2.7

4.4K 515 87
                                    

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın lütfen, keyifli okumalar💜


***


Canım acıyordu.

Canım felaket acıyordu.

Nefes alırken bile derime sanki binlerce iğne batırılıyormuş gibi hissediyordum ancak benim aksime Yoongi oldukça iyi görünüyordu. Oysa onun dövme yaptırdığı bölge benimkinden daha hassastı. Nasıl bu kadar sağlam olabiliyordu?

Ayrıca dövmesi... Ense kökünden başlayıp aşağıya doğru uzanan İris Çiçeği dövmesi o kadar güzel durmuştu ki; sürekli üzerini okşamak, üzerinde dudaklarımı gezdirmek istiyordum. Beyaz tenine kazıttığı mor çiçek ona özgü olan parıltıyla o kadar güzel görünüyordu ki, benim için yapmış olduğunu bilmek tarifi mümkün olmayan bir tatmin duygusu salgılıyordu vücudumda.

Öte yandan ben.. Ben hiç iyi değildim. Vücuduma saplanan ucu mürekkepli iğnenin acısı katlanamayacağım seviyede değildi. Ancak işin içine vücudumun üzerinde eritilen gümüş ve ateş girdiğinde acı boyut atlamıştı. Yoongi her ne kadar durmamız gerektiğini söylese de ona durmaması için yalvarmış, bir şekilde dayanabileceğimi söylemiştim.

Ve tam da şu an, eğer Yoongi'den aldığım destek olmasaydı, çıkışa ilerlediğimiz bu koridorda yere yapışacağımı biliyordum.

"Jimin, iyi görünmüyorsun." Endişeli sesi kulaklarıma ulaştığında kendimi kötü hissetmiş, bir nebze de olsa ağırlığımı ondan çekmiştim. "Hayır." dedim kısık bir sesle. "İyiyim ben."

Oysaki değildim. Neden bu halde olduğuma dair en ufak bir fikrim bile yoktu ama gözlerim sanki günlerdir uykusuz kalmışım gibi kapanıyor, boğazım yanıyordu. Acı.. acı çok yoğundu. Acı öyle yoğundu ki beni boğuyordu. Nefes.. Nefes alamıyordum ve çok sıcaktı. Ayakta duracak halim bile kalmamıştı ve çok sıcaktı. Oluk oluk terletecek kadar sıcaktı.

"Yoongi, sıcak." dedim nefes almakta zorlanırken. Göğsüm sıkışıyordu. Neden böyle olmuştum? "Nefes alamıyorum. Çok sıcak."

Ayaklarım vücudumu daha fazla taşıyamadığında, kollarımdaki güç de çekilmiş ve ona daha fazla tutunamayıp yere düşmüştüm. "Jimin!" gözlerimi açmakta zorlanırken telaşlı sesini işitmiş, yüzümde gezinen parmaklarını hissetmiştim. Sikeyim, bana ne oluyordu? Kanım çekiliyormuş gibi hissediyordum. "Yoongi.." dedim zorlukla. Göz kapaklarım erimiş de birbirine yapışmış gibiydi. "Yoongi korkuyorum. Bana ne oluyor?"

"Jimin-ah," dedi güzel sesiyle. Sanki son kez sesini işitiyormuşum gibi hissediyordum. Bu histen nefret ettim. "Bir şey yok tamam mı? Arabaya götüreceğim şimdi seni. Sonra da evimize gideceğiz ve ben.."

"Ve ben iyi olman için her şeyi yapacağım. Tamam mı? Sadece.. sadece bilincini kaybetme, tamam mı?"

"Dean!" Yoongi'nin bağıran sesini işittim. Birkaç kez daha tekrarladı aynı ismi. Ama sesler gittikçe boğuklaşıyordu. Birkaç ayak sesi duydum. Yoongi bir şeyler daha söyledi sanki. Sonra bedenimin havalandığını hissettim. Soğuk hava yüzüme çarptı. Vücudum deri koltukla buluştu ve soğukluk yerini tekrar sıcağa bıraktı. Oysaki soğuğa ihtiyacım vardı. Nefes almaya.

"Eğer bir doktor tanıdığın falan varsa evime yollar mısın?" dediğini duydum Yoongi'nin. Sesleri duyuyordum, hareketleri algılıyordum. Kısacası bilincim açıktı ancak göz kapaklarım birbirine yapışmış gibiydi. Açamıyordum. Şu an en çok ihtiyacım olan şey Yoongi'nin güzel yüzünü görmekken bundan mahrumdum. Yüzünü görmeye, kalbimin hemen üzerine kazıdığım gözlerine bakmaya ihtiyacım vardı. Cennetin varlığını hissetmeye ihtiyacım vardı.

"Pekala. Jimin, beni duyuyor musun?" Arabayı çalıştırmıştı. Şu an o güzel elleri, direksiyona olması gerekenden daha sıkı asılmıştı. Buna emindim.

"Yoongi.."

"Şştt! Tamam, eve gidiyoruz şimdi. Doktor gelecek, tamam mı? Sadece gitme güzelim." Sonlara doğru sesi titremişti. Onun sesi, benim kalbim titremişti. "Benden gitme."

Gözlerimi açmaya çalıştım. Bunun için gerçekten çabaladım. Zor oldu. Çok zor oldu ama sonunda az da olsa gözlerimi aralayabildiğimde, yan profiline bir gölge gibi düşmüş olan endişe, kendimi daha da kötü hissetmeme sebep olmuştu. Onu endişelendirmek istemiyordum. Benim için korkmasını, üzülmesini istemiyordum. Onu üzmek istemiyordum.

"Yoongi," diye fısıldadım tekrar. Daha fazla dayanamıyordum. Bilincimi yitirmek üzereydim. "Özür dilerim. Dayanamıyorum, özür dilerim."

"Jimin sakın!" diye bağırdı kapanan gözlerimle aynı anda. Arabanın daha da hızlandığını hissettim. "Sakın sevgilim!"

Ve tam olarak karanlığa teslim olmadan önce kalbimi tekleten cümlesini işittim.

"Daha sana, seni ne kadar sevdiğimi söylemedim."


***

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
True Blood // Yoonmin ✓Where stories live. Discover now