1.1

10K 1K 935
                                    

Medya: Charlie Puth - Attention

Bol bol yorum yapıp oy vermeyi unutmayın lütfen💕

Keyifli okumalar!

***


Birileriyle sürekli karşılaşıyorsak tesadüfe mi girerdi bu sürekli karşılaşma durumu? Yoksa kader denilen, olması önceden belirlenmiş olaylar silsilesi midir? Peki tesadüfleri kendimiz yaratabilir miyiz? Ya da kendi kaderimizi asıl şekillendiren yine biz miyizdir?

Bilmiyordum.

Tezgaha yaslanmış, siparişlerimi beklerken aklımdan geçen düşünceler bunlardı ve ben gerçekten bilmiyor ve yine ben hiçbir açıklama getiremiyordum. Min Yoongi denen herifle sürekli aynı ortamda bulunmak hoşuma giden bir durum değildi.

İş yerimdeki ilk günümü kazasız belasız atlatmıştım. Tabi Jungkook gerzeğini saymazsak. O şerefsiz benim hayatımdaki en büyük belaydı ama eh, başa gelen çekiliyordu işte.

Sevgili vampirlerimizin siparişlerini masalarına götürdüğümde Yoongi şerefsizi ılık olanın kendisine olduğunu söyleyip ben elimdekileri masaya dizerken de elini kalçama atıp kalçamı sıkmıştı. Şoktan ne yapacağımı bilemezken ilk başta bu durum kısa sürmüş, içkilerini -yani kanlı içeceklerini - çabucak masaya bıraktıktan sonra elimdeki tepsiyi kafasına geçirmiştim.

Tam boğazını sıkmaya da yönelmiştim ki belimden tutulup geri çekilmem ile bu girişimim başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Sinirle beni çeken kişiye de saldırmak için döndüğümde bu kişinin Jin hyung olduğunu görüp sadece sinirli bakışlar yollamakla yetinebilmiştim. O ise bana bakmak yerine çoktan ayaklanmış olan Namjoon ile bir süre bakışmış ardından gözlerini oturduğu yerden olanlarla eğlenen yakışıklı adama çevirmişti. İkisinin bakışları kesişince yakışıklı vampirin -adını bilmiyordum- bakışları kararıp kaşları çatılınca bu ortamı terk etmemiz gerektiğine karar verip Yoongi'nin eğlenen bakışlarına son kez sinirle karşılık vermiş ve Jin hyungu da peşimden çekmiştim. Tabi diğer müşterilerden de özür dilemem gerekmişti çünkü bilirsiniz işte şu müşteri memnuniyeti denen şey bunu gerektiriyordu.

Jungkook ile Taehyung henüz hiçbir şey bilmediği için sadece anlamsız bakışlar gönderiyorlardı ikimize. Yine de günün sonunda kendimi kovulacağıma inandırmış, Hei'nin beni çağırmasıyla bu inancımın hiç de boş olmadığını düşünmüştüm.

Ama öyle olmamıştı.

Hei, olaydan sonra olanları kameradan izlediğini ve sonuna kadar haklı olduğumu ama kafasına tepsiyi geçirmemin az olduğunu söyleyip sadece bunun için kızmıştı bana. Ona göre yüzünü tanınmayacak hale getirmem gerekirmiş. Böyle söylemişti.

Sonuç olarak bunlar dışında günümü güzelce sonlandırmış, bugün de ikinci iş günüme gelmiştim. Her şey ilk başladığım anki sakinliğinde ilerliyordu. Jungkook ile Taehyung yine buradalardı ama bu sefer beni rahatsız etmek yerine içeceklerini yudumlarken önlerindeki keki birbirlerine yedirip bazen de öpüşüyorlardı. Kusmak istememe sebep olacak kadar sevimlilerdi.

Mevcut sakinlikle aramda güzel bir ritim tutturmuş işime devam ederken açılan kapının beraberinde getirdiği çanın sesiyle kafamı o tarafa çevirdim ve gözlerimi devirmeden edemedim.

Harika, sakinliğin hükmü buraya kadardı.

Gelen kişi tahmin edersiniz ki şu sıralar sürekli karşılaştığım vampir Yoongi'ydi. Gözlerini boş masalar üzerinde gezdirmiş ve gözüne kestirdiği duvar kenarında olan, benim ilgilendiğim masaya doğru ilerlemişti. Bunu bilerek yaptığını biliyordum. Dün, hangi masalarla ilgilendiğimi beynine kazıyacak kadar burada oturmuşlardı ve çalışırken üzerimde hissettiğim gözler bunu kasti olarak yaptığının göstergesiydi. Hangi masalara baktığımı anlamak içindi yani.

True Blood // Yoonmin ✓Where stories live. Discover now