GG-28.Bölüm

49.7K 2.4K 274
                                    

Abi?

Abi nerdesin? Bak ben geldim.

Suyun içi neden bu kadar bulanık olmak zorundaydık ki. Daha önce abimi havuzda görmüştüm. Bizim havuzumuzda neden görünmüyordu ki? Banane. Bekleyeceğim işte gelecek.

Sırma abimin yanındayken daha mutlu olacaktı. Ama beni unutmasın istiyordum.

Ve işte abimde geldi. Su da çok beklemem gerekiyordu. Etraf yine kırmızı olmuştu. Onu gördüm. Boynundaki izi de. Bende de vardı aynısından. Abim benden iki yaş büyüktü. O hiç değişmemişti. Ama ben uzamıştım ve sakallarım çıkıyordu.

Yanıma gelip bana gülümsedi. Bende ona.

Bir yerinden kan çıkıyordu ama ne kanıydı ki bu.

Elini uzattı. Tuttum. Beni bir yere götürüyordu. Daha fazla nefesimi tutamayacaktım. Uzun kalmazdık umarım.

Ve birden suyun içinden çıktık. Yemyeşil bir yerdeydik. Uzanıyorduk. Ayağa kalktım. Abimin elini tutup onu da kaldırdım.

Bir dakika...

Abim benden kısaydı. Sakalları yoktu. Ve çocuk gibi görünüyordu.

Üzeri kirliydi. Kahverengi ve kırmızı. Kan gibi. Ama nerden geliyordu ki bu kan.

Nerde olduğumu anlamak için arkama döndüm. Ve birden geri çekildim. Çünkü bir uçurumdaydık. Düşmek üzereydik. Elimi abimin önüne koydum ve geri ittirdim. Arkama dönünce bana silah tutan adamlar gördüm. Nerden hatırlıyordum ki bunu. Sanki... Evet ben bunu yaşadım.

Ben büyümüştüm. Şimdi...

21 yaşındaydım. 8 demiştim kendime hep. Onun ölmesiyle bende ölmek istemiştim çünkü. Zaman dursun istemiştim. Ve hep öyle kalmıştım. 8 yaşında.

Bunu yaşamıştım çünkü. Ben abimi önüme çekmiştim. Silah ona gelmişti. Üzerindeki kan da onundu.

Abimi ben öldürmüştüm. Ama şimdi.

Silahtan gelen ani sesle abimin önüne bu sefer ben geçtim. Kurşun içimden geçti ama hiçbir acı hissetmedim. Arkama dönüp abime baktım. Yine ondan kanlar akıyordu. Kurşun bana zarar vermemişti ama onu yine vurmuştu. Dengesini kaybedip aşağı giderken bende peşinden atladım. Aşağısı suydu neyseki.

Suyun içine girince ona baktım. Kanlar içinde yine yuvarlanıyordu. Suda ona yetişmeye çalıştım ama sanki akıntı beni başka yere onu başka yere çekiyordu. Dengem sarsılınca suda battım. Suyun altındayken yine dibimdeydi. Elimi ona uzatıp tutmak istedim. Ama olmadı. Gözlerini açıp bana baktı. Elini karnına götürüp kan akan yere bastırdı. Gülümsüyordu. Ama öyle bir gülümseme değildi bu. İntikamına başarıyla ulaşmasına bir kaç adım kalmış biri gibi bakıyordu. Sonra elini bana uzattı ve boğazımı tuttu. Nefes alamıyordum. Boğazımı sıkıyordu. Çığlık atmaya çalıştım ama sesim çıkmadı. Nefesim git gide ağırlaşırken gözlerimi kapadım.

Ve yine aynı sahne. Sürekli ve sürekli. Aynı kabus her seferinde en baştan...

Derin bir nefes aldım gözlerimi açarken. Başımda öten makine beni kendime getirirken başımda duran doktoru farkettim. Bir rüya görmüştüm ama ne gördüğümü hatırlamıyordum. Tek bildiğim beni kilometrelerce koşmuş gibi yorduğuydu.

''Sonunda uyandın?'' Başımda duran doktor kılıklı adama baktım. Nerdeyim ben ya?

''Abim? Nerde o?'' Neden bunları sormuştum ki şimdi? Abim kimdi? Ben neden nefes nefese uyanmıştım.

''Abin mi?''

''Evet. Ben..''

''Bunu sonra konuşacağız. Şimdi bana adını söyle.''

''Aras.''

''Peki sana en yakın olan birinin adını söyle.''

''Sırma.'' Sırma mı? O kim ya? Ben ne saçmalıyorum.

''Neyin o senin?''

''Ben...arkadaşım mı?'' Hatırlamıyordum.

''Karın desem.''

''Ben evli miyim?''

''En son ne hatırlıyorsun?'' Düşüncelerimi zorladım ama bir türlü hatırlamıyordum. Bir kaç görüntü geldi şimdi.

''Uçaktaydım. Arkama bakıyordum. Bir oğlanla bir kız öpüşüyordu. Yanımda biri var ama yüzünü tam hatırlamıyorum.''

''Anlıyorum. Peki kaç yaşındasın?''

''Yirmi bir.''

''Emin misin?''

''Evet. Ben...yirmi bir yaşındayım.'' dedim başımı sallarken.

''Karını yanına çağıracağım şimdi.'' deyip hemşireye baktı. Hemşire kapıyı açıp dışarı çıktığında doktor eliyle başımı sıkıyordu. Biraz ağrı hissetmiştim. Neden hastanedeydim ki ben.

''Noldu bana?''

''Eşin gelince anlatacağım.'' dediğinde kapı açıldı.

Güzel bir kız içeri girdiğinde gözlerimi ondan alamamıştım. Saçları uzundu ve eğer bu kişi Sırmaysa saçı adını yansıtıyordu.  Dizinin üzerinde biten bir etek ve üzerine beyaz bir gömlek giymişti. Vay be. Bu kız benim karımsa köşeyi dönmüşüm demektir.

Yanıma gelip yanağıma kocaman bir öpücük kondurdu.

''Seni çok özledim.'' deyip bir kez daha öptü. Noluyordu ki?

''Yaşının yirmi bir olduğunu söyledi.'' Doktorun sesiyle Sırma ona döndü.

''Emin misiniz?'' deyip tekrar bana döndü. ''Aras sen kaç yaşındasin?''

''Yirmi bir. Biri bana nolduğunu söyleyecek mi?'' dediğimde doktor bana baktı.

''5 ay önce kendini suya attın. Boğuldun. Akciğerlerin durdu. Sonra kalbin. Seni geri döndürdük ama su beynine çok hasar vermiş. Bu yüzden uyanamadın.'' Duyduklarıma inanmak güç geliyordu. Nasıl yani? Ben 5 aydır uyuyormuydum?

''Anneni ve babanı hatırlıyor musun?''

''Evet tabiki de?''

''İsimleri ne?''

''İşte annemin adı...'' Hadi ama onu da mı!! ''ben...biliyordum. ama...''

''Tam da tahmin ettiğim gibi. Geçici bir hafıza kaybı yaşıyorsun. Kendinle ilgili olan şeyleri hatırlıyorsun ancak başka hiçbirşey yok. Psikolojik destek almanızı öneririm. Ben sizi yalnız bırakayım.'' deyip dışarı çıktı. Karımla(!) Başbaşaydık.

Hatırlamıyordum. Kimdi nasıl biriydi bilmiyordum. Ama o kadar sıcaktı ki. Cana yakındı. Bakışları güven veriyordu. Gerçekten seviyor muydum ben bu kızı acaba?

''Aras sen kaç yaşındasın?''

''Neden sürekli bunu soruyorsunuz? 21 dedim ya.'' dediğimde bana yaklaştı ve yanağıma yine kocaman bir öpücük bıraktı.

''Hoşgeldin birtanem.''

GELGİTWhere stories live. Discover now