Yağmurlu Düğün

129 8 2
                                    

Distar kalesinde kapalı bir günün sabahına uyanan Lakhem kahvaltıya inmek için üstüne bir şeyler giymiş ve koridordan geçerek lordun salonuna inmişti. Kardeşinin henüz kahvaltıya inmediğini görmüştü. Yanındaki hizmetçilerden birini kardeşini çağırması için göndermişti. Tulga'dan geleli 5 gün olmuştu ancak kardeşi onunla pek rast gelmemeye çalışıyor gibiydi. Kısa süre bekledikten sonra Leydi Safiya gelmiş ve masaya oturmuştu. Hiç konuşmadan masaya gelenleri yerlerken Lakhem:
-Kardeşim. Ne zamandır görüşmüyor gibiyiz. Küs müyüz yoksa?" diye sormuştu alaycı bir şekilde. Leydi Safiya:
-Son savaşlardan sonra işiniz çoktur diye düşündüm. Rahatsız etmek istemedim." demişti. Lakhem:
-Neyse kardeşim. Yola çıktığımızdan beri seninle konuşmak istediğim bir şey olduğunu farkındasındır. Kral bizden haber bekliyor. Kibar bir şekilde reddetmek istiyorsan anlarım elbette. Kral da anlayışla karşılayacağını söylemişti. Gerçi her şey ayan beyan ortada ama..." demişti imalı bir şekilde. Kardeşinin gülümsediğini gören Lakhem elindeki çatal ve bıçakları bırakarak kardeşine dönmüş:
-Pekala ciddi olalım. Kral ile evlenmek istediğini az çok anladım. Kral da istiyor olmalı ki bu teklifle geldi bana. Bu evlilik ailemize saygınlık katacaktır. Krala haber göndereceğim kabul ediyoruz diye. Bahara düğün olur diye düşünüyorum." demişti. Safiya mutluluktan ve sevinçten havalara uçacak gibi olmuş ancak abisinin yanında bunu yapmanın doğru olmadığını bildiği için kendini durdurmuştu ve:
-Siz daha iyi bilirsiniz Lord Ağabeyim." demişti saygıyla. Masadayken kahyasını çağıran Lakhem bir mektup yazdırarak Tulga'ya,krala göndermesini söylemişti.

Praven şehrinden ayrılmak için son hazırlıklarını yapan Alayen, önceki gün yaptığı ticaret anlaşmasının nüshasını alması için bir askerini saray katibine göndermişti. Kendi de son kez kralın huzuruna çıkmak için saraya gitmişti. Handan ayrılmış ve tüm eşyalarını şehir kapısında hazırlanan birliğe göndermişti. İki adamıyla kralın odasına girmiş ve son kez selam vererek adeta koşar adımlarla saraydan çıkmıştı. Atına binerek meydandan geçmiş ve kapılara doğru gelmişti. Son anda şehre bakarak:
-En kısa zamanda görüşeceğiz Praven. Farklı sancaklarla süsleyeceğim seni." diyerek atının üstünde kapıdan çıkmıştı. Şehir dışında bekleyen birlikleri ile buluşmuştu. Şehir hanında tanıştığı ve ordusuna hekim olarak aldığı Jeremus da yeni malzemeleri ve kıyafetiyle lordunu karşılamıştı. Aslında bir doğa filozofu olan Jeremus, mektepteki hocalarının ısrarıyla hekim olarak hayatını devam ettirmişti. Daha sonra yüksek bir yerden düşen bir çocuğu iyileştirmek için elinden geleni yapmış ancak sıra dışı yöntemleri sonuç vermemişti. Çocuğun ölümü ile Jeremus'u suçlayan baba ona büyücü demiş ve olaylarla bir lord onun peşine düşmüştü. O da kaça kaça en son Praven'e kadar gelmişti. Handa karşılaştığı Lord Alayen'e her türlü yarayı iyileştirebileceğini söylemişti. Onun yararlı olacağını düşünen Alayen onu emrine almıştı.

Tulga şehri kışın son günlerini yaşıyordu. Eriyen karlar ve ısınmaya başlayan hava şehri canlandırmış, pazar işlemeye başlamıştı. Svadya  ile yapılan barış ve ticaret anlaşmalarının haberi şehre ulaşmıştı. Kervanların gelmesini dört gözle bekleyen tüccarlar ve halk, savaşlarla ve ölümlerle geçen kışın sonunda baharı bekliyordu. Kral Yafes yeniden açılan üstü açık salonda Komise Miles de Consuqror, Muhasebeci Audrey Milencor ve Lonca Başkanı Gildor ile konuşuyordu. Vekil Bahesthur da şehrin ileri gelenleri ile konuşmuş ve raporları sunmak üzere salona gelmişti. Bahesthur kapıdan girdiğinde ,kralı komiser ile konuşurken bulmuştu. Kralın önünde eğilerek gelerek masaya oturmuştu. Yafes :
-Komiser Miles. Önümüzdeki bu barış dönemini iyi değerlendirmeliyiz. Yeni askerler, aletler ,silahlar lazımdır. Barış beş yıllık imzalanmış olabilir ancak siz de farkındasınızdır ki iki yıldan fazla sürmez bu barış. Önümüzde büyük savaşlar var her türlü hazırlık senin görevin." demiş ve Audrey'e dönmüştü:
- Muhasebeci. Yeni yapılan ticaret anlaşması ile sana ve Lonca Başkanı Gildor'a yine iş düştü. Kervanları takip edin ,tüccarlarla ilgilenin,gerekirse devriyeler yollayın. Hazinemizi doldurun. Köylere yapılan yardımları aksatmayın." demişti. Emredersiniz efendim diyen lonca başkanı ve muhasebeci odadan çıkmıştı. Vekil Bahesthur'a dönen Yafes:
-Sende neler var vekilim. Halkımız ve şehrin zenginleri neler diyor." demişti. Vekil Bahesthur:
-Emriniz üzere konuştum efendim. Tüccarlar barış ve ticaretten memnun. Dediklerine göre sürekli süren savaştan yorulmuşlar. Şehrin büyükleri bir bahar şenliği düzenlenmesinin halka ve orduya moral vereceğini söylerler. Ayrıca vergiler konusunda da henüz bir şey söylemediler majesteleri." demişti. Sakalını sıvazlayan Yafes:
- Barış ahaliye nefes aldıracaktır. Şenlik konusunda şimdilik bekleyelim. İleride illaki aklımıza bir şey gelir ya da bir haber." diyerek gülümseyerek Bahesthur'a bakmıştı. 

Mount & Blade : WARBAND (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin