13

1.8K 80 21
                                    

Sinan'ın bacağından yavaşça kafamı kaldırdım. Bana cevap istercesine bakışlar atarken omzumu silktim. Elim ile boynumu ovarak "Sanırım biraz ağır sözler söyledim. Alkan yerden göğe kadar haklı yani. Dayanamadı boğazıma yapıştı. Ben olsam daha beterini yapardım sanırım. "Diyerek tekrar omuz silktim.

Külliyen yalan. Tamam güzel bir yalancıydım ve bu yalanımı da yutması lazımdı. Sinan bana gözlerini kısmış bakarken bende hafiften gülümsedim. Sinan en son pes ederek ellerini havaya kaldırıp "Peki o halde. Sana inanıyorum." Dediğinde tuttuğum nefesimi yavaşça dışarıya verdim.

Eğer inanmasa üçüncü yalanım ne olacaktı merak ediyordum açıkçası.

Sinan yavaşça ayağa kalkıp ellerimden tutarak beni de kaldırdı. Anlamsızca suratına bakarken "Hadi gel seni odana yerleştirelim." Dediğinde olumlu anlamda başımı sallamakla yetindim.

Elim ile uzanıp yanağını sıkarak "Seviyorum seni şebeğim." Dediğimde Sinan hafif gülüp yandan bir bakış atarak "Sakın bunu başkasının yanında söyleyecek olma." Diyerek bavullarımı alarak önden yürümeye başladı. Bu haline tebessüm ederek ben de arkasından odadan çıktım.

Sinan koridorun sonuna gittiğinde sola dönerek tek ayağı ile kapıyı itekleyerek içeriye giriş yaptı. Bende hızla odaya girdiğimde gördüğüm manzara ile ağzım açık kalmıştı.

Oda koyu bordo renginden ve siyahtan oluşuyordu. Perdeler bordo olduğu için oda neredeyse karanlık görünüyordu. Sinan elindeki bavulları bırakıp hızla perdeleri açtı. Odaya giren ışıkla beraber odayı daha geniş inceleme şansım olmuştu.

Odanın hemen karşısında kocaman bir yatak ve yan tarafında küçük bir masa vardı.
Duvara dayanmış büyük makyaj masası ve odanın içerisinde bir tane kapı bulunuyordu. Kapının ise hemen yanında devasa büyüklükte giysi dolabı vardı.
Hemen bulunduğum kapının sağında ise yerde oturmak için puflar yerleştirilmişti. Pufların olduğu taraftaki duvarda boydan boya kitaplık bulunuyordu.

Odayı hayranlık içerisinde incelerken Sinan gülerek " Hadi eşyalarını yerleştir daha sonra aşağıya gel ve lütfen bir yerlerini sakatlama. " Diyerek hızla odadan çıktı.

Bu dediğine gülerken yavaşça kapıyı kapatıp bakışlarımı pencereden dışarıya çevirdim. Biraz önceki havadan eser kalmamış güneş kendini göstermişti. Yavaşça ilerleyip büyük pencereyi açtığımda içeriye soğuk havanın girmesine izin verdim. Her ne kadar da ürpersem de yüzümde büyük bir gülümseme yer aldı.

Pencereden aşağıya baktığımda ise havuz görmeyi beklemiyordum. Havuzu fazla sevmezdim ama bu havada da yüzmek çok zevkli olurdu sanırım.

Bavullarım ile dolaba ilerleyip içerisindeki giysilerimi büyük dolaba yerleştirdim. Boş bavulları da dolaptaki boş bir yere yerleştirerek işimi tamamlamıştım.
İçimden ne kadar yatmak gelse de Sinan aşağıya gel demişti ama ilk önce yapıklı saçlarımı tarasam iyi olacaktı.

Banyo olarak tahmin ettiğim kapıyı açtığımda zafer ile gülümsedim. Doğru bilmiştim. Burası bir oda kadar büyüktü. Hızla dolapları karıştırdığımda bulduğum tarak ile gülümsedim. Hızla saçlarımı tarayıp bileğimdeki toka ile sıkıca topuz yaptım.
Aynaya baktığımda küçük kız çocuklarından farkım kalmamıştı. Genelde boyu uzun olan kızlar büyük gösterir derler ama boyumun uzun olmasına rağmen yinede küçük gösteriyordum. Sanırım bu iyi bir şeydi.

Yüzüm kremle kaplı olduğu için yapış yapış olmuştu. Her ne kadar rahatsız etse de ağrımı da hemen almıştı fakat tek bir pürüz vardı, o da çene kemiğimin köşenin de morarması idi. Alkan'ın eserine baktığımda sinir ile nefes alıp verdim. Eğer böyle oynamak istiyorsa ben de farklı türde oynayacaktım. Eğer ben Bulut Yalman isem bu oyunu bozardım.

KAÇINILMAZWhere stories live. Discover now