GG-26.Bölüm

52.6K 2.2K 171
                                    


Dünden beri hastaneden ayrılmamıştım. Sanki bir an gitsem ona birşey olacak gibiydi. Gözlerimi ondan ayıramıyordum. Cenk yanıma gelip elime bir bardak verdi. Kahve kokusu burnumu doldurunca derin bir nefes aldım. O nasıl hissediyordu acaba. Ağzındaki boru onu rahatsız ediyor muydu?

O an içerden bir hemşire çıktı. Ona doğru yürüyüp kolunu tuttum.

''Hemşire Hanım?''

''Buyrun.'' dedi gülümseyerek. Gençti. Gözleri yeşildi ve oldukça güzel görünüyordu.

''Aras Atasoy'un eşiyim ben. Bir kaç soru soracaktım. Ağzındaki boru onu rahatsız eder mi?''

''Hayır. O uyuyor. Ve bir takım sakinleştirici veriyoruz. Rahat uyumasını sağlıyor. Bu yüzden onu hissettiğini sanmıyorum.'' dedi sevecenlikle.

''Makine bozulmaz değil mi? Kendi kendine durmaz.''

''Mümkün değil. Elektriklerin gitme ihtimali yok. Makinalarımızda yeni. Durma gibi bir ihtimal yok.''

''Ona iyi bak tamam mı?''

''Bundan emin olabilirsiniz.'' dedi gülümseyerek. Bende ona gülümsedim. Yarın. Yarın o benimle olacaktı. Nefes alacak. Hastanede kaldığı süre boyunca gördüğü her şeyin ne işe yaradığını soracaktı.

En önemlisi benimle olacaktı.

''Sırma artık eve git ve biraz dinlen.'' Omuzlarıma dokunan Çiğdem Hanıma baktım.

''Burda kalmak istiyorum. Gidemiyorum ki.''

''Ben burdayım. Babası burda. Ablan zaten gidecek gibi durmuyor. Cenk'i de bir yere yollamam. Bak hala geceliklerinle duruyorsun.'' dediğinde üzerimdekilere baktım. Kareli pijamalarımla cidden harika(!) görüyordum.

''Tamam ama lütfen birşey olursa hemen arayın.''

''Merak etme.'' dediğinde son kez Aras'a bakıp soğuk koridorda yürümeye başladım.

Aşağı indiğimde babam Mehmet Beyle konuşuyordu. Geldiğimi görünce bana yöneldi. Kollarını açınca kendimi onun kolları arasına bıraktım.

''İyi misin birtanem.''

''Değilim. Eve gidip duş alacağım. Üstümü de değiştirip geri dönerim.''

''Ben seni bırakırım.'' deyip Mehmet Bey'e baktı. ''Eve götürüp geliyorum.'' deyip kolumu tuttu.

Mehmet Beye baktığımda bana gülümsedi. Bende ona gülümsedim. O bir babaydı. Ve annesinin sorumsuzluğu yüzünden bir evladını kaybetmişti. Şimdi benim yüzümden diğer evladını kaybedecekti. Ama hala gülümsüyordu. Bir an kıskandım. Ben de bu kadar güçlü olmak isterdim.

Arabaya bindiğimizde babam arabayı çalıştırdı. Isıtıcıları açınca emniyet kemerimi taktım. Arabasını park ettiği yerden çıkarıp çıkışa doğru sürdü. Tam hastaneden çıkarken önümüze bir araba çıktı. Ani frenle öne doğru gittim. Neyseki hızlı değildik. Ve bir kaza olmamıştı. Önümüzdeki siyah arabadan bir adam çıktı. Bizim yanımıza geldiğinde babam camı açtı. Arabaya eğildiğinde adama daha dikkatli baktım. Gayet genç ve yakışıklıydı.

''Kusura bakmayın. Sanırım girişi karıştırdım. Bu hastanede yeniyim de. Siz iyisiniz değil mi?'' Ve de kibar.

''Sorun yok iyiyiz.'' Babam olabilecek en kısa cevabi verince arabasına geri bindi.

Hastaneden çıkınca gözlerimdeki ağırlığı ilk defa hissettim. Hava kararmıştı. Arabanın saati dokuz buçuğu gösteriyordu. Tam gözlerimi kapatacakken araba durdu. Gözlerimi açıp ne için durduğumuza baktım. Kırmızı ışık. Ve uzun süreli bir sessizlik.

GELGİTWhere stories live. Discover now