GG-5.Bölüm

90.6K 3K 796
                                    

''Şimdi nasıl hissediyorsun?''

''Daha iyi hissediyorum.''

Cidden az önceye göre daha iyiydi. Elimdeki mendille yüzündeki terleri sildim. Alnına yapışan saçları geri doğru ittirdim. Normalde terden nefret ederdim. Efeyle burdayken elimi tuttuğun terliyse hemen çekerdim. Dokunmayı sevmezdim. Ama şimdi pek de iğrenç gelmiyordu.

''İnelim o zaman bizi bekliyorlar.''

''Ben gelmek istemiyorum.''

''Bak sana tehlike olmadığını söyledim. İnsanları bekletirsek birşey olduğundan şüphelenecekler.''

''Hayır istemiyorum. Siz eğlenin.''

Mehmet bey omzumu dürtüp ''Bırak gelmesin.Zaten gereği de yok. Gelse de gelmese de birşey fark etmez.'' dedi ve odadan çıkmak için arkasını döndü. Çiğdem Hanım da peşinden gitti. Kocasına karşı itaatkar tavırları vardı.Ağzından çıkacak kelimelere bakıyor gibiydi. Odaya ilk geldiğimde de sadece ona bakıyordu. Yanına oturmamıştı bile.Sadece kendine gel diyordu ikisi de. Nefretle bakan gözlerine kaşlarımı çatarak karşılık verdim.İlk defa şuan farketmiştim öfkesini. Hem de çok fazla.

Yani anlamıyorum. Ben evladım ne kadar eksik olursa olsun onla ilgilenirdim. Ondan nefret etmezdim. Bu adam başından savmak için oğlunu evlendiriyordu. Onun istediği sadece biraz ilgiydi ve bu aile onu ilgisizliğe boğuyordu.

''Sen de git. Ben yalnız kalabilirim.''

''Saçmalama en azından gel ve sadece otur.'' dediğimde başını iki yana salladı. Omuzlarımı düşürup gözlerimi devirdiğimde birden boynuma sarıldı.

''Teşekkür ederim.'' Tam anlamıyla kitlenip kalmıştım. Belime sarılsa şaşırmazdım ama boynuma sarılınca irkildim. Bunu ilk defa yapıyordu.

''Ne için?''

''Beni onlara vermedin.'' Ah, kim bu alacaklılar çok merak ediyorum.

''Rica ederim.''deyip omzuna ellerimi koydum ve onu ittirdim.

''Ben aşağı gidiyorum o zaman.''

''Tamam.'' Başını aşağı yukarı sallayıp eline gameboyunu aldı.''Ben oyun oynarım burada.''

''Tamam. İhtiyacın olursa çağır.''

''Olur.''deyip gülümsedi.

Tekrar aşağı indiğimde insanlar tekrar bana göz dikti. Kendimi gülümsemeye zorladım ki bunun gerçekten de yapmacık durduğuna yüzde yüz emindim.

''Öncelikle bu durum için üzgünüm. Damadımız biraz rahatsız. Ve dinlenmesi gerekiyor. Ama biz eğlenmeye devam edebiliriz.'' deyip aşağı ablamın yanına gittim. Bu sırada insanlar tekrar kendi konuşmalarına döndüler. Bu kadar saklamayı nasıl başarıyorlar. Yani ben asla beceremem. Ağzında bakla ıslanmamak deyimini bulan kişi kesin beni gördü. Onlar yıllardır saklıyorlar. Aslında ona bakan biri deli olduğunu düşünmezdi. Acayip hareketleri yoktu. Tek saçmalığı elinden düşürmediği gameboyu.

''Neler oluyor yukarda?'' Kolumu tutan ablama baktım ve fısıltıyla konuştum.

''Bir şey yok. Saçma krizlerinden biri.''

''Prensesler. Cennete mi düştük ne! Eğer öyle değilse bile huriler dünyaya indi.'' Cenk yanımıza gelip Pınarla arama girdi. Bir elini benim diğerini Pınarın beline koydu.

''Gelin hanım madem damat bey yok. Bana bir dans lütfeder misiniz?''

''Hani müzik çalıyor mu sanki Cenk. Düğünden çok kokteylde gibiyiz.'' Dediğimde yan yan sırıttı ve elini havaya kaldırıp parmağını şıklattı. Bunu yapar yapmaz slow bir şarkı çalmaya başladı. Küçük bir kahkaha atıp uzattığı elini tuttum. Sabahtan beri sanırım ilk defa gülmüştüm. Beni ortaya çimenlerin üstüne çekip ellerini belime koydu. Ben de ellerimi omzuna koydum ve dans etmeye başladık.

GELGİTWhere stories live. Discover now