1.8

8.7K 880 366
                                    

Medya: The Neighbourhood - The Beach
Tove Lo - Thousand Miles

Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen.


***


Başımdaki keskin ağrıyla gözlerimi araladığımda vücudum oldukça uyuşuktu. Bulunduğum ortam zifiri karanlık olmasına rağmen her şeyi çok net seçebiliyordum. Odadaki tek eşya şu an üzerinde oturduğum ve kalın zincirlerle bağlanmış olduğum sandalyeydi. Hemen karşımda ise demir bir kapı vardı.

Sikeyim, ben en son o lanet bardaki doğum günümdeydim, burası da neyin nesiydi?

Uyuşan bedenimi hareket ettirmeye çalıştıkça zincirler canımı yakıyordu. Bir anlık iç güdüyle kendimi sıkıp zincirlerden kurtulmaya çalıştım. Boş bir çaba olacağını bilmeme rağmen denedim. Yine de düşündüğüm gibi olmamış zincirler birbirinden ayrılarak kollarımı serbest bırakmıştı. Şokla irileşen gözlerim ellerimin arasına aldığım zincirlere giderken bunun nasıl olabildiğini sorguluyordum.

Az önce oldukça kalın olan zinciri kendi kendime kırmıştım.

Üstümdeki şaşkınlığı atamazken kulağıma dolan seslerle kafamı çevirip durmuş, etrafta birilerini aramıştım. Ama hayır, bulunduğum yerde kimse yoktu.

Oturduğum, ya da oturtulduğum, sandalyeden kalktığımda başımın dönmesiyle sandalyeye tutunmuş, sakinleşmeyi beklemiştim. Ama başım iyice dönüyor üstüne bir de ense kökümden aşağıya bir ağrı iniyordu.

Acıyla inleyip yere kapandığımda beynimin de zonklamasıyla çığlık attım. Canım çok acıyordu.

Hızla açılan kapıyla gözlerimi o tarafa çevirmeye çalıştım ama acı gittikçe artıyordu ve ben odaklanmakta güçlük çekiyordum. Yanağımdam aşağıya bir yaş süzüldüğünü hissettiğimde acı eşiğimi geçmiş gibiydim.

Beynim uğulduyordu, başım ağrıyor ve dönüyordu. Ense kökümde çok keskin bir acı vardı ve hiç bilmediğim bir tat boğazımdan mideme doğru yol alıyordu.

"Jimin!" Taehyung'un sesini duyduğumda içimi bir rahatlama kaplarken sesinde hissettiğim şey içimi yaktı. O.. Benden korkuyordu?

"Tahyung, yaklaşma." demişti Jin hyunga ait olan ses. Gözlerim az da olsa onlara odaklanabildiğinde Jungkook da yanlarındaydı. Üçünün de gözlerindeki korku somut bir şeymiş gibi elle tutulur cinstendi. Kapının kenarından bana bakıyor, her an üzerlerine atlayabilirmişim gibi kaçmaya hazır bekliyorlardı.

Neden böylelerdi?

"Hyung.." demiştim fısıldayarak. İçimdeki ağlama isteği daha da artmıştı. Beynimi zorlayıp duran bir şey vardı ve benim bildiğim tek şey en son barda dans ettiğimdi.

"Jimin." Kulaklarıma başka birinin sesi daha dolduğunda sesin sahibini tanıyordum. Min Yoongi de kapının eşiğinde belirdiğinde onu arkadaşları Namjoon ve Hoseok takip etmişti. Onlara ne olduğunu, neden burada olduğumu ve niçin kalın zincirlerle bir sandalyeye bağlandığımı sormak istiyordum. Bunun için davrandığımda öyle bir ağrı saplanmıştı ki şimdiye kadarkilerin en beteriydi. Dudaklarımdan yine acı dolu bir feryat döküldüğünde "Yardım edin!" demiştim. "Yalvarırım yardım edin."

Göz ucuyla Taehyung'un öne atıldığını gördüm. Diğerleri onu engellemeye çalışsa da o kurtulmuş ve soluğu yanımda almıştı. Peşinden gelen Yoongi ve Hoseok, Taehyung'un kollarını bana dolamasıyla durmuşlardı. Sıkıca dolarken kollarımı boynuna sarsılarak ağlamaya başlamıştım. Uzun zamandır görüşmüyormuşuz gibi hissediyordum. Onu özlediğimi hissediyordum. Tişörtümde hissettiğim ıslaklık onun da ağladığını anlamamı sağladığında saplanan başka bir ağrıyla geri çekilmiştim. Ellerimle başıma vurmaya başlarken "Çık beynimden!" diye bağırıyordum. "Çık!"

True Blood // Yoonmin ✓Where stories live. Discover now