0.9

11.2K 1K 315
                                    

Medya: Ludwig Van Beethoven - Moonlight Sonata

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Keyifli okumalar!!


***


Herkesin, neredeyse her gün yaşadığı bir farkına varma durumu vardır.

Size karşı yapılan bir şeyin farkına varırsınız, aşıksınızdır belki onun farkına varırsınız, yaptığınız şeylerin sonuçlarının farkına varırsınız ve bunlara benzer daha birçok farkına varış anı yaşarsınız.

İkinci kez kendimi o bardan dışarı attığımda bir şeylerin farkına varmıştım ben de. Hayatım bir daha olağan seyrinde ilerlemeyecekti. Bunu tüm kalbimle hissediyordum.

Bardan çıkar çıkmaz kendimi arabanın içine atmıştım. Jin hyungun sorduğu hiçbir soruya cevap vermemiş, suskunluk kalkanımı kuşanmıştım. Bir süre ardı arkası kesilmeyen sorularına devam ettiyse de asık olan suratımdan bir şeylerin benim için pek de yolunda olmadığını anlamış olmalı ki en sonunda çenesini kapayıp yola odaklanmıştı. Tabi bu sessizlik hali eve gelene kadar devam etmişti. Kendimi yatağıma atmış tavanı seyre dalmışken Jin hyung odama girmiş ve karşımda dikilerek benden açıklama beklediğini belli etmişti.

Sıkıntılı bir nefes alarak yattığım yerde doğruldum. Tek ihtiyacım olan biraz yalnız kalmakken evren neden dünyanın en imkansız şeyiymiş gibi bunu bozup duruyordu ki sanki?

"Hyung sonra konuşalım." demiştim bıkkın bir ses tonuyla. "Gerçekten kendimi iyi hissetmiyorum."

Gözlerini bürüyen endişe uzansam elimle tutabilecekmişim gibi somuttu. Benim için bu kadar endişelenmesi sinirlerimi bozuyordu bazen. Yine de onu kırmaktan korktuğumdan bunu ona söyleyemezdim hiçbir zaman.

"Ne oldu Jimin-ah? İyi olmadığının farkındayım, yüzünün rengi de soldu." diyerek üzerime uzanmış, ellerinden birini yüzüme yaslayarak kendince kontrol etmişti beni. "En son tuvalete gitmiştin, ne oldu da bu hale geldin?"

Sıkıntıyla nefeslendim. Beni düşünüyordu, onu uzaklaştırmamın bir mantığı yoktu. Ufak bir iç çatışmanın ardından boynumu sola yatırıp da diş izlerini açığa çıkardığımda gözleri irileşti. Yanıma gelirken ellerinin titrediğine şahit oldum.

"Kim yaptı bunu?"

Sinirlenmişti. Bunu kasılan çenesi ve boynunda ortaya çıkan damardan çok rahat anlıyordunuz. Hiç uzatma gereği duymadan direk söyledim.

"Yoongi denen vampir, tuvalette yanıma geldi." dedim o anları hatırlamanın rehavetiyle gerilirken. "Onunla dans etmemi istedi. Reddedince de muhtemelen korkup kabul edeceğimi düşünerek ısırdı."

"Sen ne yaptın?"

Yüzümü sinsi bir sırıtış kapladı. Tanrım, o şok olmuş yüz ifadesi muhteşemdi!

"Önce tükürdüm, sonra kafa attım."

Jin hyung önce anlayamamış gibi kaşlarını çattı, sonra muhtemelen böyle bir şeye nasıl cürret ettiğimi düşünerek şaşırdı, ardından dünyanın en eğlenceli ve komik şeyi buymuş gibi kahkaha atmaya başladı. Ben de ona eşlik ettiğimde kendimi inanılmaz hafiflemiş hissediyordum.

Gülmekten karnımıza ağrılar girmiş ve gözümüzden yaşlar akarken anlaşmış gibi aynı anda sakinleşmeye uğraştık. Sonunda gülüşlerimiz son bulduğunda kendimi tekrar yatağa bıraktım.

"Ne yani sen bu yüzden mi apar topar çıkardın bizi? Buna mı moralini bozdun bu kadar?"

"Hyung hatırlatayım herif vampir. Orda daha fazla kalıp ona gece ziyafeti olmaya hiç niyetim yoktu ve moralimi bozan konu o değil. Aksine keşke bir de taşaklarına tekme geçirseydim diye pişmanlık duyuyorum."

True Blood // Yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin