3.9

3.6K 433 75
                                    


Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.


***


Yoongi, kollarının arasındaki sevgilisinin bitkin ve zayıf düşmüş bedenine içi giderek bakıyordu. Gözleri kapalıydı Jimin'in, uyuyordu veya baygındı ve nefes alış-veriş hızı yavaştı. Yoongi kendini çok suçlu hissediyordu.

Yoongi kendini hayatında ilk defa bu kadar suçlu hissediyordu.

Aptal bir istek uğruna önce vücutlarına kazıdıkları mürekkep yüzünden ayrı düşmüştü Jimin'den. Ve tam ona yeniden kavuşmuşken bu sefer bir başka aptal isteği onu ellerinden almıştı.

Yoongi o gece Jimin'in saçını boyamakta ısrarcı olduğu, onu tek başına bırakıp markete boya almaya gittiği için çok pişmandı.

O geceden sonra, siyahtan nefret eder olmuştu.

Yugyeom'dan gelen haber üzerine zaten kafayı yemiş olan Yoongi hiç vakit kaybetmeden, yanına kimseyi çağırmadan bardan çıkmıştı. Ancak biliyordu ki yakın arkadaşları onun peşinden gelecekti. Nitekim öyle de olmuştu. Namjoon, Hoseok, Jackson ve Mark, Yoongi'yi takip etmiş; Yugyeom ise adresi bildiği için çoktan gidecekleri yere varmıştı.

Yoongi arabasından iner inmez bagajdan gümüşten yapılmış palasını almış ve bir hışımla önüne geldikleri evin kapısını kırarak içeri girmişti. İçeriye adımını atar atmaz burnuna ilişen Jimin'in kokusu onu bir miktar sersemletmiş olsa da Yoongi çabucak toparlanmış ve Jimin'in kokusunun izini sürerek bodrum olduğunu düşündüğü yere inen merdivenlere yönelmişti.

Merdivenlerden indikten sonra karşısına çıkan kapıyı adeta kırarak açmış, titreyerek içeri girmişti. Ve gözleri, bir köşede, eski yatağın üstünde öylece kıvrılmış; uyuyor gibi durmasına rağmen iç çeken ve bir haftada oldukça zayıflayıp solgun düşmüş bedeni buldu.

Yoongi'nin kalbi bir anlığına atmayı keserken elindeki pala zeminle buluşup kulak tırmalayan bir ses çıkardı. Akrep ve yelkovan hareket etmeyi kesti. Yoongi'nin ciğerlerine Jimin'in cılız nefesleri doldu.

"Jimin.." Titreyen dizlerine eşlik eden titrek sesiyle ona, sevgilisine, doğru bir adım attı. İkinci adımında tüm gücün vücudundan çekildiğini hissetti. Üçüncü adımında bacakları onu daha fazla taşıyamadı, dizleri de az önce yere düşen elindeki keskin alet gibi yerle buluştu. Kalkmaya çalışmadı, ellerini de yere koyup emekleyerek eski yatağın yanına ulaştı. Korkarak kaldırdı bir elini. Yine korkarak dokundu Jimin'in suratına. Usul usul okşadı sıcaklığını bir miktar kaybetmiş teni. Titreyerek saçlarına çıkardı ellerini. İçi giderek dolaştırdı parmaklarını yağlanmış saçlarında. Kendine olan kızgınlığı tekrar gün yüzüne çıkmıştı. Bir çocuk gibi saçını boyamakta bu kadar ısrarcı olmasaydı, belki de Jimin şu an bu halde olmazdı.

Gözleri Jimin'in ağır ağır hareket eden göğsüyle buluştu. Yoongi, Jimin'in vücuduna kazıdığı kendi gözleriyle bakıştı bir süre. Daha sonra yavaşça eğdi başını, usulca dokundurdu dudaklarını Jimin'in kalbinin göğsünü dövdüğü yere. Derin bir soluk çekti içine. Bir süredir göremediği bedeni süzdü, gözünün önünden bir daha ayrılır diye korkarak. Öpemediği tene dudaklarını değdirdi, kırılmasından telaş duyarak. İçine çekemediği kokusunu soludu, ciğerlerinin patlayacağını sanarak. Ellerini Jimin'in çıplak tenindeki morluklarda gezdirdi. Hepsini öptü tek tek, iyileştirmeyi umarak. En sonunda kollarının arasına çekti zayıflamış bedeni. Jimin'in dudaklarından acı dolu bir inilti döküldü. Yoongi dayanamadı ve gözünde biriken yaşların akmasına izin verdi.

Jimin'i kucağına almış öylece otururken ağlıyordu, Yoongi. Bir taraftan da Jimin'in kulağına güzel sözler fısıldıyor, onu ne kadar çok sevdiğini haykırıyordu sessiz sessiz. Bir bebekle ilgilenir gibi saçlarını okşuyordu. Bir eli çenesini bulup başını hafifçe kaldırdı ve Yoongi dudaklarını Jimin'in birazcık soğumuş dudaklarına bastırdı. Öncesinde sadece ufak bir temastı yaptığı. Sonra emdi özlediği kalın alt dudağı. Oradan yanaklarına, burnuna, gözlerine ve alnına çıkıp oralara da öpücük kondurdu. Burnunu boynuna koyup kokusunu içine çekmeye başladı.

True Blood // Yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin