GG-4.Bölüm

97.2K 3.1K 1.2K
                                    

Bu bölümü daha uzun yazdım. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar... Multimediada Sırma ve Aras var..:)

''Sırma.'' Gözyaşları içindeki anneme baktım.

''Lanet olsun. Ağlamayı kes ve ver şu elindeki gelinliği. Kaçış yok artık.'' Deyip elindeki kutuyu almaya çalıştım. Evet Atasoylardan büyük jest. Gelinlik de almışlar. Kimsenin duymasını istemiyorum dediğim halde yeni, yeni evimizde, bir yarım akıllı ve bir kız için fazlaca büyük bir evde düğünümüz (cenazemiz) olacaktı. Kendilerini şov yapmak için zorluyor gibiydiler.

''Sırma.'' kapıya baktığımda Pınar ağzı yarım metre açık bir şekilde yanıma geldi.

''Ya sen şimdi gelin mi olacaksın. Kuzum benim. Ah, ben şimdi kime sarılıp ağlayayım. Bugünleri de mi görecektim.'' Başını sallayıp eliyle gözlerini tutuyordu. Onu öyle görünce kendi halime acıdım. Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. Aynaya bakıp biriken yaşı çaktımadan sildim. Ama bir diğeri de çoktan yoldaydı.

''Sen moral vermeye mi geldin bozmaya mı?''

''Ya böyle düğün mü olur. Senin duvağını tutacaktım. Damatla dans ederken sizi çiçek yağmuruna boğacaktım. Ankaranın bağlarını gari de gariyi oynayacaktık.''

Evet böyle saçma hayallerimiz vardı.

''Ya yeter ama. Ben de ağlayacağım şimdi.''

''Yok ağlamayacağım. Bugün senin en mutlu günün olmalı. Ama ya okula yayılırsa. Cenk popüler sonuçta. Biz de onun arkadaşlarıyız.''

''Babam ayarlayacağını söyledi. Ve ayrıca tüm o dediklerini yapacağız tamam mı? Özellikle de gari de gari.'' dediğimde gözyaşlarını silmeye çalısarak güldü.

Annem gözyaşlarını tutamayıp dışarı çıktı. Pınar beni asla yalnız bırakmazdı. O da kıyafetini alıp gelmişti.

Kutuyu açıp içindeki gelinliği yukarı doğru kaldırdım.Başkalarının gelinlik dediği şey benim için kefen demekti.

''Senden nefret ediyorum.'' dedim gelinliğe bakarak.

''Noldu bebişim.''

''Yok birşey. Hadi yardım et de şunu giyeyim.''

Gelinliği giydikten sonra kuaförcü çocuk gelecekti. Evet biz Pınarla hep böyle derdik. Garsoncu polisçi kasiyerci... Malız çünkü.

Şimdi ben nasıl bırakacağım onları? 20 yaş evlenmek için çok erken. Ben böyle hayal etmemiştim. Gerçekten sevdiğim biriyle evlenecektim.

Ah bir de Efe var. Üniversite için başka bir yere gittiğinde onu bekleyeceğimi söylemiştim. İki yıldır görmüyorum. Sadece bir kaç kere telefonda konuştuk. Tabi ki mesafe oluştu. Ama bizim bir sözümüz vardı. Şimdi onun yüzüne nasıl bakacağım.

Tam gelinkiği elime aldığım sırada kapı birden açılınca irkildim ve elimdeki gelinlik olduğu gibi kutusuna geri düştü.

''Sırma.'' Kapıyı çalmaya bile gerek duymayan kim olabilirdi.

''Abla.'' gözlerim nerdeyse dışarı kaçacak şekilde ona baktığımda o son derece sinirli gözleriyle karşılaştım.

''Nerde o?''

''Abla?''

''Nerde dedim soruma cevap ver.'' 1 yıldır yurt dışındaydı. Ve gelir gelmez sarılmak yerine beni azarlıyordu.

''Abla hoşgeldin.'' deyip boynuna atladım.

''Hoşbuldum canımın içi. Sırmam benim. Neler duyuyorum ben Heralde çocuk yaptıktan sonra haberim olacaktı.'' deyip geri çekildi ve yüzümü iki elinin arasına aldı.

GELGİTWhere stories live. Discover now