0.4

12.6K 1.2K 429
                                    

Medya: Calvin Harris - One Kiss ft. Dua Lipa

Yorum yapıp oy vermeyi unutmayın lütfen :3 Keyifli okumalar!


***


O günün üstünden 2 gün geçmişti.

Bardan kendimi dışarıya attığımda elim istemsizce ceketimin cebine gitmişti. Gerçekten de para orada duruyordu. 1500 dolar kadarcık bir miktar hem de.

Daha fazla beklemeyip otobüse binmiş ve kaldığım ucuz pansiyona gitmiştim. Kendimi yatağa bıraktığım gibi yorgunluktan uyuyakalmıştım. İki gündür de okula gitmiyor ve tüm gün uyuyordum.

Telefonumun gürültülü müziğiyle sevgili uykumun narin kollarından çekilince sesli bir küfür etmiştim. Telefonu elime alıp aramayı cevaplamadan önce saate bir göz attım. Tanrım saat daha sabahın sekiziydi ve beni bu saatte ancak Jin Hyung arardı zaten.

"Efendim Hyung?"

"Seni sikik herif nerdesin sen iki gündür?"

"Hyung yeni kalktım. Çok bağırmasan mı? Sabah sabah o lanet sesin başıma ağrı sokmaktan başka bir işe yaramıyor."

"Seni velet senin dilin çok uzadı. Ben senin için o şerefsizlerle kavga edip yurttan atılayım ve karşılığında senin bana gösterdiğin muameleye bak. Belki de arkadaşlığımızı sonlandırmalıyız hım? Ne dersin Park Jimin?"

Yatakta sağa dönüp boştaki elimle gözümü ovuştururken konuştum.

"Hyung ne kavgası ya sen neden bah-" birden aklıma dank eden leyle yataktan doğruldum. Sesimin tonu yükselmişti.

"SİKTİR! Lütfen yapmadım de!"

"Üzgünüm Jimin-ah. Yaptım."

"Hyung ama neden? Sen de yurttan atılmışsın ne yapacaksın şimdi? Ailen çok kızacak. Hyung neden bulaştın ki kendimi çok mahçup hissediyorum sana karşı."

"Salak salak konuşma Jimin. Her şeyden önce sen benim kardeşim gibisin ve ben o şerefsizlerin yapmadığın bir şeyi senin üstüne yığıp da yurttan kovulmanı sağlamalarına göz yumamazdım. Hem stres atmış oldum fena mı?"

"Hyung ben senin stres atmalarını biliyorum. Doğru söyle, ne kadar dövdün?"

"Jung Suk'un kolunu kırmış olabilirim."

"Ne? Hyung sana gerçekten inanamıyorum. Sadece yurttan atıldığına şükretmelisin. Ya okuldan atsalardı?"

"Şey aslında onu da yapacaklardı ama ben mükemmel Kim Seokjin olduğum için 1 ay uzaklaştırma aldım. Ya da babamın adından dolayı da uzaklaştırma vermiş olabilirler. Her neyse. Şimdi bana kaldığın yerin adresini yolla yanına geliyorum."

Bir şey diyemeden telefonu suratıma kapattığında sıkıntıyla nefes aldım. Vakit kaybetmeden adresi mesaj olarak attıktan sonra odanın içindeki küçük banyoya ilerledim. Yüzümü yıkadıktan sonra aynada bir süre kendimi inceledim. Farklı görünüyordum. Sebebini bilmediğim bir şekilde tenimde bir parlama meydana gelmişti ama çok fazla değildi. Vampirlerle seks yaptıktan sonra böyle mi oluyordu yoksa?

Gözüm, yüzümden tişörtümün yakasının açıkta bıraktığı köprücük kemiğime kayınca hemen altındaki iki kırmızı noktada oyalandım bir süre. Beynim o ana geri giderken vücudumdan bir titreme geçti. Kafamı sallayıp düşüncelerden kurtuldum ve tekrar odaya girdim. Yarayı saklamam gerekiyordu. Seokjin Hyung'un bunu görmesi istediğim son şey bile değildi.

Üstüme daha kapalı bir tişört geçirdikten sonra tekrar yatağa uzandım. Gözlerim kapanırken aklımdaki tek şey Jin Hyung gelene kadar ne kadar kestirebileceğimdi.

***

"Jimin aç şu kapıyı lanet herif."

Kapının yumruklanma, hatta belki de tekmelenme, sesiyle gözlerimi açtığımda sarsak adımlarla ilerleyip kapıyı açtım. Jin Hyung anında içeri damlarken ben hala ayakta uyuyordum. Bir duş alsam iyi olacaktı.

"Sen hala uyuyor musun? Tanrı aşkına Jimin, iki gündür okula da gelmiyorsun zaten ne bok yemeye hala uykulusun?" Gözlerini endişe bürürken devam etti "Yoksa hasta mısın?"

"Yok Hyung üstümde bir ağırlık var sadece hasta falan değilim. Bir duş alır kendime gelirim. Otumak için çok fazla bir yer seçeneğim yok ama otursana." elimle yatağı işaret ediyordum. Güler gibi bir ses çıkarıp bağdaş kurarak yatağa oturduğunda ben de aynı şekilde karşısına oturdum.

"Demek burada kalıyorsun." Etrafı incelerken sormuştu. Oda küçüktü. İçinde sadece bir yatak, küçük gömme bir dolap ve yatağın hemen yanında yer yer üstü soyulmuş bir komodin vardı. Elektrik dışındaki tek ışık kaynağı da küçük pencereydi. Odadaki her şey gibi o da cidden küçüktü. Bir şey demeden sadece kafamı salladım.

"Oğlum Jimin, iyi ki yurttan kovulmuşum. Şu haline bak. Çabuk eşyalarını toparla, gidiyoruz."

"Ne gitmesinden bahsediyorsun? Nereye gideceğiz?"

"Ev tutuyoruz. Babamla konuştum, her şeyden haberi var. Ve bana güzel bir azar çekti. Biliyorsun zaten yurtta kalmama karşılardı ama ben onlara kendi ayaklarım üzerinde durabileceğimi göstermek istiyordum. Şu kavga olayına kadar iyi de idare etmiştim açıkçası. Senin durumunu da anlatınca bir an telefondan kafama yumruk yiyeceğimi sandım. Aynen şöyle dedi 'Seni hergele o çocuğun iğrenç pansiyon odalarında kalmasına bu kadar süre göz mü yumdun yani? İtiraz istemiyorum ikiniz de eve çıkıyorsunuz ve Jimin'e söyle ona burs bağlayacağım.' "

Şaşkınlık, hüzün ve biraz da sevinçten gözlerim dolarken ne diyeceğimi bilemiyordum. Bay Kim ile daha önce tanışmıştım öyle ki kendisinin zoruyla Jin Hyung ile birlikte aile yemeklerine katıldığım da olmuştu. Jin Hyung ona benden bahsetmiş ve o da benimle tanışmak istemişti. İçler acısı hayat hikayemi en ince ayrıntısına kadar biliyordu. Şu son olaylar hariç tabi. O zamanlar da bana burs vermek istediğini söylese de kesin bir dille reddetmiştim. Reddetmiştim çünkü çalıştığım bir işim, her gece kafamı soktuğum bir odam vardı. Ama artık elimde bir şey kalmadığına göre reddetmedin pek bir mantığı yoktu.

"Hyung ben.. ben ne diyeceğimi bilemiyorum. Anlattın mı yoksa son olanları?"

Jin Hyung dolu gözlerime bakarken iç geçirmiş ve beni kendine çekip kollarını bedenime dolamıştı. Tereddüt etmeden karşılık verdim. Güzel sesi kulağıma dolduğunda bir damla yanağıma süzülmüştü.

"Tabi ki anlattım Jiminie. Bu zamana kadar saklamam aptallıktı zaten. Bak istersen yine çalışırsın ama o bursu kabul edeceksin. Babam ikimiz için bir apartman dairesi ayarlayacak. Tüm giderlerini kendisi karşılayacak o konuyu da dert etme. Ve lütfen beni geri çevirme tamam mı? Küçük kardeşim olmadan o eve adımımı dahi atamayacağımı söyledi. İnan bana Jiminie senin yüzünden bekar evinden mahrum kalırsam sana dünyada cehennemi yaşatırım."

Anında modum değişip de kahkaha attığımda o da benimle gülüyordu. Eğer kabul etmezsem ve benim yüzümden o evden mahrum kalırsa gerçekten de bana dünyada cehennemi yaşatırdı.

Geri çekilip gözlerine baktığımda daha önce hissetmediğim kadar mutlu hissediyordum. Sanırım bir şeyler yoluna girmek üzereydi.

"Eh, sanırım bana çok da seçme hakkı sunmuyorsun. Değil mi Hyung?"

True Blood // Yoonmin ✓Where stories live. Discover now