34🔫

480 49 17
                                    

Deniz hırsla ayağa kalktığında ben titreyen ellerimle telefonu attım. Ellerim titriyor kalbim artık dayanamıyordu. Gözlerim kararmaya başlarken gözümün önündeki ölü, kanlar içinde olan bebeğin görüntüsü gitmiyordu.

Bu yıllar önceki Deniz'in kardeşiydi... Ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında bedenimi yalayan denizin rüzgarı ve kendine has özel kokusunu içime çektim.

Kendime gelemiyordum...

Acıyla yutkunurken Deniz yanıma tekrar oturdu. Gözyaşlarım çoğalmışken ona baktım. Gözyaşları içinde "Sakin mi olayım Mavi?!" "O-o... G-gördün..." tekrar ayağa kalkarak çaresizce bir ileri bir geri gitmeye başlamıştı.

Hırkasını çıkarıp öfkeyle attı. Saf öfke vücudunu sararken ona kim dokunursa yanacağının habercisini veren mavi gözleri içindeki acıyı göstermek istercesine alev atıyordu.

" Bunu yapmış olamaz! Bunu yapamaz! O bebeği..." ağzından bir hıçkırık koptu. Kendime gelmeye çalışarak ayağa kalktım, titriyordum ama umursamıyordum. Biliyorum bayılacaktım.

Karşısında durarak ellerini tuttum ve hafifçe sıktım. Bu hem güç almak için hemde ona güçlü durmasını anlatmak içindi, kırgın, kızgın bakışlarını bana çevirdi. "Koruyamadım..." dediğin de "Şşş, böyle düşünme. Kimse bilemezdi ki"

Deniz öfkeyle "Eğer... Eğer annem ve babam söyleseydi, bir şeyler yapabilirdik. Söylemedi!" dediğinde "Hayır, Deniz onların bir suçu yok. Çocuklarını korumak istedi onlar... Anladın mı? Sakın, bize söyleyerek endişeden başka bir şey olmazdı" dediğimde öfkeyle ellerimi itti.

"Hayır! DİYEBİLİRDİ! KORUYABİLİRDİM! Anladın mı? Olabilirdi ama olmadı..." sinir krizine gireceğini anladım. Öfke sorunu vardı bunu anlamam uzun sürmemişti.

Sakin ve telkin edici bir sesle "Deniz derin nefesler al, şu an mantıklı düşünemiyorsun" dediğimde gülerek başını iki yana salladı. Bir yandan ağlıyordu, eğer bu durum böyle giderse ya kendine ya da çevresine zarar verecekti.

Deniz"Hayır! Mantıklı düşünüyorum ben... O piçi öldürmekten beter edeceğim onu ağaçta sallandırıp aç aslanların olduğu kafese atacağım. Tek tek kerpetenle tırnaklarını sökeceğim, kaşlarını-" sözünü kestim. Bu onu daha kötü yapardı.

"Deniz, Deniz bana bak. Sakinleş, derin nefesler al. Olumlu şeyler düşün..." dediğimde başını iki yana salladı öfkeyle, Savaş'a hızlıca mesaj attım çünkü kendimi iyi hissetmediğim gibi her an bayılabilirdim.

Deniz benden uzaklaştı, elleri yumruk hâlini alırken bana döndü, gözü dönmüştü. Belimdeki silahını fark ettiğinde" Ver" dedi elini uzatarak, sesi itiraz istemediğini açıkça belli ediyordu.

"Hayır! Deniz sakinleş sen bu değilsin..." telefonum çaldığında Deniz bana bakıyordu. Telefona bakmadan ellerine uzandığımda geriledi. "Bırak... Zarar vermek istemiyorum" dediğinde avuçlarına baktım.

Kanıyordu, tırnakları yırtmıştı.

"Deniz! Hadi lütfen... Sakinleş" diyerek karşısına geçtim. Elimi uzatmamla titreyen ellerimi fark etti.

Bana tokat yemiş gibi bakarken birden sakinleşti, beni tutarak "İyi misin? Özür dilerim, Mavi özür dilerim..." gözleri dolmuştu, pişmanlıkla karışık öfke ile bana bakıyordu. Kendine öfkelendiğini anladım.

Derin bir nefes alırken bir kolunu belime sararak beni kendine çekti. "Hastaneye gidiyoruz..." diyerek kucağına aldı. "İstemiyorum..." dediğimde öfkeyle "Mavi vücudunun ne kadar şiddetli salladığından haberin var mı?!"

Ses çıkarmayarak başımı göğsüne koydum gözlerim kararıken benden özür dileyen sözleri kulağıma dolmuştu.

---

Gecenin Kızı... /TAMAMLANDI/Where stories live. Discover now