettiği gibi büyülenmiş bir ifadeyle bakıyordu Henry'e.

"Kralım..." diye söze başlayacak oldu ama "Henry" diyerek susturdu Henry onu. Sophie şaşkınlıkla "Ne?" deyince Henry gülümsedi. 

"Henry, bana böyle seslenmen gerektiğini söylemiştim sanırım." 

Sophie istemsizce başıyla onayladı. Henry'nin bu kadar yakın olması hiç iyi değildi. Başı dönüyordu sanki. Onun erkeksi kokusunu hissetmesi ise  hiç hiç iyi değildi. Nefesini tutmaya çalıştı bir süre ama onu da başaramadı. "Ne istiyorsun Henry?" diyebildiğinde Henry alayla ona bakıyordu.

Henry'nin gözleri yatağa kayınca Sophie kızardığını hissediyordu. Henry onun bu haline gülerek "Biraz huzurlu uyku hiç de fena olmaz." dediğinde Sophie ağzı açık ona bakıyordu.

"Bunun için ne gerekiyor?" 

Henry umursamaz bir tavırla Sophie'nin yatağına oturdu. "Rahatmış." Sophie gözlerini ayırmadan onu izliyordu. Henry sonra yatağa kendini attığında Sophie kararsız bakışlarla ona baktı. 

"Neden yatağında uyumuyorsun?" 

"Çünkü orada sen yoksun." Bu cevabı hiç beklemiyordu. Hem de hiç. Sophie şaşkınlıkla bakarken Henry eliyle yanına vurarak "Sabah olacak, kalan birkaç saati de ayakta geçirmeyeceksin değil mi?" diye sordu. Sophie istemeden de olsa yatağa uzandı ve ona dolanan kollara gülümsemeyle cevap verdi.

7.2.2019 düzenlendi

Edit: 13.03.2023

Çok Uzak Diyarlardan -Tamamlandı-Where stories live. Discover now