41

1.4K 47 32
                                    

Sinir ile elimi masaya vurarak oturduğum yerden hiddetle ayağa kalktım.
Elim ayağım titrerken Yusuf'un dedikleri kulağımda uğulduyordu.

Gaye şaşkınlık ile " Yusuf bey, neler diyorsunuz siz?
Açıkça söyler misiniz lütfen? " Dediğinde elim ile yüzümü sertçe sıvazlayarak bakışlarımı Gaye'ye çevirdim.

Yüksek çıkan sesim ile " Gaye sen neyi anlamak istemiyorsun?
Adam öleceksin diyor bana. " Diyerek gözlerimden düşen yaşlara lanet ederek müsade ettim.

Aldığım nefesler bana yetersiz gelirken Yusuf ayağa kalkarak yanıma geldi.
Derin bir nefes alarak " Bulut lütfen oturur musun?
Sakinleşmen lazım. " Diyerek beni kalktığım yere geri oturtmuştu.

Yusuf eli ile yüzünü sıvazlayarak " Bak Bulut, bu bebek senin ölümün olabilir.
Bünyen kafandaki tümöre zor dayanırken doğumu kaldıramaz.
Eğer bu doğum gerçekleşir ise kurtulma ihtimalin %30'u geçmez.
Bu bebeği aldırmak zorundasın. " Diyerek umutla bana bakmaya başladı.

Duyduğum şeyler bana ağır gelirken ölümün bir kere daha peşimi bırakmadığını anlayabilmiştim.
Tam mutlu olacağım, hayatımı düzene sokacağım derken bir de bu çıkmıştı.

Gaye ağlayarak ellerini suratına kapatırken o da ne diyeceğini bilemiyordu ama ben ne diyeceğimi gayet iyi biliyordum.

Gözlerimden hala almakta olan yaşlarımı silerek " Unut gitsin tamam mı?
Alkan'a bahsetmeyeceksin bundan Yusuf, eğer anlatacak olursan yemin ederim bu bebek ile kendimi öldürürüm. " Diyerek hızla ayağa kalktım.

Kenarda duran çantamı elime alırken Yusuf kafasını hayır anlamında sallayarak " Hayır Bulut, Alkan o bebeğin babası ve bunu bilmeye hakkı var.
Bunu ona yapamazsın ve o bebeği aldırmak zorundasın. " Demiş, bakışlarını Gaye'ye çevirmişti.

Gaye yavaşça ayağa kalkarken bakışlarım onu takip ediyordu.
Burnunu çekip kan çanağı olan gözlerini bana çevirerek " Bulut ölmene izin vermem, lütfen. " Demiş, ağzından çıkan hıçkırığa engel olamamıştı.

Yüzümde oluşan acı gülümsemeye engel olamazken başımı iki yana salladım.
Ellerim anında kendini belli eden karnıma giderken " Ben ona kıyamam, olamaz.
Onun hayatından kendim için vaz geçemem.
O bana tutunmuşken olmaz, üzgünüm. " Diyerek kapıyı açtığım gibi hızla koridora attım kendimi.

Yusuf peşimden gelip kolumdan tutarak beni durduğunda kolumu kurtarmak istemiştim ama o bana izin vermemişti.
Kırmızıya dönen gözlerimi Yusuf'a çevirirken Yusuf kararlılık ile " Buradan bir yere ayrılamazsın.
Sizi bu halde göndermem.
Alkan'ı arayıp buraya gelmesini söyleyeceğim, eğer rahat durmazsan yemin ederim seni burada ellerin bağlı tutarım Bulut.
Unutma ben Alkan'ın kardeşiyim. " Demiş, beni direnmeme rağmen odaya yeniden sokmuştu.

Gaye şaşkınlık ile bana bakarken elimi sinirle duvara geçirmem bir oldu.
Gaye yavaş adımlar ile yanıma gelip elini omzuma koyarken hızla " Lütfen Gaye, bir şey söyleme.
Zaten birazdan kıyametlerin en büyüğü gelecek. " Diyerek kendimi koltuğun birine atmıştım.

Yusuf dışarıda kalırken biz de Gaye ile bakışlarımızı yere sabitlemiş, konuşmuyorduk.

Alkan ise geldiğinde diyecekleri şeyleri biliyordum.
Zaten o da bebeği en başıda istememişti ve şimdide aldırmamı söyleyecekti.
Peki ya aldırırsam ben bu ruh hali ile eskisi gibi olabilecek miydim?
Bir canı hayattan kopardığım için vicdanım rahat olacak mıydı?
Hiç sanmıyordum.

Ellerimin ikisini de karnıma götürürken yavaşça kapattım gözlerimi.
Onu içimde hissetmek için günleri sayarken, sanki zaman şimdi hiç akmıyor gibiydi.

KAÇINILMAZWhere stories live. Discover now