Yıl 1257, Kalradya Toprakları
Hükümdarlık, Acı, Kan, Güç Hırsı, Savaşlar, İnce siyasetler ve bir diyarın kaderi...
Tarihin derinliklerinden gelen ve yeri bilinmeyen sadece adının "Kalradya" olduğu bilinen bir diyarın, beklenmedik anda yaşanan olayl...
Kalradya aslen orta çağın karanlık dünyasında, Atlantis gibi efsanevi bir diyardır. İsa'nın doğumundan 4 asır sonra, Roma donanmasından kaçan bir grup gemicinin Cebelitarık'tan çıkarak okyanusa açılması ile fırtınaya kapılıp Kalradya 'ya kadar sürüklenmesi ile keşfedilmişti. Yeni bir toprak parçası olduğunu geç fark eden gemiciler orayı evleri, üsleri olarak kullanmıştı. Zamanla diğer gemiciler için bir mesken olarak kullanılmış ve insanların yerleşmesi ile nüfusu giderek artmıştı.
İsmi hakkında çeşitli rivayetler bulunan bu diyarın adının, burayı tek bir çatı altında toplayan ilk kişinin Kral Radon 'un adından geldiği söylenmektedir. Kral Radon 'un Diyarı olarak anılan bu yer zamanla Kalradya olarak anılmaya devam etmiştir. Kalradya isminden önce ise yeni diyar anlamına gelen Ternova (Terra Novae, Latincede yemi topraklar anlamına gelir) ismi halk arasında kullanılmıştı. Kral Radon 'un hükümdarlığı ve daha sonrası için ise Kalradya ismi kullanılmıştı
Dünya'nın bilinen tüm topraklarından insanlar (Arap diyarı, orta Asya, kuzey Asya, Avrupa, İskandinav yarımadası...) buraya gelmişti. Bu diyarın bu kadar çekici olmasının en önemli özelliği bir güç, otorite, vergi toplayan bir devletin olmamasıydı. Özellikle kaçak denizciler için rağbet gören bir yerdi. Keşfedilmesinden sonra yerleşme hızlıca gerçekleşmiş, özellikle Kavimler göçünün getirdiği o karamsar ve korku dolu hava insanları göçe itmişti, Avrupa'daki karışıklık insanların bu diyara gelmesindeki en büyük etkenlerden biri olmuştu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Burada ilk devlet kurma fikri artan suç, cinayet, çapulcular, yağmacılar ve özellikle köylülerin canını yakan meseleler getirmiştir. Lakin bir araya gelmek isteyen halk bunu becerememiş hatta yeni göç eden bir ırkın neden olduğu büyük bir iç savaşa neden olmuştu. Kral Radon o zamanlar Avrupa'dan gelen göçmenlerin yoğunlukta olduğu Ehlerdah köyünde yaşayan otoriter, cesur ve savaşçı olan ama sonra bu özelliklerin getirdiği hayattan vazgeçip ailesi ile birlikte Kalradya 'ya taşınan biriydi. Çiftçilikle geçimini sağlayan Radon sakin bir yaşam sürüyordu.
Köyde muhtar gibi bir rolü olan ve köy yaşlısı ile çapulcular arasındaki bir meseleye müdahil olan Radon ilerde büyük bir krallığın kurucusu olacağını göstermişti. Kral Radon 'un ilk liderlik özelliği köye dadanan çapulcuları kurduğu bir çete ile öldürmesi ile fark edilmişti. Diğer köylerden katılanlar ve onu lider görenlerle hızlı bir şekilde ünü tüm Kalradya 'ya yayılmıştı.
Çapulcu sığınaklarını basan, haydutlara aman vermeyen biriydi. Kısa sürede ona inananlar, vergi karşılığında onları korumasını istedi. Radon ise bunu kabul etti ve bu diyarın kralı oldu. Tüm Kalradya onun hükümdarlığında barış ve huzur içinde yaşadı.
Kral Radon merhametli, şefkatli ve halkının kazançlarını gözetirdi. Kalradya onun döneminde büyümüş bazı köyler büyüyüp bir şehir olmuştu. 20 küsur şehir bulunan bu diyarda Kralın şehri ise Zendar Şehri idi. Bunun dışında yönetim birimleri adı altında onlarca kale, köy yapılmış ve kullanılmıştı.
Peki, bu diyara ulaşım nasıl sağlanıyordu?
Kalradya 'ya tek ulaşım yeri Alai Denizinden gelen gemilerdi zira bazı yerleri aşırı dik dağlarla, uçsuz bucaksız Sarrdak çölüyle, yılın her zamanı karla kaplı olan araziler vardı ve ulaşım imkânsızdı. Tek yer Praven Şehri'ne gidip gelen gemilerdi. Aynı zamanda ilk denizcilerin de durağı olan bu topraklar Karadayı'nın dışarıya açılan kapısıydı. Gemiler buradan kervanlara dönüşür tüm Karadayı'yı dolanırdı. Merkezde ise başkent Zendar var idi. Kral burada yaşardı.
Şehirler ve kaleler; lortlar ve derebeyleri arasında paylaştırılmıştı.
Şehirlerde tüccarlar, hanlar bulunur her şehirde ise esnaftan sorumlu bir lonca başkanı bulunurdu. Şehirlerin valileri kiraları toplar, düzeni sağlar, asker yetiştirirdi. Askerler çoğunlukla köylerden toplanan gençler olur ve iyi bir şekilde eğitimlerden geçerek orduya katılırdı en kalabalık şehrin 5,000 askeri olan bu diyarda kalelerde de askerler bulunur ve civarı gözetirdi.
Şehirler ise vilayet adı altında 5 (daha sonra Kergitler ikiye bölünerek 6 olmuştur) vilayete bölünmüştü (Zendar hariç) bu vilayetlerin başına kralın bizzat seçtiği soylu insanlara bahşedilir ve yönetilirdi.
Peki, bu kadar düzenin ve huzurun olduğu Kalradya 'da ne olmuştu da asırlık bir karanlığa girmişti?
