4.1

3.4K 447 106
                                    

Medya: BTS - The Truth Untold

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Keyifli okumalar~


***


Yoongi, dakikalardır arabasını sürüyor, Jimin'e çabucak kavuşmak için ara sıra gaz pedalına iyice yükleniyordu. Yolculuğu süresince radyoya taktığı bellekten tekrara aldığı melankolik bir şarkı kendisine eşlik etmişti ve hala da ediyordu. Yoongi bu şarkıyı çok seviyordu ve yollara döşenmiş sokak lambalarının ışıkları belli aralıklarla arabanın içine yansıyıp yüzünü aydınlatırken fark etti ki, daha önce bu şarkıyı Jimin'e dinletmemişti.

Aklının yakın bir köşesine kaydetti, Jimin uyandığında bu şarkıyı birlikte dinleyeceklerdi. Belki kendilerine birkaç kadeh şarap ve geceyi anlamlı kılacak bir dans da eşlik ederdi.

Yoongi, zihninde canlanan sahnenin içine yaydığı huzurla farkında olmadan arabayı biraz daha hızlandırdı. Jimin'in yanına varmak için deliren bir tarafı vardı ve o tarafı ne zaman devreye girse, Yoongi farkında olmadığı şeyler yapıyordu.

Sonunda tanıdık sokağa girdiğinde, gaz pedalına uyguladığı aşırı gücü azaltmış, arabayı sokağa park etmişti. Şarkısı sayısını unuttuğu kez tekrar ederken sonlanmasını beklemeden belleği çıkarıp cebine attı. Anahtarı da alıp seri hareketlerle sıcaklığına alıştığı arabayı terk etti. Soğuk rüzgar tenine nüfuz ettiğinde vücudundan bir titreme geçti. Arada sırada böyle insani tepkiler veriyordu ve bu durum onu istemeden de olsa mutlu ediyordu. Yoongi uzun süredir insanlıktan uzak bir bireydi.

Ellerini ceketinin cebine sokup adımlarını hızlandırdı. Verandayı çabucak geçip kapıya ulaşmıştı. Anahtarı kilide sokup kapıyı açmak için fazla üşengeç olduğuna karar vermiş ve zile basmıştı. Yaklaşık bir dakikanın ardından kapı, Hoseok tarafından usulca açılmış ve Yoongi içeriye adımlamıştı.

"Selam," Hoseok'un yorgun sesini işittiğinde Yoongi ceketini portmantoya asmış, çatılan kaşlarıyla arkadaşına dönmüştü. "Bir şey mi oldu, Hobi?"

Hoseok kafasını hayır anlamında sallayıp salona ilerlemiş ve birkaç gündür yorgun düştüğünü hissettiği bedenini koltuğa bırakmıştı. "Yorgunum." demişti gözlerini yumarken. "Günlerdir doğru düzgün beslenmiyorum. Vücudum halsiz düşmüş olmalı bu yüzden."

Yoongi, Hoseok'un sözleriyle ne kadar büyük bir bencillik yaptığını fark etti. Hoseok Jimin'e bakıcılık yapmak zorunda değildi. Yine de Yoongi ondan rica ettiği için Jimin'e göz kulak oluyordu. Bunu yaparken de beslenme ihtiyacını arka plana atmıştı. Yoongi vaktinin çoğunu depoda Shin'e çeşitli yaptırımlar uygulamakla geçiriyordu. Namjoon ise çoğunlukla ya ona eşlik ediyor ya da Jimin'in arkadaşları Jimin'e olanlardan haberdar olmasın diye onların aklını meşgul tutuyordu. Hoseok Jimin'in yanına kimseyi bıramazdı. Zaten Yoongi de Hoseok ve Namjoon'dan başkasına da bu kadar çok güvenmezdi.

Öte yandanHoseok'a göre ise Yoongi ondan böyle bir şey istemese bile Hoseok, Jimin'in başında beklerdi. Çünkü onu geçmişin tozlu raflarına gömdüğü kardeşi yerine koymuştu istemeden. Bu yüzden saatlerce bu koca evde Jimin'e göz kulak olmak sorun değildi. Başta düşüncesi çok korkunç gelmişti, bunu inkar edemezdi. Ancak şu an her şeyden daha çok istediği bir şey vardıysa, o da Jimin'in bir an önce gözlerini açmasıydı.

"Hoseok, özür dilerim." Yoongi kendini tekli koltuğa bırakırken arkadaşı söyledikleriyle az önce yumduğu gözlerini açıp Yoongi'ye odaklanmıştı. Şimdi kaşlarının çatılma sırası ondaydı. "Bencilce davrandım, öyle davranmaya devam ediyorum."

True Blood // Yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin