GG-19.Bölüm

59.2K 2.2K 725
                                    

Beni nereye götürdüğünü bilmesem de sesimi çıkarmıyordum. Yaklaşık bir saattir yoldaydık. Beni merak edeceklerdi biliyordum. Ama bunu Efe'ye borçluydum. Yapmalıydım.

''Nereye gittiğimizi hala söylemedin?''

''Sürpriz dedim ya. Biraz sabret prensesim.''

Bunu duymayı o kadar çok özlemiştim ki. Bana hep prensesim derdi. Bana kendimi hep özel hissettirirdi. Onu belki de bu yüzden çok seviyordum.

Ormanlık bir alanda durdu.

''Burdan sonrasını yürüyeceğiz. Fazla uzun sürmeyecek.'' deyip arabadan çıktı. Hava tamamen kararmıştı ve biz karanlık bir ormandaydık. Ne yapmaya çalışıyordu? Ya yanlış birşey yapmaya kalkarsa. Ah hayır! O zaman ne yapacaktım? Gerçi bunu haketmiştim.

Bagajdan küçük bir çanta alıp arabayı kitledi. Ve elini uzatıp tutmamı bekledi.

''Gece gece ormanda ne yapacağız Efe?''

''Sürpriz işte. Az kaldı. Birazdan göreceksin? Korkma burası güvenli. Yanında ben varım.'' dedi o huzur dolu sesiyle. Bana uzattığı elini sıkıca tuttum. Ona güveniyordum. Bana zarar verecek birşey yapmazdı. Ama yaşanan onca şey onu değiştirmiş olabilirdi. Uzunca bir süre yürüdükten sonra yakınlarda bir ışık gördüm. Ağaçlardan ne olduğunu göremiyordum ama ona doğru yürüdüğümüz için sesimi çıkarmamayı tercih ettim. Biraz daha yürüdükten sonra ışığa iyice yaklaşmıştık.

''İşte geldik.'' dediğinde son ağaçların da içinden çıktık ve gördüğüm şey karşısında nutkum tutuldu. Ağzım bir karış açık yaptığı şeyi izliyordum.

Bir karavan. Tam da hayal ettiğim gibi. Önünde iki katlanabilir sandalyelerden vardı. Üstünde genişçe bir tente gerilmişti. Tente uçlarında küçük, renkli ışıklardan vardı. Yanındaki sehpanın üstünde küçük bir radyo altında da bir fener vardı. Başka bir sehpada yiyecek içecek bulunuyordu. Gecenin karanlığında renkli ışıklar ve karavan harika duruyordu. Bayılmıştım. Bu gerçekten muhteşemdi.

''Hadi gel.'' deyip beni çekiştirdi ve saldalyelerden birine oturttu. Kendisi de sırtındaki çantayı çıkarıp yanımdaki sandalyeye yerleşti. Etraftan baykuş ve böcek sesleri gelmişti. Açıkçası biraz korkmuştum. Ayı falan var mıydı acaba?

''Bu ormanın temiz olduğuna emin misin Efe? Ya ayı kurt falan gelirse.''

''Korkmana gerek yok. Burası kamp alanı.'' diyince biraz daha rahatladım ama sandalyemi de ona yaklaştırmamda fayda vardı. Ona yaklaşınca kolunu omzuma dolayıp beni biraz daha kendine çekti.

''Bugün sadece biz varız tamam mı? Hiçbirşey konuşmak istemiyorum. Sadece biz.'' deyip saçlarımın içine öpücüğünü bıraktı.

''Seni seviyorum Sırma.''

''Ben de seni çok seviyorum Efe.'' dediğim sırada gözüme kolumdaki yazı tekrar takıldı. Aras'ın beceriksizce yazdığı Seni Seviyorum yazısı. Bunu ben uyurken yazmıştı. Ne kadar uyumuşsam artık. Yani başka şeyler yapsa ruhum duymayacak. Şuan kim bilir beni nasıl merak ediyordur. Ama en azından Cenk ve Pınar yanında olduğu için gözüm arkada kalmayacaktı.

''Üniversite nasıl gidiyor?'' diye sorduğunda ona baktım. Kollarının altındayken ona çok yakındım. Ona bu kadar yakın olmayı özlemiştim.

''İyi gidiyor. Projeler biraz sıksa da idare ediyorum. Sen babanla anlaşabiliyor musun?''

''Sana ulaşmama engel olduğu günden beri ondan tiksiniyorum. Bana senin evleneceğini söylediğinde senden nefret etmiştim. Ama şimdi kendimden nefret ediyorum. Senin böyle birşey yapmayacağını bilmeliydim.''

GELGİTWhere stories live. Discover now