Asugan'a Doğru

307 31 2
                                    

Sharwa Kalesi yazın ortasındaki kızgın çöldeki tek yapı gibi duruyordu. Kergit topraklarına giden geçidin hemen önündeki kalede Emir Ghanawa'nın sancağı dalgalanıyordu. Hızlı bir şekilde hareket eden Yafes ve askerleri Sharwa kalesi civarına gelmişti. Comitat geçidinden geçecek Kergit devriyelerini bekliyorlardı. Önden gönderdiği gözcüler her gün bir devriyenin Tazcunat köyüne kadar geldiğini söylemişlerdi. Ertesi gün şafakta Tazcunat köyü civarına pusu kurmuşlardı. Köy büyük geçidin hemen yanındaki dağın eteklerine kurulmuştu. Fazla büyük olmamakla beraber sürekli Kergit yağmasına maruz kalan köyde çok az kişi yaşıyordu. Çölün titrek havasında geçitten bir grup gözükmüştü. Gözüken devriyeye saldırı için hazırlanmışlardı. Tamamı atlıdan oluşan devriyenin başında bir komutan vardı. Zırhından belli oluyordu. Giderek köye yaklaşan devriyeyi gören köylüler evlerine girmişlerdi. Yafes'in emriyle başındaki komutan arbaletçiler tarafından indirilmişti. Bir anda Yafes ve Sarranid Memlukler evlerin, ahırların arkalarından çıkarak grubun etrafını çevirmişlerdi. Yafes kılıcını devriyedeki süvarilere yönelterek:
-Derhal teslim olun, yoksa kılıçlarınız kınlarından çıkana kadar göğsünüzde bir ok hissedersiniz" diyerek teslim talep etmişti. Birbirlerine ve kendilerine kılıç çeken askerlere bakan devriye askerleri tehdidin farkındaydı. Kılıcını çeken bir askerin göğsüne saplanan okla atından düşmesi nihai kararlarını verdirtmişti. Etrafındaki 35 Memluk askerinin sinirli bakışlarında teslim olmuşlar ve kılıçlarını yere atmışlardı.

Atlarını eyerine elleri bağlanan askerlerle yola çıkmışlardı. Yanına gelen Alayen'i gören Yafes:
-Komutan Alayen. Bu 15 Kargıcı benle Shariz'e gelecek. Sen yanına hızlı askerlerli alıp Ahmerrad'a ulaş. Diğer esirleri Köle Tüccarı'na ya da Hancı'ya satarsın. Seni Shariz'de bekleyeceğim." demişti. Ahmerrad önlerine geldiklerinde ise Alayen esirlerle ve birkaç süvariyle ayrılmış ve şehir kapısına yönelmişlerdi. Durquba şehrine geldiklerinde kavurucu çöl güneşi yerini buz gibi soğuğa bırakmaya hazırlanıyordu. Vahanın kenarında konaklama için durmuşlar ve kamp kurmuşlardı. Çadırının hemen önündeki hurma kütüğüne oturan Yafes, soğuğa aldırış etmeden vahaya vuran ay ışığına bakarak kılıcını biliyordu. Askerlerin bir kısmı ve esirler uyurken birkaç asker kamp alanında gözcülük yapıyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde koyun postunun altına giren Yafes de uyuyakalmıştı. Şafakla geri dönen güneş çölü yeniden ısıtırken kamptakiler de uyanmıştı. Gözüne gelen ışığı engellemeye çalışan Yafes uyanmış ve zırhını yavaş yavaş giyerek çadırından çıkmıştı. Askerlerin yemek hazırlığında olduğunu gördüğünde yanına çağırdığı bir askere çadırların toplanmasını emrederek vahanın kenarına inmişti. Elini ve yüzünü yıkadıktan sonra matarasına doldurduğu suyu yavaşça içerken Durquba'yı izlemişti. Yemek hazır olduğunda hızlı bir şekilde yiyerek toplanmışlar ve tekrar yola koyulmuşlardı. Akşam olmaya yakın ay kendini belli ettiğinde Shariz kapısına gelmişlerdi.

Yanına birkaç askeri ve esiri almış, kalan askerlerini ise garnizona bırakmıştı. Saray kapısına gelerek Sultan ile görüşme isteğinde bulunmuş ve bahçeye girerek Sultanı beklemeye koyulmuştu. İki muhafızı ile bahçeye gelen Hakim:
-Hoş geldin Efendi Yafes. Görüyorum ki senden bulunduğum ricada epey bir gelişme kat etmişsin" demişti. Yafes:-Onun için geldim Sultanım. Verdiğiniz görev üzerine size 15 Kergit Kargıcısı getirdim." diyerek zırhları hala üstündeki esir Kargıcıları göstermişti. Hakim askerleri almış ve kendi askerleri ile takas edeceğini söylerek Yafes'e yüklü miktar para vermişti. Anlaşmdan memnun olan Hakim ayrılmadan önce Yafes'e:
-Efendi Yafes. Daha önce de demiştim yine söylüyorum, bana ve krallığıma kendini adayacak senin gibi cesur emirlere ihtiyacım var. Unutma." demişti. Yafes:
-Bir gün başka şartlarda karşılaşmak ümidiyle Sultan hazretleri. Teklifinizi düşüneceğim." diyerek askerleri ile birlikte saray kapısından çıkmıştı. Hakim'den aldığı para ile malzeme ve erzak alan Yafes handa buluştuğu Alayen'in getirdiği parayla ise savaş malzemeleri almıştı. Sharwa kalesine yol almıştı.

Gece orada konaklayan Yafes gece boyunca Alayen'le birlikte kuşatma planları yapmış gözcülerinden bilgi alarak kalenin bir şemasını çıkarmıştı. Gece boyunca uykusuz kalan Yafes sabaha karşın uyumuş ve kalenin hareketlendiği saatlerde uyanmıştı. Alayen'i askerlerin başına göndermiş ve kale dışında onu beklemelerini söylemişti. Kendi ise kale lordu ile görüşmek için kalmıştı. Kale lordu olan Emir Biliya'nın yanına varmış onunla konuşmuştu. Emir Biliya'ya Emir Lakhem hakkında sorular sormuş o da Yafes'in Sarranid Sultanlığına dost olduğunu bildiği için ona cevap vermiş ,Asugan kalesinde esir olduğunu söylemişti. Emir Biliya makamında misafir etmişti Yafes'i.
-"Kış gelmeden önce yapılan pusuda esir düştükten sonra haber alamadık Lakhem'den. Sultan Hakim her şeyden onu sorumlu tuttu ve savaştan çekildi. Tabi size de senin şanını duymak düştü." demişti gülerek. Keyifli bir sohbetten sonra müsaade isteyen Yafes lordun makamından ayrılmıştı. Dışarıda kendi bekleyen askerleriyle Asugan kalesine doğru yola çıkmıştı. Asugan kalesi ve Dugar köyü lordu olan Asugan Noyan, Tulga şehrine Sancar Han'ın yanına gitmiş kaleyi başıboş bırakmıştı. Hatasını sonradan anlayan Asugan Noyan,hatasının bedelini Kergit Hanlığının en uç ve en zor ele geçirilen kalesini kaybetmekle ödeyecekti. Yafes Asugan kalesi önlerindeki uçurumun altında kuşatma silahları, merdivenleri ile uğraşıyordu. İlk defa kendi başına kale kuşatmasına karşın hazırlıklar iyi yapılıyordu. Tek eksik mancınık idi. Ellerindeki koçbaşının pek sağlam olmadığını da biliyordu. Ancak kaledeki askerin az olması bir avantajdı. Ayrıca kale komutanı da kalenin ihtiyaçlarını temin etmek için Ichamur şehrine doğru yola çıkmış ve kalede sadece 200 asker ve birkaç köylü kalmıştı.

Tüm bu avantajları kullanmak isteyen Yafes askerlerinden mancınık yapmayı bırakmayı ve yukarı surları keşfe çıkmalarını emretmiş merdiven dayanacak yerleri belli ettirmişti. Ani bir kuşatma için hiçbir hazırlığı olmayan kalenin düşmesinin kolay olacağını düşünen Yafes, Alayen'e birkaç asker vermiş ve onlar kuşatmaya başladığında ona da Dugar köyünde otorite sağlama ve kendi krallığına dahil etme görevi vermişti. Böyle bir plan içinde ertesi gün muhasara başlayacaktı. Şafakla birlikte Yafes ve askerleri surların önüne gelmişlerdi. Surlardaki askerler karşılarında bir ordu görünce şaşmış, kale komutanı olmadığı için ne yapacağını bilemez hale gelmişlerdi. Savaş anlamına gelen kırmızı sancakların ne anlama geldiğini zor idrak eden garnizon askerleri çanları çalmış ve hemen kale kapısını kapatmışlardı. Yafes ise üstünlükten faydalanmak için kuşatmayı hemen başlatmıştı. Düşman daha ne olduğunu anlayamadan üzerine ok yağmaya başlamış onlarda savunmaya geçmişlerdi. Kısa süreli ok atışlarından sonra surlara merdivenler dayanmış, askerler tırmanışa geçmişlerdi. Yafes de askerleri ile birlikte surlara çıkmış ve vuruşma başlamıştı.

Mount & Blade : WARBAND (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin