16

1.8K 71 4
                                    

Can beni yavaşça bırakırken kollarım ile sıkıca vücudumu sardım. Titreyen bacaklarımla yavaşça uçurumun kenarına giderek bakışlarımı aşağıya çevirdim. Korkak bakışlarım ile aşağıya baktığımda motorum kayalara vuran suların arasında kaybolmuştu bile. Elimi ceketimin cebine atarak kızgın suların altında kalan motorumun anahtarını çıkardım. Anahtarlığımın ucuna taktığım mini motoru anahtarlığımın üzerinden hızla söktüm. Diğer cebimden de Gaye'ye yazdığım notu çıkardım.

Yere yavaşça dizlerimi koyarak ilk önce notu, üzerine de mini motorumu koydum.

Derin bir şekilde havayı soludum. Bu deniz havasını, tek mutlu olduğum yeri özleyecektim. Burası benim tek sığınağımdı. Burayı ne kadar bırakmak istemesem de mecburdum işte.

Rüzgardan uçuşan kahküllerim gözlerime hücum ederken yavaşça ayağa kalktım. Son bir kez denize bakıp "Elveda" Diyerek arkamı döndüm. Can arabasına yaslanmış sigarasını içine çekerken ben de yavaşça yanına doğru yürüdüm.

Yanına geçerek ben de aynı şekilde soğuk arabaya yaslandım. Can bakışlarını bana çevirerek "Hazır mısın?" Dedi.

Kararlılık ile "Evet hazırım." Diyerek onu onayladım.

Can sigarasını yere atıp ayağı ile ezerek şoför koltuğuna yerleşti. Ben de yavaş adımlar ile ön taraftaki yerimi alarak gözlerimi kapattım.

Can biraz bekledikten sonra arabayı çalıştırdı. Araba yavaştan hareket ederken kalbimin hızla çarpmasına engel olamamıştım. Yeni bir hayat, yeni arkadaşlıklar, belki de yeni bir iş bekliyordu beni.

Ama bir şey vardı, o da Ankara'daki hayatımın şimdiki gibi boktan olmasına izin vermeyecektim. İlk önce evime yerleşip en kısa zamanda üniversiteye kayıt olacaktım ve daha sonra iş bulacaktım. Belki de yine aynı şekilde basit programlar yazar, bu şekilde geçimimi sağlayabilirdim.

Gözlerimi açıp bakışlarımı Can'a çevirdim. Bana o kadar çok yardım etmişti ki ona nasıl borcumu öderim bilmiyordum. Yakın zamanda beni en çok düşünen kişi Can'dı.

Elimi omzuna koyarak "Her şey için teşekkür ederim Can. Senin borcunu nasıl öderim bilmiyorum. Bana tahmin ettiğimden de fazla yardım ettin."

Can burukça gülerek "Hadi ama Bulut bu kadar da abartılacak bir durum yok. Elimden geldiğince sana yardım etmeyi isterim, bu bana zevk verir emin ol. Senin bendeki yerin çok ayrı." Diyerek biraz daha güldü.

Ben de hafiften gülerek ona karşılık verdim.

Can düşünceli bir ifade ile "Ankara'da okumaya devam edecek misin?" Dediğinde başımı olumlu anlamda sallayarak "Benim de aklımdan öyle geçiyor fakat nasıl olur bilmiyorum. Sonuçta yeni bir kimliğim var ve nasıl okula başlayacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yok. " Diyerek sıkıntılı bir nefes verdim.

Can gülerek "Ankara'ya gidelim, seni yerleştirelim daha sonra bunun da bir çaresi bulunur elbet." Diyerek gülmemi sağlamıştı.

Çalan telefonum ile kaşlarımı çatarken Can hızla arabayı kenara çekerek durdu. Can şaşkınca "Sen hala o hattı kırmadın mı?" Deyince başımı olumsuz anlamda sallayıp hafifçe güldüm. Can sinirle "Çabuk telefonunu bana ver." Dediğinde hızla arka koltuktan çantamı alarak içerisinden telefonu çıkardığım gibi Can'a verdim.

Can hızla çalan telefonumu parçalara ayırarak susmasını sağlamıştı. İçerisinden hattımı çıkararak parçalara bölüp camdan dışarıya attı. Ardından telefonumu da camdan dışarıya attığında şaşkınca Can'a bakmaya başladım.

Can omzunu silkerek "Yenisi lazım sana. Bütün delilleri ortadan kaldırmalıydık." Dedi. Bu haline başımı iki yana sallarken Can arabayı çalıştırarak yola devam etti.

KAÇINILMAZWhere stories live. Discover now