45

1.3K 40 26
                                    

Derin derin nefesler alarak acımı az da olsa azaltmaya çalışıyor, diyer yandan arabanın aynasından Alkan'ların gelmesi için dua ediyordum.
Araba sürecek durumda değildim ve ormanlık alanda benden başka kimse yoktu.

Acı ile başımı geriye atarken gözlerimden akan yaşlar yanaklarımı ıslatıyordu.
Belimde oluşan baskı bana acı verirken acıdan deliye dönmek üzereydim.

Nefes nefese " Tamam Bulut, sakin ol lütfen sakin. " Diyerek kendimi teselli etmeye çalışıyordum ama ne fayda.

Bebek geliyordu ve benim acilen bir şeyler yapmam gerekiyordu.
Titreyen elim ile bagaj kapağını açarak anahtarları elime aldım.
Arabanın ışıklarını açık bırakırken kapıyı zorla açarak kendimi aşağıya atmıştım.

Adımımı attığım anda bütün vücuduma işleyen ağrı inlememe neden olurken derin derin nefesler alıyor, sakin olmaya çalışıyordum.

Bagaja ilerleyip dikkatle bagaj kapağını açtım. Karşıma çıkan battaniyleri alarak bagaj kapağını sertçe kapattım.
Terden sırılsıklam olan vücudum rüzgardan ürperirken ara ara gelen kasılmalar beni şimdiden mahvetmişti.

Arabanın ön koltuğunu açıp uzanarak klimaları sonuna kadar açtım.
Eğer bebek doğarsa sıcak ortamda olması gerekiyordu, aksi halde istenmeyen sonuçlar olabilirdi.
Düşünmek bile istemiyordum.

Ön kapıyı kapatarak kendimi yavaşça arkaya attım. Kapıyı kapatarak üzerimde sadece sütyen ve bluz ile kalmamı sağlamıştım.

Sırtımı pencereye dayayarak bacaklarımı arka koltuğa yavaşça uzattım.
Elimdeki battaniyelere baktığımda üç tane olduğunu fark ettim.
İşte bu iyiydi.

Sağ elim karnımın üst tarafına giderken sol elim ile ön koltuğun başından tutarak destek almaya başladım.
Şu an yanımda olması gereken koltuğun kafası değil, Alkan'ın eli olmalıydı.

Kendimi toparlayarak ıkınmaya başladığımda vücudumda tarif bile edemeyeceğim ağrılar oluşurken sağ elim ile yukarıdan aşağıya doğru baskı yapmaya başladım.
Doruk beni o evde tuttuğu zaman orada doğuracağımı düşünmüştüm ama nasip Alkan'ın arabasında doğurmakmış.

Başıma giren ağrıya aldırış etmeden tekrar ıkınmaya başladığımda bebeğin geldiğini hissediyor ve daha da hırslanarak daha fazla ıkınıyordum.

Arabanın camları buharlandığı için hiçbirşey görülemez olmuştu.
İçerideki sıcaklık ise her yerimin sırılsıklam içerisinde kalmasına neden olmuştu.

Gözlerimden akan yaşlara engel olamazken vücudum acıya alışmış, uyuşmaya başlamıştı.
Titreyen bedenim ağlamam ile sarsılırken derin derin nefesler almaya çalışıyordum.

Kapanan gözlerimi tekrar açarak bakışlarımı karnıma çevirdim.
Titreyen sesim ile " Hadi Bulut, yapabilirsin. " Diyerek ıkınabildiğim kadar ıkınmaya başlamıştım.

Kaç dakika, kaç saat geçti bilmiyordum. Tek bildiğim bir şey varsa burada ölüp gideceğim idi.

Direnmem ve ıkınmalarımın sonucu bir anda bacak arama düşen ve ağlamaya başlayan küçük şeye kaydı bakışlarım.
Vücudum anında rahatlarken hemen bluzumu kaldırarak ufak şeye baktım.

Küçücük elleri ve ayakları kanlı bacaklarıma değerken ellerim ile göz yaşlarımı sildim.

Titreyen ellerim ile battaniyeyi alıp dikkatli olmaya çalışarak bebeği battaniyeye sardım.
Kucağımda ağlayan miniğimin diyer bir battaniye ile ağzını ve gözlerini dikkatle silmiş, onunla beraber bende ağlamaya başlamıştım.

Bakışlarım göbek bağına kaydığında nasıl keseceğimi bilemiyordum.

Bebeği yavaşça bacaklarımın üzerine bırakırken elim ile bağı uzun uğraşlar sonucu zorla da olsa koparabilmiş idim.

Bebeğimi tekrar kucağıma alırken burnumdan koluma damlayan kana kaydı bakışlarım.
Elim burnuma giderken hiç olmadığı kadar kanamaya başlamıştı.

Başıma giren ani ağrı ile gözlerim kapanırken miniğim kucağımda az da olsa sakinleşebilmiş idi.
Bakışlarım bebeğime kaydığında cildinin beyazlığı ve siyah saçları çok tatlıydı.
Hayatımda görmediğim kadar güzel bir bebekti.
Aynı oyuncak bebek gibi duruyordu, tek farkı canlı olmasıydı sanki.

Gülerek " Çok güzelsin bebeğim. " Diyerek alnına ufak bir buse bıraktım.
Ama o kadar küçüktü ki durumunun kötü olması beni deli gibi korkutuyordu.
Sonuçta erken doğmuştu miniğim.

Miniğim gözlerini az da olsa açtığında o kadar Alkan'a benzetmiştim ki, sanki kopyasıydı.
Gülerek " Şimdiden babacı olduğun ortada.
Onu hiç üzme olur mu?
Anne ile çok daha sonra tekrar görüşeceksiniz. " Demiş gözümden bir damla yaşın düşmesine izin vermiştim.

Başımı geriye yaslayarak ağrılar ile kafayı yememek için derin derin nefesler almaya başladım.
Her yerim ağrıyordu ama sanırım buna değmişti.
Hemde fazlasıyla.

Uzaklardan gelen araba sesi ile kanayan burnumu elimin tersi ile sildim.
Kısa süre sonra ani fren ile duran araba kulaklarıma dolarken, kucağımda huzurla uyuyan miniği daha sıkı sardım.

Zorla açık tuttuğum gözlerimden yaşlar düşmeye devam ederken, burnum da kanamaya devam ediyordu.

Bir anda karşımdaki kapının açılması ile yorgun bakışlarımı karşıya çevirdim.
Sinan ile Alkan bana şok ile bakarken hafiften gülümsedim.

Alkan yavaşça ayaklarımın ucuna otururken kızaran gözleri beni baştan aşağıya taramış, ne diyeceğini bilemiyor gibiydi.

Vücuduma vuran soğuk üşümeme neden olurken zorla çıkan sesim ile " Kapı. " Diyerek yutkundum.

Sinan şok ile " Abi burnu kanıyor. " Demiş, gözleri dolmuştu.

Alkan titreyen eli ile Sinan'ı itekleyerek " Çabuk, çabuk hastane sür. " Diyerek kapıyı kapatmıştı.

Sinan sürücü koltuğuna oturduğunda " Abi anahtar. " Dediğinde hemen yanımda duran kanlı anahtarı Sinan'a uzatmam ile Sinan hızla elimden almıştı.

Yanındaki bez ile camı silerek arabayı hızla harekete geçirmişti.
Başımdaki ağrı mideme vururken bakışlarımı Alkan'a çevirdim.

Gözlerimden akan yaşlar ile başımı iki yana sallarken " Üzgünüm Alkan, gerçekten üzgünüm.
Başaramadım, sana verdiğim sözü tutamayacağım. " Diyerek hıçkırmıştım.

Alkan gözlerinden akan yaşları silerken kaşlarını çatarak " Bulut, boşuna kendini yorma. Beni bırakmana izin vermem. " Demiş elini bacaklarıma koymuştu.

Kucağımdaki miniğe bakarak " Adını Rüzgar koymak istedim.
Rüzgar gibi geldi bana, ben de ondan rüzgar gibi uzaklaşacağım.
Rüzgar'ıma iyi bak olur mu? " Diyerek kollarımı zor da olsa kaldırarak miniğimi Alkan'a uzattım.

Alkan titreyen elleri ile miniğimi alırken uzun zamandan beri hayal ettiğim anı yaşıyordum işte.

Yüzümdeki gülümseme solmazken " Seni seviyorum koca adam, sizi seviyorum. " Dediğim an Sinan ağladığı belli olan sesi ile " Kes çeneni. Daha uzun yol var önünde. Sen daha Gaye ile beni döveceksin unuttun mu? " Dediği an ellerimi kaldırarak Sinan'ın omzuna koydum.

Cevap verecek mecali kendimde bulamazken yorgun olan gözlerimi yavaşça kapattım.
Derin, uçsuz bucaksız bir uyku beni ele geçirirken tek duyduğum bebeğimin ağlama sesiydi...

KAÇINILMAZWhere stories live. Discover now