Final

3.6K 370 207
                                    

Son kez: Lütfen oy vermeyi, ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar!

***



Telaş ve panik her yerdeydi. Herkes bir yana koşuşturuyor, birkaç saat sonra gerçekleşecek düğün için olan hazırlıklar bir şekilde tamamlanmaya çalışılıyordu.

Taehyung ise ona ayrılan odada oturmuş, gerginlik ve heyecandan tırnaklarını yiyip duruyordu.

"Ya!" Sinirle eline vurduğumda beni umursamamış, bu sefer diğer elini ağzına götürmüştü. "Aptal herif! O iğrenç hale soktuğun tırnaklarla mı evlenmeyi planlıyorsun?"

Beni umursamadan omuz silktiğinde gözlerimi devirdim. "Ne halin varsa gör. Karışmıyorum." diyerek arkasında kalan koltuğa gidip oturdum. Neden bu kadar gerildiğini anlamıyordum. Her şeyin sonuna gelmiştik işte. Jungkook çoktan teklifini kabul etmişti. Yoongi, düğün masraflarının hepsini üstleneceğini söyleyerek herkesi Hollanda'ya getirmişti ve mükemmel bir mekan ayarlayıp mükemmel bir organizasyon şirketiyle anlaşmıştı. Hiçbir aksilik çıkmayacaktı. Hepimiz burada birlikteydik ve birkaç saat sonra o çok istediği şey gerçekleşecek, Jungkook'un gözlerine bakarak yeminini ettikten sonra artık eşi olarak kapanacaktı dudaklarına.

Gerçekten. Neden bu kadar gerildiğini anlamıyordum.

"Taehyungie?" dedim biraz daha ılımlı olmaya çalışarak. "Gerilmene gerek yok. Her şey güzel olacak, tamam mı? Mutlu ol. Bu gece senin gecen."

"Jimin." Dostumun titrek sesi kalbimi parçaladığında, onu iyi hissettirmek için her şeyi yapabileceğimi biliyordum. "Her şey o kadar mükemmel ki, bu beni korkutuyor. Her şey o kadar mükemmel ki, rüyada olmaktan korkuyorum."

Gülümsedim. Ne demek istediğini çok iyi anlıyordum. Hiçbir zaman, istediklerimiz önümüze altın tepside sunulmamıştı. Bir şeyler için sürekli çabalamamız, hayata karşı bir savaş vermemiz gerekmişti. Dünyanın şanslı doğanlar kesiminden olmamıştık hiçbir zaman. Düştüğümüz yerden kendimiz kalkmış, parçalanan dizlerimizi acıyan ellerimizle sıvazlamıştık. Bunu da en iyi ben biliyordum. Yalnızlıkla başa çıkmanın ve hayatta kalmak için mücadele vermenin ne demek olduğunu çok iyi deneyimlemiştim. Ancak bu deneyimler bana onları kazandırmıştı, arkadaşlarımı. Taehyung, Jungkook ve Seokjin hyung'u vermişti bana. Daha sonra hayatımın en güzel yanını, Yoongi'yi katmıştı bana. Bunları bedavaya vermemişti tabi, çokça zorlamıştı beni. Ancak şu an mutluydum. Sevdiğim herkes yanımdaydı, kötü olan her şey üstünü örttüğümüz geçmişin tozlu raflarında kalmıştı. Bugün arkadaşlarımın en güzel günüydü ve ben hiçbir aksiliğin bunu bozmasına izin vermeyecektim.

"Rüya değil." diye fısıldadım hâlâ kemirmeye devam ettiği ellerini dudaklarının arasından kurtarıp kendi ellerime hapsederken. Diğer kişiliğimin ortaya çıktığı günden beri vücut sıcaklığım onların yanında daha soğuk kalıyordu. Belki Yoongi ya da Hoseok ve Namjoon kadar soğuk değildim ama yine de arkadaşlarımla temas ettiğimde farkı hissedebiliyordum. Burukça gülümsedim. "Her şey gerçek, Taehyungie. Birazdan dünyanın en güzel düğününün başrolü olarak adımlayacaksın salona. Jungkook yanına gelecek. Birlikte yeminlerinizi edeceksiniz ve sonra iğreneceğim bir şekilde öpüşeceksiniz." Son söylediğim şey onu gülümsetirken bakışları yüzümü buldu. "Sonra evli adamlar olarak ilk dansınızı gerçekleştireceksiniz. Şansım varsa Yoongi de beni dansa kaldırır."

Kahkahası aramızda dağıldığında geri çekilip omzuma vurmuş, beni de güldürmüştü. "Onu beklemeden sen dansa kaldırmalısın bence."

"Beni bilirsin," dedim sırıtarak. "Söz konusu Yoongi olduğunda naz yapmayı seviyorum." Bu sefer ikimiz de kahkaha attık. Öyleydi. Yoongi'ye karşı naz yapmak, karşısında küçük bir çocuk gibi davranmak ve benimle ilgilenmesini sağlamak hoşuma gidiyordu. Dudaklarımı büzdüğümde dayanamayıp öpmesi, boynuna gömüldüğümde beni sıkıca sarması, mızmızlandığımda dudaklarını büzerek beni seyretmesi ve çok konuştuğumda bazen öperek susturması bazen de gıdıklayarak kahkahalara boğulmamı sağlaması hoşuma gidiyordu.

True Blood // Yoonmin ✓Where stories live. Discover now