4.2

3.4K 418 269
                                    

Medya: Kaleo - Backbone

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

***


Yoongi, duyduğu kapı açılma ve onu takip eden konuşma sesleriyle gözlerini açarken ne kadar süredir uyuduğunu bilmiyordu. İçinden bir ses çok fazla uyuduğunu söylerken, Jimin'in uykuda kaldığı süreden daha uzun olmadığını biliyordu.

Başını gömdüğü boyna biraz daha sokulup derin soluklar çekerken içine, Hoseok ve Namjoon'un geldiğini kokularından anlamıştı. Açıkçası Yoongi, geçmişleri yüzünden, o ikisini baş başa bırakıp bırakmama konusunda çok kararsızdı ama arkadaşlarının huzursuzluk çıkarıp Jimin ve kendisine böyle bir saygısızlık yapmayacağını umut ediyordu.

Yine de, çok fazla oyalanmamaya karar verip Jimin'in boynuna bir öpücük kondurup yatakta doğruldu. Sevgilisinin yüzünü inceledi bir süre. Artık turuncudan eser kalmamış ve eskiye göre uzamış saçları gözlerinin üstüne dökülmüştü. Yoongi bir eliyle o saçları geriye tararken Jimin'in burnunun ucuna bir öpücük bırakmıştı. "Geleceğim," demişti geri çekilirken. "Hemen geleceğim."

Yoongi, yataktan çıkıp kapıya ilerlerken aşağıdan gelen seslerin kesildiğini fark etmişti. Bunun iyiye işaret olmadığına karar vermiş, arkadaşlarının birbirini boğazlamadığını umarak sessizce odadan çıkmış ve hızlı hareketlerle merdivenlere yönelmişti. Çok geçmeden salona yöneldiğinde, beklediği şey Namjoon'u duvara yaslayıp öpen bir Hoseok görmek değildi.

Aslında, karşısındaki manzarada beklenmedik olan tek şey Hoseok'un Namjoon'u öpüyor oluşu değildi. Namjoon da ellerini Hoseok'un kalçasına yaslamış ve onu kendine bastırırken, öpücüğe karşılık veriyordu.

Hoseok'un Namjoon'u öpmesindense, Namjoon'un Hoseok'a karşılık vermesi daha beklenmedik bir olaydı.

"Sizin ayrıldığınızı düşünüyordum." Yoongi, yaslandığı girişte tek kaşını kaldırmış bir şekilde ve yüzünde alaycı bir ifadeyle konuştuğunda Namjoon panikle ellerini Hoseok'un üzerinden çekmiş ve onu kendinden itmişti. Yoongi, Hoseok'un bu duruma içten içe üzüldüğünü hissetmişti ama Hoseok sadece yüzüne memnun bir gülümseme yerleştirip "Ben de öyle düşünüyordum." demiş, birkaç saniye Namjoon'un gözlerine baktıktan sonra Yoongi'ye dönmüştü. Beslenmiş olmalıydı, yüzüne renk gelmişti.

"Ben Jimin'in yanına çıkıyorum," demişti Yoongi'nin yanından geçip merdivenlere yönelirken. "Sizin konuşacaklarınız vardır."

Tüm bu süre boyunca sessiz kalan Namjoon, bakışları Yoongi'yle buluştuğunda ilk pornosunu izlerken ebeveynlerine yakalanmış bir çocuk gibi hissediyordu. Oysa Yoongi'nin bu durumu umursamadığını ya da umursamayacağını biliyordu. Fakat kalbinin derinliklerinde bir sızı hissetti. İhanet hissinin getirisi olan bir sızı.

Kendini, Seokjin'e ihanet etmiş hissediyordu. Nitekim öyleydi de. Ama Hoseok onu aniden duvara yaslayıp sertçe öpmeye başladığında elinde olmadan karşılık vermişti. Bu, yaptığı şeyi hafifletmezdi elbette ama eskiye duyulan özlemi tekrar bulduğu için tadını çıkarmak istemişti belki de.

"Kapının önündeyim," demişti Yoongi toparlanması için arkadaşına zaman tanımaya karar kılarken. "Sigaranı alıp gelirsin."

Yoongi başka bir şey demeden koridora yönelirken Namjoon da vakit kaybetmeden peşinden ilerlemişti. Ceketi üstündeydi ve sigarası da zaten ceketinin cebindeydi. Kısa sürede arkadaşının yanına ulaştığında Yoongi'nin çoktan bir sigara yaktığını görmüş, kendisi de cebinden mentollü sigarasının paketini çıkarımış, içinden bir tane çıkarıp dolgun, öpüşmekten dolayı normale göre daha da dolgundu şimdi, dudakları arasına sıkıştırmıştı. Sigarasını yakıp ilk nefesi içine çektiğinde Yoongi'nin sesini işitti.

True Blood // Yoonmin ✓Where stories live. Discover now