GG-29. Bölüm

56.2K 2.5K 113
                                    

Beş ay.

Onsuz geçen, uyanması için dua ettiğim, başında saatlerce ağladığım, sesini, gülüşünü, kokusunu özlediğim beş ay.

Bir hafta önce açmıştı gözlerini. Yine dönmüştü hayata. Bana...

Şimdi hastaneden çıkıyorduk. Hiç kimseyi hiçbirşeyi hatırlamıyordu. Boş boş  bakıyordu sadece. Bu durum beni fazlasıyla üzüyordu ama en azından uyanmıştı. Hafıza kaybı geçiciydi. Ama Uğur Bey kesin bir zaman vermemişti. Bir gün sonra da hatırlayabilir. Bir hafta sonra da. Bir yıl sonra da. Veya bir ömür.

Ama olsun yine de bana geri dönmüştü.

Uğur Bey beş ay önce neden yaptığına anlam veremediğim makineyi kapatırken kalbi durmuştu. Kalp masaji yapıp geri döndermişlerdi onu. O gün orda Aras'ın kendi kendine nefes aldığını farketmiş. Makineyi kapatmış çünkü hem Aras'ın aldığı hem makinenin verdiği nefes akciğerlerini patlatabilirmiş. Makineyi kapattığında Aras nefes almaya devam etmiş ama kalbi oksijensiz kalmış. Durmasının sebebi buymuş. Neyseki onu kurtarmıştı. Asistan olmasına rağmen Aras'a çok iyi doktorluk yapıyordu. Ablam diğer doktoru işinden etmek için mahkemeye vermişti. Yanlış tedaviden yargılanacaktı. Kafasına taktı ya bir kere. Amacına ulaşana kadar durmaz. Ablam çünkü.

''Hazır mısın?'' dedim kolundan tutarak. 5 ay boyunca uyumak kaslarının zayıflamasına neden olmuştu. Ayakta durmakta ve yürümekte zorlanıyordu.

''Belim biraz ağrıyor. Nereye gideceğiz şimdi?''

''Evimize.'' Bunu söylemek tuhaf hissettirmişti. Aylardın koca evde hastanede olmadığım zamanlar tek kalıyordum. Bazen ablam geliyordu. Bazen Pınar. Ama yine de zaten kocaman ev bana derin bir kuyu gibi geliyordu.

Çiğdem Hanım kapıdan girip Aras'ın diğer koluna girdi. O da sürekli hastanedeydi bu süre içinde. En az benim kadar çok ilgilenmişti Aras'la. Umudunu kaybetmek istemiyordu. Ne zaman hastaneye gelse Aras'ın elini tutar 'Uyanacaksın. Ve ben geri kalan ömrümü sana adayacağım.' Eski Çiğdem Hanım yoktu artık karşımda. Daha sevecen daha güleryüzlü biri vardı.

''Çıkış işlemlerini hallettim. Sen evdekilere haber verdin mi kızım?'' Ah evet. Kızım. Artık bana öyle sesleniyordu. Aramız iyiydi. Kaynana gelin atışması yoktu aramızda.

''Evet Aras'ın en sevdiği yemeği yapıyorlar.'' deyip Aras'a baktım.

''En sevdiğim yemek?'' diyip şaşkınca bana baktı. Neyseki bu değişmemişti. Hala onda duruyordu.

''Kızartma ve köfte. En sevdiğin yemekler bunlar.''

''Ha evet doğru.'' deyip gülümsedi. Bazen böyle hatırlıyordu bazı şeyleri. Dilinin ucundaymış da çıkmıyormuş gibi. Gerçi bir haftadır hatırladığı fazla birşey yoktu. Sadece film izlemeyi sevdiğini ve limon kokusuna bayıldığını hatırladı. Kapıdan çıktığımızda Pınarla Cenk bizi bekliyordu. Pınar görünce koşturarak yanımıza geldi ve Aras'ın boynuna sarıldı.

''Sonunda enişte yaa.'' deyip sıkı sıkı sardı. Bir kaç kere yerinde zıpladıktan sonra geri çekildi ve ön kamerasını açıp bir kaç tane fotoğraf çekti.

''Eniştem hastaneden çıkarkenee..''dedi kıkırdayarak. Aras ise sadece boş boş bakıyordu.

''Ya enişte. Biraz gül ya.'' diye cırladı Pınar. ''Sana yüzmeyi ben öğrettim nasıl unutursun beni. Bak alınıyorum artık ha.''

''Ben...üzgünüm.'' Aras yüzünü buruşturarak bakınca Pınar'ın koluna bir çimdi attım.

''Rahat bıraksana çocuğu. Daha annesini bile hatırlamıyor. Onu nasıl hatırlasın.''

GELGİTWhere stories live. Discover now