Hârbin Sonunda

179 23 0
                                    

Nelag kalesine gelen ordu 2 gün dinlenmiş ve Mareşal Lakhem'in seferin bittiğini söylemesi üzerine evlerine dönmüşlerdi.
Kral Yafes muzaffer bir komutan olarak şehre girmek istese de gece vakti girmeyi tercih etmişti.

Sabahın ilk ışıkları ile saraydaki al sancağın çekildiğini gören ahali kralın geri döndüğünü farketmişti. Azıcık askerlerden azıcık saray çalışanlarından topladıkları bilgilerle savaş hakkında malumat alan halk o gün fazla ortada dolanmamış, olay çıkartmamıştı.

Kral Yafes kahvaltı için odasına gelenlere geri götürmelerini emretmişti. Çünkü bu onun aldığı ilk mağlubiyetti. Morali fena halde bozuktu. Keza askerlerde de aynı durum hakimdi. Hem savaşı kaybedilmiş hem de  arkadaşlarını gömmüşlerdi. Kral Yafes bir yandan da devletin mali durumu hakkında düşünüyordu. Zira sefer başarılı olmayınca ganimet gelmemiş doğal olarak harcanan para hazineden çıkmıştı. Zaten yeni devletin hazinesi öyle ahım şâhım bir şey de değildi. Kısacası mağlubiyet biraz ağır gelmişti devlete.

Veagirler ise yendik, mahvettik, gömdük edalarıyla şenlikler yapıp zaferlerini kutluyorlardı. Oysaki savaşı bir fırtına sayesinde kazandıklarını bilmiyorlardı. Şehirlerde dedikodular "Tulga'dan gelen eşkıyaları yendik, Yafes'in fırtınası bitti" gibisinden dolanıyordu. Tulga'da ise hayat yine devam ediyor, halk krallarının mağlubiyetine fazla kafaya takmıyordu çünkü güveniyorlardı.

Yafes 1 hafta boyunca dışarı çıkmamıştı. Uzunca bir süre tek kaldıktan sonra bir gün gece vakti sokağa çıkmış dolanırken aklına bir şey takılmıştı. Nelag kalesinde bulduğu ve üstünde "Esfadon" yazılı minder kafasını karıştırıyordu. Bunu öğrenmek için Tulga'da ki büyük kütüphaneye gitmişti. Orası genelde boş olurdu ama fazlaca kitap vardı. Orada yaşlı kütüphane sorumlusundan bilgi edinebilirim diye düşündü. Gecenin karanlığında usulca kütüphanenin kapısını açmıştı. İçerideki mum alevinin ışığı araladığı kapıdan vuruyor ihtiyar kütüphaneci ise uyuyordu. Yafes sessizce içeri girmiş ve ayaklarını masanın üstüne koymuş olan kütüphanecinin yanına gelerek usulca kulağına eğilip:
-Görevinin başında uyumak senin gibi saygın bir kütüphaneciye yakışır mı? Üstelik kapı da açık kalmış" diye fısıldamıştı.
Kütüphaneciden tepki gelmeyince Kral daha yüksek bir sesle söylemiş ve kütüphaneciyi biraz korkutarak da olsa uyandırmıştı. Kütüphaneci mahçup bir halde:
-Bağışlayınız Kral hazretleri yaşlılık, artık bu vakitlerde bitap düşürüyor beni. Kapıyı da çırağa kitle demiştim lakin kitlememiş bağışlayın " diyerek mahcubiyetini dile getirmişti.
Kral Yafes etrafına bakınarak kütüphanecinin dedikleri fazla kaâle almadan:
-Konumuz şu an ne kitaplar ne de çırağın. Buraya önemli bir şey sormaya geldim." demiş ve konunun önemini kütüphaneciye izah etmişti.
Kütüphaneci:
-Emrinizdeyim kral hazretleri bildiğüm bir şey ise yardımcı olmaya çalışırım. Bilmediğim bir şey ise en kısa zamanda mâlumat toplar ve size bildiririm" demişti. Kral Yafes gözlerini kısarak kütüphaneciye dönüp:
-Daha evvel Esfadon diye bir şey duydun mu? " demişti. Kütüphanecinin yüzündeki ifade bir anda değişmiş adeta cin görmüş gibi olmuştu. Endişeli ve korku dolu bir ifadeyle Kral'a :
-Esfadon mu? Bu ismi zikretmek Kalradyada herkesin harcı değildir. Ancak bildiğim birkaç şey var." demiş ayağa kalkıp pencereleri kapatmış masadaki hariç tüm mumları söndürmüştü. Kral'ın şaşkın bakışları altında bunları yapan kütüphaneci gelmiş ve kralın karşısına oturmuştu.

Mount & Blade : WARBAND (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin