GG-46.Bölüm

32.3K 1.4K 97
                                    

Mesela bir an gelir kendini dünyanın tüm yükü üstünde gibi hissedersin. Tek farkla. Etrafında bunu hafifletecek bir sürü insan vardır ama yine de bunu tek başına yüklenmek istersin. İşte şuan tam olarak bunu yaşıyorum. Hamileliğimin son ayı. Aslına bakarsan hayatımın son ayı. Bilmiyorum belki de bunun olacağını bilmesem kendimi çok sağlıklı hissederdim. Hayat dolu capcanlı. Ama şimdi kanımın karnıma çekildiğini hissediyorum.

Normal doğum yapmak istedim çünkü uykumda ölmek istemiyorum. O acıyı çekmek istiyorum. Ölümü her hücremde hissetmek istiyorum. O çektiğim acı bir başkasına hayat verecek çünkü. Bir başka beden büyücek. Bir başka ben.

Aras. Ailem. Bebeğim. Herkesi terkediyorum. Sessizce çekip gidiyorum. Biliyorum herkes üzülecek belki de benden nefret edecekler ama bunu yapmak zorundayım. Hayata yenilmemek zorundayım. Ben kendi çocuğumun katili olamazdım. Artık herşey için çok geçti. Bu saatten sonra geri de dönemezdim.

Ölümümü bekliyorum evet. Ne kadar karışık bir duygu olduğunu anlatamam. Acaba intihar edenler de böyle mi hissediyordu. Korkulu ama mutlu. Belirsiz ama cesur. Kısa süren bir hikayem vardı. Neredeyse iki yıllık. Arasla başladı benim hikayem. Onunla da bitiyor.

Ve Sevgim. O büyüyecek. O mutlu olacak. Babasının gururu olacak. Babası onun kahramanı olacak.

Aras'a yazdığım mektubu başucu çekmecesine koydum. Çok sık bakmazdı buraya. Farkettiğinde ciddi anlamda çok uzaklarda olacaktım. Geriye dönüp terasa çıktım. Bu terastan bahçeye ilk baktığım günü hatırlıyorum. Çiğdem annemin bu evi bana hediye ettiği gün. Bu evliliğin ölümüm olduğunu düşünmüştüm. Doğruymuş meğer. Ama tek farkla. Mutluyum. Kızımı doğuracağım için mutluyum. Güneşi son kez içime çekiyor olduğum için mutluyum. Kızımı hissedebildiğim için mutluyum. Arasın ansızın elini omzumu koyup boynumu öpmesini sevdiğim için mutluyum.

"Napıyorsun burda yine?"

"Sessizliği dinliyorum."

"Son zamanlarda fazla dinleniyorsun?"

"Doğum yaklaşıyor. Dinlenmem lazım. O kadar sancıyı ben çekeceğim." deyip gülümsedim. Sancı çekmek bile güzel geliyordu. Tuhaf.

"Ya ben çok korkuyorum Sırma."

"Ne için?"

"Ona iyi babalık yapabilecek miyim bilmiyorum."

"Sakın." dedim ona doğru eğilerek. "Sen harika bir baba olacaksın. Kızım sana aşık olacak. Kendini böyle şeylere kaptırıp kenara çekilme. Korkunun üstüne git. Artık eski çocuk Aras yok. Sen yetişkin birisin. Bir sürü şey atlattık beraber. Sen dünyanın en iyi babası olacaksın."

"İyi ki varsın Sırma."

"Ben olmasam da bu böyle olacak." Yaptığım hatayı farkettiğimde artık geç kaldığımı anladım. Umarım anlamazdı.

"Ne demek ben olmasam da Sırma?"

"Yani benimle ilgisi yok. Sen kendi başına da iyi idare edebilecek birisin."

"Olsun herşey her zaman seninle güzel."

"Her zaman yanında olacağım." deyip elini tuttum. O da önümde diz çöküp karnıma sarıldı. Her zaman yaptığı gibi kulağını karnıma dayadı.

"Duyuyor musun birşeyler?"

"Evet. Çıkmak için sabırsızlanıyormuş. Orada sıkılmış." Kıkırdamama engel olamadığım için karnım biraz ağrıdı. Elimi belime götürüp biraz destek aldım ve kahkaha atmaya başladım. Kahkahamı durdurmak için kendimi biraz daha sıktım ama olmadı. Karnıma daha çok ağrı girdi. Sancılarımın başlamasına daha iki hafta vardı. Ama sancılarım gitgide artınca ağzımdan derin bir inleme çıktı.

"Sırma Noluyor?" Aras yüzüme bakıp kaşlarını çattı.

"Sadece bir sancı." derken karnıma bıçak saplanmış gibi hissettim. Çığlık atıp bacağımı uzattığım anda aşağı doğru inen ıslaklığı hissettim. Kızım geliyordu. İkinci çığlığı attığımda Aras eline telefonunu alıp ambulansı çağırdı. Herşey o kadar yavaş ilerliyordu ki ambulansın gelmesi sanki saatler sürmüştü. Çığlık atmaktan terlemeye başlamıştım. Soğuk terler döküyordum ve korkuyordum. Kendim için değil kızım için.

Hastaneye gidene kadar ambulansta çok sarsılmıştım. Ama sancılar o kadar artmıştı ki o doğmadan öleceğimi sanıyordum. Lütfen lütfen biraz daha.

Hastaneye geldiğimde ambulanstan sedyeyle indim. Herkes çoktan yetişmişti bile. Ailem arkadaşlarım herkes buradaydı. Aras neredeyse ağlayacaktı. Ablam elime sarılıp kolumu sıktı. Dayan gibisinden birşeyler söylüyordu ama kendi çığlığımdan onu duymuyordum. Sonra kendi doktorumu gördüm. Hüzünlü gözlerini üzerime dikip yanımda durdu ve sedyeyi çekmeye yardım etti. Pınar geri geri gidip beni kameraya alıyordu.

Bir kapıdan geçtiğimde diğer herkes durdu. Daha fazla gelemezlerdi. Gelmesinlerdi de zaten. Onlar Sevgimi karşılasın yeter bana.

Kapı kapanırken kendimi zorlayıp dişlerimi sıktım ve son bir kez daha gülümseyip el salladım. Kapı tamamen kapandığında da elim yanıma düştü. Dermanımın kalmadığını hissediyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Gözyaşlarım aktıkça rahatladığımı hissettim.

Beni çatala yatırdıktan sonra doktorum maskesini taktı ve bana ıkınmamı söyledi. Bir yandan çığlık atıyor bir yandan ağlıyordum. Ölüme yavaş yavaş gittiğimi hissediyordum. Son bir acıdan sonra kaslarımın gevşediğini hissettim. Derin bir nefes alıp gülümsedim. O eşsiz ses çınladı kulaklarımda. Sevgimin ilk çığlığı. Duyduğum son kelimesi. Sonra onu gördüm. O kadar güzeldi ki dünyadaki herşey onun yanında çirkin kalıyordu. O benimdi. Benim kızım. Ve evet gerçekten kızdı. Derin bir nefes verip yavaş yavaş kapanan gözlerime engel olamadım.

Hissettiğim son şey kucağımda minik bir bedenin çırpınışıydı.

Merhaba kızım. Güle güle. Kendine iyi bak. Seni sevdiğimi unutma.




GELGİTWhere stories live. Discover now