Yeni Bir Sefer Ve Şanlı Bir Savunma

397 37 5
                                    

Altı krallığa bölünmüş Kalradya'da savaş hiç bitmezdi. Devletler birbirinin zayıf anını kollamakta ustalaşmıştı adeta. Kergitlere iki defa savaşa girişen ve orduları yorulan Svadya Krallığını ise yeni bir tehlike bekliyordu. O da kuzeyden gelen tehlike Nord Krallığıydı. Veagirlerle girdikleri savaştan Ismirala kalesini alarak çıkmış ve barışa zorlamışlardı. Şimdi ise Svadya'nın iki yeni savaştan çıkmış ordusuna saldırmayı mantıklı bulmuştu Kral Ragnar. Belli de olmaz, Praven limanını ele geçirerek yıllardan beri arzuladığı zafere ulaşabilirdi. Sargoth ya da Tihr limanı da pekala gemileri alabilirdi. Ancak kimsenin buraları tercih etmeyişi Nordları kinleştirmişti. Kral Ragnar'ın emri ile Yarl Irya'nın meraşelliğindeki Nordlar kuzeyden saldırı hazırlığına başlamıştı çoktan.

Gisim köyünü yağmalanmış ve Ryilebet kalesi etrafındaki Nord devriyeleri artımştı.. Harlaus ise savunma için hazırlıklara başlama emri vermiş ve mareşal olarak da Kont Beranz'ı seçmiş ilk saldırının yapılacağı Ryibelet Kalesini savunmasını istemişti. Kont Yafes gibi Kergit sınırındaki kalelere ise sefere katılmamalarını sınırı savunmalarını istemişti. Zira Kergitler ile Svadya arasımdaki savaş henüz resmi olarak bitmemişti. İki kere yenilmesine rağmen Kergit atlıları yeniden saldırabilirdi. Yafes de Nordlardaki gelişmeleri yakından takip ederken Kergitlerden gelecek tehlikeleri önemsememişti. Gözünü kuzeyden gelen tehlikeye dikmişti. Aldığı duyumlara göre Sargoth şehrinde toplanan Nord ordusu Mareşal Irya önderliğinde yola koyulmuştu. Kral Ragnar ise yeni ele geçirilen Ismirala kalesine gitmişti. Harlaus'un ise ordu toplaması uzun süreceğe benziyordu. İki savaştan çıkan ordu bitkindi. Daha yaralılar dahi tam tedavi altına alınmamışken yeni bir savaş çıkmıştı. Kuzeyin mavi sancaklı, baltalı askerleri geliyordu.

Kergitler ise Svadyanın bu müşkül durumundan faydalanıp Unuzdaq kalesini yeniden ele geçirmek için gizli bir hazırlık yapmıştı. Sancar Han yenilgiye doymamıştı. Bu sefer kazanacağından emindi. Sonuçta az askeri olan bir kale ve başında toy bir komutan vardu. Ulusami Noyan'ın babası Brula Noyan bu iş için seçilmişti. Hızlı bir ordu toplayarak en sessiz ve ivedi şekilde Unuzdaq'ın geri alınmasını emretmişti. Daha aşağı indiğimizde ise Rodok ve Sarranidlerin asırlık savaşları hala devam ediyordu. Nedenini neredeyse hatırlayan kimse kalmamıştı. Asıl nedeni :Hakim'in babası Sultan Ayzar, Kergit hanlığına başkaldırışında zamanın Rodok kralı Kergit Hanı Khuzait Han'a destek vermişti. Üstünden bir asır geçmesine rağmen taraflar savaşmaya doymamıştı. Bu yüzden Sarranidler ile Rodoklar her daim savaştaydı. Arada bir ateşkes yapılsa da tam manasıyla barışı sadece İncili Arwa kısa saltanatında yapmış o da daha sonra Hakim tarafından tahttan indirilince barış yitip girmişti.

Unuzdaq kalesi Lordu Kont Yafes ani bir saldırı olma ihtimali için devriyelerin sayısını azaltmış kale garnizonunu güçlendirmişti. Unuzdaq kalesinin hemen yakınında olan Amashke köyünün tüm halkını da kaleye getirtmişti. Kendi mülkü olan Ushkuru köyünü de unutmamış ve 150 askeri köye göndermişti. Kalede ise 1000 kadar askeri kalmıştı. Bu arada Nord ordusu başkent Sargoth'dan Yarl Irya önderliğinde Ryibelet Kalesine doğru yola çıkmıştı.

Yafes ise kuzeyden gelecek tehlikeyi beklerken kaleye bir at arabası geldiğini haber vermişlerdi. Yafes alelade bir at arabası beni neden ilgilendirsin diye muhafıza söylenirken, muhafız arabanın sahibinin yalnızca kale lorduna içinde ne olduğunu gösterebileceğini söylediğini söylemişti. Sadece Kont Yafes'in görebileceği söylenen araba için Yafes kalenin avlusuna gelmiş arabanın sahibi işe görüşmüştü. Korktuğu her halinden belli olan adam Yafes'in önünde adeta yerlere eğilmişti. Adamı kaldıran Yafes arabanın arkasına gitmiş ve üstündeki örtüyü kaldırmıştı. Kanlar içinde 6 cesedin olduğunu görmüştü. Daha sonra askerlerin de onayıyla devriyedeki askerlerinin cesetleriyle olduğunu anlamışlardı. Cesetlerin üstündeki okların Kergit oku olduğunu anlayan Yafes hemen bir grup gözcü göndermişti. Gözcüler ise Kergit atlılarını görmüştü. Gözcüler orta büyüklükte bir ordunun yaklaştığını haber vermişti. Bu haber üzerine kalede savunma hazırlıkları başlamıştı. Herkesi bir koşuşturmaca almış gerginlik hat safhaya çıkmıştı. Yafes'in içini ise heyecan ve korku sarmıştı. Kendi başına kaleyi savunması gerekiyordu. Harlaus'ua ve Mareşala haber gönderse de artık her şey için çok geç olduğunu biliyordu. Hava kararırken Kergit ordusunun sabaha geleceği hesap edilmişti. Kış olduğu için gelmeleri uzun sürecekti. Tüm hazırlıkları yakından takip eden Yafes'i gece uyku tutmamış, kalenin tahtında tüm gece savunma üzerine düşünmüştü. Sabah askerlere kalenin içine mancınık kurmalarını istemiş kalenin kapısına engeller koydurmuş, erzakları düzgün kullanımı için bir hesap yaptırmıştı. Son olarak savaşın başlamasına yakın kalenin demir kapısının arasına erimiş demir döktürmüştü. Askerler bunu ilginç bulsa da emredileni yapmışlardı. Kapı yekpare demir olmuştu. Kapı menteşeleri sağlamlaştırılmıştı.

Derken Kergit ordusu kalenin önlerine gelmiş, kuşatma kulesi inşa etmeye başlamıştı. Yafes'in planı kuşatma kulelerini mancınıkla vurmaktı, ayrıca  surlara merdiven dayamamaları için kullanılacak kızgın yağları ve okları hazır ettirmişti. Brula Noyan'ın kenarı kırmızı işlemeli sarı sancakları dalgalanırken Kergit ordusunun ertesi günü bekleyeceği az çok anlaşılmıştı. Ertesi gün sabah Kergitlerin ok atışları ile kuşatma başlamıştı. Kalkanlar birleştirerek bir çatı gibi korunan askerler arkalarındaki okçuları koruyor okçular ise düşmana ok atıyordu. Kalkan kullanmayan Kergitler kayıplar veriyordu. Okçular geri çekilmiş piyadeler koçbaşı ile kapıyı zorluyordu. Ancak kapı hareket bile etmiyordu. Koçbaşı bir işe yaramamış kuşatma kuleleri harekete geçmişti. İçerideki 2 mancınık ise rastgele atış yapıyordu. Kulelerden biri mancınıklar sayesinde yıkılmış ancak biri kale surlarına çok yaklaşmıştı. Yafes'in emri ile ateşli oklar atılmaya çalışılıyordu. Ucu yağdan  geçirilip yakılan oklar normal ok kadar uzağa gitmese de kuşatma kulelerini vurmaya yetiyordu. Diğer kule de ateşli oklar sonucu kül olmuş. Kergitlerin tek çaresi merdivenler olarak kalmıştı. Kergit askerleri merdiven dayamaya çalışıyor ancak kaledeki askerlerin ok ve kızgın yağları buna engel oluyordu. Yafes ise bir asker gibi savaş alanında duruyor askerleri ile savunma yapıyorlardı. İlk günün sonunda Yafes'in kaybı Kergitlerin kaybının 5'te 1'i kadar ancak idi. Kergit komutanı Belir Noyan ve Ulusami Noyan gece boyunca planlarla uğraşmış ve üç tane mancınık yaptırtmıştı. Ayrıca mancınıkların hasar verdiği kuşatma kulesi ile de uğraşmışlardı. Ertesi gün şafakla birlikte başlayan savaş mancınıkların da etkisi ile kaleyi zorluyordu. En sonunda ilk merdivenler konulmuş askerler çıkmaya çalışıyorlardı. Kuşatma kulesi derme çatma bir şekilde onarılmış ve yavaşça yaklaşmaya başlamıştı.

Kergit askerleri özellikle kargıcılar korkusuzca sura saldırırken kale askerlerinin endişeleri her geçen an artıyordu. Brula Noyan ise atının üstünde mancınıkların yanında bulunuyordu. Kuşatmayı yakından izlemek istese de kaledeki okçuların menziline girmenin tehlikeli olduğunun farkındaydı. Svadya okçuları arbaletleri ile seri olmasa da iyi atış yapıyorlardı. Şövaleyeler korkusuzca surun üstünde savaşırken, piyadeler hem kapıyı korumakla hem de şövalyelerin durmakla meşguldü. Kale muhafızları iç kaleyi tutarken, Yafes surun üstünde yürüyen kulenin gelmesini bekliyordu. Kalkanını kendine siper etmiş ve kılıcını çoktan çekmişti. Miğferinin siperini indirerek düşmanı bekliyordu.

Mount & Blade : WARBAND (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin