2.1

8K 756 395
                                    

Medya: Blue Foundation - Eyes on Fire (Dinliyor musunuz bilmiyorum ama eğer dinliyorsanız bu şarkı bölümle hem uyumlu hem de değil gibi ckskdksk)

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Keyifli okumalar!


***


"Özür dilerim."

Arkadaşlarım, kardeşlerim, ailem.. Bu sıfatları yakıştırdığım kişilerle mutfakta karşılıklı oturmuşken, neler olduğunu daha doğrusu nasıl bu hale geldiğimi anlattıktan sonra ağzımdan çıkan ilk cümle bu olmuştu. Özür dilemek.. Onlara ne denli zarar verdiğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Yaptıklarımı elbette ki hatırlıyordum ancak yinde de bu verdiğim zararı tam olarak kavramama yetmiyordu. Ancak tahmin edebilirdim, daha ilerisine gidemezdim. Tanrıya şükür fiziksel zarar vermemiştim. Ucundan  dönmüştüm belki, Yoongi'ye bunun için de teşekkür etmeliydim, ama işin bir de psikolojik zarar boyutu vardı. Onları ne denli korkuttuğum, ardından ne kadar çok endişelendirdiğim zihnimin kuytu köşelerine saklanmış, her an kendini gün yüzüne çıkarmak için pusuda bekliyordu. Bu da çok sık oluyordu.

"Gerçekten çok özür dilerim." demiştim tekrar, ellerimle oynarken. Yüzlerine bakamıyordum.

"Sizinle konuşmam gerekirdi, kaçmam değil."

"Jimin," dedi Taehyung. Bakışlarım yüzünü bulunca gülümsedi. "Sorun değil. Gerçekten hiç sorun değil."

Söyledikleriyle kalbim sıkışırken Jungkook'un sesini işittim. "Aptal olduğunu her zaman söylemişimdir ama cidden, bu kadar aptal olduğunu bilmiyordum." demişti çatık kaşlarıyla. "Hyung, sen tam bir aptalsın." Mutfak kahkahama ev sahipliği yaparken neşeli hissediyordum. Onlardan senelerce ayrı kalmış da tekrar buluşmuş gibiydim. Özlem ağır basıyordu.

"Seni boğmak istiyorum Park Jimin. Sikik bir vampir oldun, tamam. Ama gerçekten, evimizi mahvetmen şart mıydı? Lanet kapıcı ispiyonlamasaydı eğer babamın hâlâ haberi olmayacaktı. Bahane bulacağım diye kıymetli kıçımı yırttım seni salak."

Gülüşüme Jungkook ve Taehyung da eşlik ettiğinde daha fazla konuşmamıza gerek kalmadığını biliyordum. Ne olursa olsun beni bırakmayacaklarını biliyordum. Ama yine de bir anlık yanılgıya düşmüş, kendimi onlardan uzaklaştırmıştım.

"Hyung, Yoongi'den aldığım paraya dokunmadım henüz, yeter mi bilmiyorum ama yapım işlerinde onu kullan lütfen." demiştim mahçup bir sesle. Gerçekten, Yoongi'yi cam duvara fırlatırken ne düşünüyordum acaba? "Eksik kalırsa üstünü tamamlarsın ama, maaşımı alacak kadar çalışamadım biliyorsun ki. Ha bu arada, babana ne dedin?"

"Seni gerzek, sen söylemeden çoktan kullandım o parayı zaten." dedi ayaklanırken. Şimdi fark ediyordum, zayıflamıştı. Sadece o değil, üçü de zayıflamıştı. Gözlerinin altı morarmıştı. Bedenleri yorgunluklarını tescillemek istercesine çökmüştü. Onları böyle bir duruma soktuğum için utanç ve suçluluk duygusu bir kez daha ele geçirdi bedenimi. "Üç gün içinde evimize geri dönebileceğiz ve babama senin aslında ruh hastası bir manyak olduğunu, ben evde yokken sinir krizi geçirip her yere saldırdığını ve evin tam anlamıyla içine ettiğini söyledim."

Söyledikleriyle ani duygu değişimi yaşarken gözlerim irileşmişti. Ciddi olamazdı, değil mi? "Hyung! Şaka yapıyorum de." Sesim beklediğimden yüksek çıktığında ortamdaki atmosfer tam anlamıyla yön değiştirmişti. Başlangıçta hüzün ve kasvet hakimken ortama, şimdi ben hariç herkes içinde bulunduğumuz durumdan eğleniyordu. Kahkahaları bunun en büyük kanıtıydı. "Beni manyak bir psikopat yaptığına ve babanın da beni tanımasına rağmen buna inandığına inanamıyorum."

True Blood // Yoonmin ✓Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt