37🔫

439 48 20
                                    

Başımı çevirdim, Hüseyin'i gördüğümde tepki vermedim. Kaşlarını kaldırdı, "Arkadaşına sarılmayacak mısın?" "Hüseyin canım burnumda" diyerek evi tekrar aradım.
Telefon açıldığında "Alo? Anne? Neredesiniz? Kiminlesiniz? Güvende misiniz?" "Deniz sakin ol, evdeyiz diğerleri bahçede ya da odalarında bende banyodaydım bakamadım telefona, bir sakin olur musun?"

Öfkeyle gözlerimi yumdum. "Lan lanet evde bir kişi bile mi yok!" diyerek bağırmamla annem"Deniz sakin ol, tamam ne oldu? Neden bu kadar gerildin?" dediğinde "Anne olduğumuz durum ortada sizin telefonları açmamanız ne demek farkında mısın!? Korkuyorum, başınıza bir şey gelmesinden" dediğimde

"Haklısın ama iyiyiz" dediğinde bir şey demeyerek telefonu kapattım.

---
Telefonumun zil sesi boş odanın duvarlarında yankı yapıp kulaklarımı doldurduğunda telefonumu elime alma zorunluluğum oluşmuştu.

Telefonu kulaklarıma aldığımda robotik sesle kaşlarımı çattım. "Nasılsın genç adam?" "Kimsin?" dediğimde "Mavi'liklerde boğulduğunu duydum" yaptığı imayla gerilirken "Ne saçmalıyorsun?" dedim kaşlarımı daha fazla çatabilirmiş gibi çatarken, "Senin Baykuş'un, senin aklın, zihnin, geçmişin, geleceğin ve şimdiki zamanın, muhbirin, ajanın, habercin, güvercinin"

Sıkıntılı bir nefes alarak "Saklanan birinden daha sesini duymamdan korkak bir aciz ile saklambaç oynayacak yaşı geçtim ben" dediğimde gülüşü kulaklarımı doldurdu. Robotik ses kulaklarımı tırmalıyor bu oda daha fazla üstüme geliyordu.

Adam kendinden emin bir şekilde "Benimle anlaşma yap, sen, Duru, Savaş, Onur ve KENAN" diyerek Kenan Amca'yı vurgulamasıyla kaşlarım çatıldı. "Seninle anlaşma yapmayacağım" telefonu kapatacağım sırada "Ölümün ilk belirtileri nedir bilir misin genç adam? Hiç gözlemleme fırsatın oldu mu?" dediğinde vücudum titredi, özlem ve hüsran içimden başlayarak beni ele geçirdi. Vücudum isyan edercesine dizlerim boşaldığında diz çöktüm.  "Ya da daha doğrusu Mavi'nin ölümünün? Çığlıkları seni rahat bırakıyor mu?"

Boğazımı bir el sıkıyormuş gibi nefessiz kalırken burnum sızlamaya başladı, gözlerim dolarken içimdeki kor alev yükselirken "Biliyorsun, biliyorsun. Baksana nasıl da sustun" dediğinde sesi yavaşça uğultuya dönüşmüştü. Kulaklarım Mavi'nin çığlıkları ile çınlarken kesik bir nefes aldım.

Git! Deniz git! Yalvarırım git! Savaş'ı da al git! Deniz'im gelme, DENİZ!..

Gözlerim gözyaşlarımın etkisi ile yanarken ağlamamak için kendimi sıkmaya başladım. "Sana yardım edeceğim, Mehmet Fatih'i eline getirecek onu bitirmeni sağlayacağım. Seni sonra arayacağım" diyerek telefonu kapattı.

Telefon da ellerimin arasından kayarken gözyaşlarım yanaklarımı istila etmeye başlamış, beni nefessiz bırakıyordu. O anlar tekrar aklıma gelirken sol yanımdaki ağrı beni her gün tüketiyordu.

Yanan binayla kendime gelerek beni tutan kişilerden kendimi kurtardım ve hızlıca binaya daldım. Üstümdeki ceketi çıkarıp yüzüme siper ederken, Görüş açımı alevler sarmışken Mavi'nin adını bağırmaya başladım.

"Mavi! Mavi güzelim! Beni duyuyor musun? Mavi!" diyerek merdivenlere baktım ve beton olduğuna dua ederek hızlıca çıktım. "Mavi! Beni duyuyor musun?! Güzelim ses ver!" öksürmeye başladığımda umursamayarak yürümeye devam ettim.

"Git! Deniz git! Deniz gelme..." öksürük sesleriyle o tarafa dönerek koşmaya başladım ama önüme düşen odun parçasıyla duraksadım.

"Deniz! Deniz'im gelme... Yapma..." acı çeken sesiyle "Güzelim geleceğim, seni kurtaracağım. Biraz daha dayan" dediğimde hıçkırık sesini duydum, "Deniz... Ben unudumu kaybedeli çok oluyor" dediğinde "Mavi bize hiç umutsuzluk yakışıyor mu? Hem bak sen buradan çık ben sana çok önemli bir şey söyleyeceğim, büyük bir ihtimalle beni döveceksin ama dövmeni bile özledim. Hem ben hiç sana söylemedim ama bir şey söyleyeyim mi? Ben seninle uğraşmayı çok seviyorum, bana her vurduğunda bile ses çıkarmamamın sebebi benim vurmanı bile sevmem" diyerek tam karşısına geçtim.

Gözleri dolmuş bana bakarken arkasına geçtim ve ellerini çözdüm, ayaklarını da çözerken ona kısa bir bakış attım, gözlerini kapalı görmemle "Mavi benimle konuş!" öksürüklerim çoğarlırken "Deniz? Mavi!" Savaş'ın sesini duydum.

"Mavi gözlerini aç!" diyerek ellerimi yanaklarına koydum ve hafifçe vurdum. "Lütfen git... Bilerek yapıyor, git Deniz, bu dünya ikimizi kabul etmiyor... Bu dünya beni kabul etmiyor, daha doğduğum gün bu belliydi" diyerek fısıldayarak gözleri kaydığında "Hayır! Hey, bana bak! Mavi bizde bu dünyayı yakarız, uzay boşluğuna açılırız. Evren bizi kovamaz ama gözlerini kapatmaman gerekiyor" dediğimde gözlerini açmasıyla hızlıca onu kucağıma alarak çıkmaya çalıştım.

Birden önüme avize düşmesiyle geriledim, Mavi"Bırak beni..." avizenin etrafından geçmeye çalışırken Mavi kucağımdan inmek istedi." Kısa bir yol gösterceğim" dediğinde onu bıraktım.

Yürümeye başladığında ayakta durmakta zorlandığını biliyordum. Dizleri titriyordu, birden Mavi acıyla inlediğinde gözlerimi tekrar ona çevirdim.

Dişlerini sıkarken şokla ona baktım. Vücudum titrerken hızlıca ona doğru adımlarımı attım, üstüne tahta düşmüştü. "Git! Deniz git! Yalvarırım git! Savaş'ı da al git! Deniz'im gelme, DENİZ!.." demesiyle karanlığa gömülmem bir oldu.

Burnumu çekerken saçlarımı çekiştirmeye başladım. O gün Mavi'yi bulmuştuk ama yanan bir evdeydi. Onu alıp çıkarken onun üstündeki tahtayı almak için hareketlendiğimde benimde başımın üstüne bir tahta parçası düşmüş bayılmıştım. Savaş ikimizi bulmuş ama birimizi kurtarabilmişken uyandığımda ona bütün öfkemi boşaltmıştım. Beni değil Mavi'yi kurtarmalıydı! Mavi'nin hikayesi böyle bitmemeliydi!

O günün şokuyla hiç bir mimik oynatamamıştım. Mavi'yi gördüğümde tepki bile vermemiştim, hislerim donmuş gibiydi, kapım vurulduğunda ayağa kalkarak yeni odamın banyosuna geçtim ve elimi yüzümü yıkadım.

Eski odayı o yangından sonra bir kere girmiş daha da girmemiştim. Kimsenin girmesine izin de vermiyordum ve bu odada bir tane yatak bile yoktu.

Kapıya geçip kilidi açtığımda karşımda Savaş ve Berke vardı. Savaş"Yemeğe" dediğinde "İstemiyorum" sesim ağlamaktan, çatallaşmış, çatlamıştı.

Savaş"Yemeğe" dedi tekrar harflerin üstüne bastıra bastıra, "Yemiyorum" diyerek kapıyı kapattığım da Savaş"O sigara kokusunun hesabını soracağım sana it!" diyerek kapıma tekme attı.

Gecenin Kızı... /TAMAMLANDI/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin