12.Düğün

17K 578 43
                                    

Yıldıza dokunmayı unutmayın :))

Sophie sinirden kızarmıştı. Bu adamın bu kadar dengesiz olması canını sıkıyordu. Çok mu uğraşıyordu böyle olmak için? Ne olmuştu da birden böyle değişmişti. "Anladım, kralım. Aramızda mesafeler olacak her daim." diyerek odadan çıktı.

Henry Sophie'yi sinirlendirdiği için kendisine kızmıştı. Sadece onu hiçbir şeye zorlamayacağını söylemek istemişti. Yaşı küçüktü ve çocuk sahibi olmak istemiyor olabilirdi. Doğruları söylemişti. Bu neden Sophie'yi bu kadar sinirlendirmişti ki? Henry iç geçirerek bir kadına bağlanmanın hiç de ona göre olmadığını düşündü bir kere daha.

***

Odada yalnız kaldığında Henry Marcus'u çağırdı. Marcus içeri girdiğinde alayla "Ne yaptın yine kıza?" diye sordu eğlenerek. Henry'nin bakışlarından susması gerektiğini anlayınca devam etmedi. "Pekala susuyorum, söyle bakalım. Ne zaman evleniyorsunuz?"

Henry sıkıntılı bir şekilde "3 gün sonra." dedi. Bu kızı evlilik ehlileştirebilir miydi bilmiyordu ama denemek zorundaydı. Sonuna kadar şansını deneyecekti. Marcus "Düğün için hazırlıklar tamam mı?" diye sorduğunda Henry başını iki yana salladı.

"İşte bu konuda senin ve Helen'in yardımına ihtiyacım var." 

Marcus "Ama.." diye itiraz edecek olduğunda Henry eliyle onu susturdu. "Bu zamana kadar bu tür şeyleri hep siz hallettiniz. En iyi de siz yapıyorsunuz, bu konuda başkasından yardım isteyemem." 

"Prensesin bunu isteyeceğinden emin değilim." 

Henry tek kaşını kaldırarak arkadaşına baktı. "Prenses mi oldu şimdi?" diye hayretle sorduğunda Marcus diyecek bir söz bulamayıp başıyla onayladı.

Henry iç geçirdi sıkıntılı bir şekilde. "Gözlerinden kardeşime sırılsıklam aşık olduğunu anlamıyorum mu sanıyorsun?" 

Marcus şaşkın şaşkın baktı bir süre. Kral bu durumu uzun zamandır biliyor ve söylemiyor muydu yani? Mary ile nişanlı olduğunu da biliyordu halbuki. Neden yıllar sonra şimdi bu gündeme geliyordu? 

"Helen'in evlenme zamanı geldi, diye düşünmüştüm." dedi Henry. Kendi kendine konuşur gibi bir hali vardı. "Bizim cadı yapacağını yaptı yine. Özgürlüğüne ne kadar düşkün olduğunu biliyorum. O yüzden ona kızamıyorum." 

"Sana sebep olarak bunu mu söyledi?" 

Henry Marcus'a baktı. "Bana bir sebep söylemedi.Başka bir neden de mi var?"

Marcus Henry'nin şüphelenmesinden korkarak başını iki yana salladı. Henry düğün sayesinde onların barışacağını umut ederek Marcus'a çıkmasını işaret etti.

***

Helen 'ağlamayacağım' diye tekrarladı içinden. Bu aşk canını fazlasıyla yakıyordu. Gitmeden önce güçlü görünmeliydi. Tam da Sophie ve abisinin evlendiği gecenin sabahında yola çıkacaktı. Onları mutlu görmeyi ne kadar da çok istiyordu. Geldiğinde görecekti artık. Döndüğünde belki de minik bir bebeğin halası olmuş olurdu. Ne olursa olsun gitmek istemiyordu ama Marcus'u bu saraydan göndermeyi denemiş ve sonuç alamamıştı. Mecburen o gidecekti. Hem abisinin burada Marcus'a ihtiyacı vardı. 

Teyzesi onu özlediğini söyleyen mektup yazmıştı. Bu zamana kadar Helen hiç onun yanına gitmemişti. Çok sevdiği birini kaybettikten sonra onun halini başkasında görmek garip gelecekti. Biliyordu o annesi değildi sadece benzer bedenler taşıyorlardı, daha fazlası değil. Yine de annesinin kılığına girmiş gibi geliyordu ona.

Bahçede tüm bu düşüncelerle dolaşırken duyduğu sesle kalp atışları hızlandı. "Prensesim." Hızla dönüp baktığında Marcus oradaydı.  

Çok Uzak Diyarlardan -Tamamlandı-Where stories live. Discover now