GG-27.Bölüm

48.5K 2.1K 109
                                    

Ellerim buz gibi ellerinden çekildiğinde kolumu tutup beni kaldırmaya çalışan hemşireye baktım. Gitmişti o. Beni bırakmıştı. Boşa yaşıyor gibi hissediyordum. O varken bir amacım vardı. Onun iyileşmesi, normal bir insan olması. Bunun için uğraşıyordum. Bunun için vardım sanki.

Ama başaramamıştım. O artık yoktu...

Kapıdan çıkarken -daha doğrusu dışarı atılırken- ablam yanıma gelip kolumu tuttu. Hala herşey bulanık gibiydi. Çiğdem Hanım'ın haykırışları. Pınarın ve annemin ağlayışları. Birden dizlerim tutmaz oldu. Başım dönüyordu ve daha fazla ayakta duramıyordum. Sağlam durmayı bırakıp bilincimin kapanmasına göz yumdum.

-----------

''Şimdi parmağımı takip et.''

''Işığa bak.''

''Tamamdır. Sadece psikolojik.''

Doktor muayenesi bitince ablama birkaç şey daha söyleyip odadan çıkmıştı. Dün babamla hastaneden çıkarken burun buruna geldiğimiz adamdı. Meğer burada doktormuş. Bayıldığımda tesadüfen koridordan geçiyormuş ve beni görünce yardım etmiş.

Elimi kaldırıp başıma götürdüm. Çok fazla zonkluyordu. Ablam yanıma gelip oturduğunda ona baktım.

''Aras nasıl?'' Sanki bir değişiklik olacakmış gibi. Sanki hala uyanacakmış gibi. Kabullenemiyordum. Bir daha bana bakamayacak olmasını, gülmeyecek olmasını, orda öylece yatacak olmasını. Yaşamalıydı. Daha iyileşecekti. Ablam bir kolunu omzuma dolayıp beni kendine çekti.

''Abla o gitmesin nolur. Benim yüzümden ölmesin. Yine uyansın. Gelsin baksın bana şaşkın şaşkın. Boğarcasına sarılsın.''

''Merak etme bitanem. O hala ölmedi. Kalbi atıyor değil mi? O halde hala umut var.''

''Öyle olsun lütfen.''

''Şimdi sana bakan doktor Aras'ın yeni doktoru. İki uzmanla birlikte bu da bakacak Aras'a. Yurtdışında eğitim görmüş. Yeni mezun olmuş. Ona iyi bakacak.''

''Geri dönecek mi?''

''Tabikide birtanem. Diğer doktoru mahvedicem ben. Sen hiç kafanı yorma.''

''Aras'a gidelim abla nolur?''

''Dinlenmen lazım.''

''Hayır ben gitmek istiyorum.'' deyip üstümdeki örtüyü attım. Ayağa kalkarken başım hiç olmadığı kadar fazla döndü. Ablamda ayaklanıp hemen yanıma geldi. Koluma girince ona yaslandım.

''Dünden beri uyuyorsun. Birden kalkmamalıydın.'' Ne? Dünden beri mi? Yuh yaa. Kocam ölüm döşeğinde ve ben uyuyordum.

Soğuk koridorlarda yürürken düşünebildiğim tek şey onun bakışlarıydı. Bakamayacaktım artık ona. Baksam da onun soğuk göz kapakları karşılayacaktı beni.

O bembeyaz cama da yaslanmak istemiyordum. Onu görmek beni korkutuyordu. Ama yine de kendimi orada buldum. Çiğdem Hanım hala burdaydı ve hala arkamda ağlama seslerini duyuyordum. Ablam beni bırakıp biraz geri çekildi.

Doktor içerde onun yanındaydı ve her doktorun yaptıği gibi sürekli elindeki kağıda birşeyler karalıyordu. Gençti aslında. En fazla 25 yaşındaydı. Asistan olabileceğini düşündüm. Dosyayı bırakıp hemşireye birkaç şey daha söyledi. Hemşire kağıt getirip onun söylediklerini not ederken birden kafasını kaldırıp Aras'ın başındaki makinaya baktı. Korkarak bende onun baktıği yere baktım. Çizgiler zikzaklıydı işte yaşıyordu.

Hemşireye birşey söylediğinde gidip önce makineye bağlı olan bir serumu kapattı. Doktor Aras'a bakıp yanına yaklaştı. Elindeki steteskopla göğsünü dinledikten sonra hemen sağında duran ve Aras'a nefes veren makineye baktı. Elini uzatıp büyükçe bir düğmenin üzerine koydu. Nerdeyse bir dakika boyunca öylece bekledi. Ve düğmeye bastı.

Düğmeye basmasıyla makinedeki tüm ısıklar söndü. Durmuştu. Durdurmuştu. Aras'ın nefesini kesmişti. Korkuyla ona baktım. Napmaya çalışıyordu? Hadi ama Aras'ın nefesini kesti.

Aras'ın baş ucunda duran makinaya baktım. Neyseki kalbinin attığını gösteriyordu. Ne zaman açacaktı şu makineyi.

''Aç artık şunu.'' diye söylendim kendi kendime. Ve o an kalp ritmi düz çizgi haline geldi. Doktor telaşla hemşireye birşeyler söyledi ve Aras'ın göğsüne bastırmaya başladı.

''Araaaaass?'''

GELGİTWhere stories live. Discover now