0.6

10.8K 1K 318
                                    

Medya: Justin Timberlake - Say Something

Yorum yapıp oy vermeyi unutmayın lütfen :3 Keyifli okumalar!


***


İnsanlar iyi veya kötü kararlar alırlardı ve o kararların yine iyi veya kötü sonuçları olurdu. Ben bir karar almıştım, sonucunun iyi veya kötü olacağını düşünmeden. O an için yapmam gerekiyordu ve yapmıştım. Belki çok da gerekli değildi, belki de o an işime gelen oydu. Sadece eylemlerimden ve doğurduğu sonuçlardan sorumluydum işte. Tıpkı şu an olduğu gibi.

"Jimin son kez söylüyorum, çıkar o tişörtü dedim." Elleri yakamdayken konuşmuştu. Bir hışımla ellerini üzerimden ittim.

"Hayır, çıkarmayacağım. Çık odamdan Jin."
Kaşları çatıldı. Çünkü biliyordu, sadece gerçekten sinirlendiğim zamanlarda ona adıyla seslendiğimi.

"Gerçekten yaptın mı? O sikik bara gidip bedenini sattın mı?"

Gözlerim doldu. Yaptığım şeyin bilincindeydim. Yine de insanın sevdiği kişiden bunu duyması yaralıyordu. İnkar etmedim. Ama kabul de etmedim. Dolu gözlerimi gözlerine dikmiş, sessizliğin aramızda hüküm sürmesine izin veriyordum.

Bir şey diyemezdim zaten, ona karşı o kadar cesur değildim.

"Susma Jimin. Bir şey söyle."

Gözlerimi kaçırdım. Tanrım, gerçekten iyi halt yemiştim. Ama sinirlenmeye hakkın yok Jimin, bunu kendin istedin.

"Yaptım Hyung. Paraya ihtiyacım vardı. Yaptım."

Elleri omuzlarımı bulup da beni ittiğinde arkamdaki dolaba çarptım. Gözlerinden ateş çıkıyordu.

"Seni gerizekalı! Madem paraya ihtiyacın vardı benden neden istemedin aptal?"

Sinirle güldüm. "Tanrı aşkına param bittiğinden beri, ki bu süre yaklaşık bir hafta, her şeyimi sen ödüyorsun zaten. Pansiyon için peşin ödediğim paranın süresi de dolmuştu. Nereye kadar senden dilenebilirdim Hyung? Nereye kadar sana bel bağlayacaktım? Nasıl algılarsan algıla, sürekli para dilenmektense sikik bir fahişe gibi hissetmeyi ve adlandırılmayı tercih ederim. En azından öyle benim de zevk aldığım bir şeyler oluyor." bir hışımla yanağıma süzülen damlayı sildim. Hep söylüyorum, yaşamak zorunda bırakıldığım hayattan nefret ediyordum.

"Sikik beyinli aptal herif!" beni kendine çekip sarıldığında, bunu beklemediğim için şaşırmıştım. Seokjin hyung garipti. Çok çabuk ve ani duygu değişimlerinde bulunabiliyordu. "Peki nereye kadar bedenini üzerinden para kazandığın bir araç olarak kullanacaksın? Sürekli, 'En azından zevk alıyorum' diyerek fahişelik rolü mü keseceksin?"

Kollarım bedenini bulurken konuştum. "Hayır tabi ki Hyung. Yaptığım şeyin doğru olduğunu savunmuyorum zaten. Sadece senden para almayı artık gururuma yediremedim ve aptalca bir şey yaptım. Tekrarı olmayacak. En kısa sürede kendime bir iş bulacağım. Söz veriyorum."

"Bana bir şeyler için söz vermek zorunda değilsin Jimin. Yaptığın veya yapacağın şeyler için seni yargılayamam. Sonuçta küçük bir çocuk değilsin ve kararlarını kendin verebilirsin. Ben sadece sonunda pişman olacağın ya da zarar göreceğin şeyler yapmanı istemiyorum. Beni bilirsin, anlık tepkiler veririm her zaman. Kızma bana olur mu? Sadece iyiliğini istiyorum."

Kollarımı bedeninden çözüp arkamdaki dolabın el verdiği kadarıyla uzaklaştım. Tahmin edersiniz ki bu çok da mümkün olmamıştı.

"Benim için endişelenme Hyung. Gittiğim yol yanlış da olsa başımın çaresine bakmayı biliyorum. Ama bu aramızda kalsın. Tae ve Kook'un bilmesini istemiyorum. En azından şimdilik."

True Blood // Yoonmin ✓Where stories live. Discover now