58🔫

444 38 6
                                    

Birkaç, belki de bir sonraki bölüm final olacağız...

Esen rüzgarın çıkardığı uğultuyu sessizce dinlerken gözlerimi kapattım. Başımı kendi omzuma yaslarken kulübesinde uyuyan köpeğime burukça gülümsemiştim.

Hastaneden çıkalı bir hafta oluyordu, ailemi bu süre zarfında sadece bir kere görmeyi tercih etmiş kendimi toparlayana ve zihnimin bana daha fazla oyun oynamayı bırakacağı güne kadar konuşmak istememiştim.

Onlar da hissettiklerime saygı duyarak beni yalnız bıraksalar da korumaları evin içine bile yerleştireceklerini söylemeleriyle bunalacağımı söylemiş ve isyan etmiştim.

Buna karşılık sadece birinin yanımda durabileceğini söylediğim de Deniz'i itmişlerdi. Deniz bu durumdan rahatsız olmasa da daha önemli gördüğü kişilere iyi bir baskı uygulamıştı yanıma gelme konusunda...

Köpeğimi de alalı üç gün oluyordu, daha yavruydu ve onu büyütecek olmak beni heyecanlandırıyordu. Duyduğum sesler azalsa da arada yine duyuyor, bunu atlatmaya çalışıyordum.

"Akşam serinliği çıktı, üşüteceksin" Deniz'in sesini duyduğum da gözlerimi açtım, olduğum yerde "Doğruyu söyle bu cümleyi hangisinden duydun?" dediğim de gülüşü kulaklarımı doldurarak görüş açıma girdi.

"Annemden" dediğinde sadece gülümsemek ile yetindim. Başımı omzumdan kaldırırken üstümdeki battaniyeyi kaldırarak değneklerimi alarak yavaşça yürümeye başladım.

Maalesef iki aydan uzun süredir yürümediğim, ya da vücudumu hareket ettirmediğim için bunlara mahkum kalarak kullanmak durumundaydım.

Salona geçtiğim de bir koltuğa oturarak önümdeki sehpadan ilaçlarımı ve bardağımı aldım. Bardağıma su doldururken ilaçları ağzıma atarak içmiştim.

Zaten halsizdim ve bu ilaçlar bana uyku yapıyor tüm günümü ya uyuyarak ya da uyku mahmurluğunda geçirmeme neden oluyordu.

Deniz"Yemek yedikten sonra uyursun" derken buna kendinin bile inanmadığını belli eden bir yüz ifadesi takındı. "Sen ye, beni bırak şurada uyuyacağım" diyerek koltuğa kıvrıldım.

Deniz"Senin için yemek yaptım" dediğinde tebessüm ederek "Her gün yapıyorsun, aşçı yaptın kendini" dediğim de "Yaranamıyoruz da" demişti. "Haşa o nasıl laf öyle?" dediğim de burnumu sıkmıştı.

"Küçük fareye bak sen, bana laf yetiştiriyor" dediğinde elini tuttum ve kendime çektim. Çocuklar gibi mızmızlanmaya başladım. "Uykum var..."

Deniz başucuma diz çökerken "Uyu..." demişti. O kadar naif bir tonda söylemişti ki gülümseyerek gözlerimi kapatmıştım. Elini çekeceği sırada daha sıkı tutarak "Dur burada" Deniz"Üzerine battaniye getireyim bari" oflayarak elini ittiğim de gülüşünü duydum.

Kısa bir süre sonra üzerime örtülen battaniyeye daha sıkı sarılırken Deniz'in nefes alışverişlerinden başucumda olduğunu anlamıştım.

Baş ağrım kendini belli etse de uykum daha ağır basıyordu, kaşlarım da parmak hissettiğim de Deniz"Fazla gerginsin" demişti. "İlaç içmeme rağmen gergin olmam normal ama bu sefer fazla uyuduğum için başım kazan gibi oluyor" diyerek fısıldadım.

Göz kapaklarım da parmaklarını yavaşça gezdirirken gözlerimin altına doğru parmaklarını gezdirdi. "Geçecek" dediğin de bir nefes ile karışık iç çektim. "Gerçekliğin ne olduğunu sorguluyorum bu aralar" dediğim de "Hmm" diyerek bir mırıltı çıkarmıştı. "Mesela?" dediğin de

"Gerçek ne mesela, yani gerçek hissettiklerimiz mi? Yoksa etrafımızda oluşan şeylerin doğruluğu mu? Gerçek benim hissettiklerim ise eğer gerçekliği nasıl anlayabiliriz? Sonuçta his dediğimiz şey de yanıltır, sen şimdi soğuk hava da eve geldiğin de ellerini yıkadığın zaman soğuk suyu sıcak olarak hissedersin. Çünkü ellerin suya göre daha soğuktur, bu kanıya göre bizim gerçeklerimiz hislerimize dayanmalı mı? Yanılmaz mıyız?" diyerek gözlerimi açtığım da gözlerinin düşünceyle koyulaştığını fark etmiştim.

Gecenin Kızı... /TAMAMLANDI/Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora