Dört Dörtlük Savaş

135 8 1
                                    

Düşmandan tamamen temizlenen Nelag kalesinde esir askerler başka kalelere gönderilmiş, Boyar Naldera ve oğlu Marmun ise Tulga'ya gönderilmişti. Yarası yüzünden sürekli bağıran Naldera ve sürekli lanetler okuyan oğlu Marmun zar zor arabalara bindirilmişti. Lordun salonunda zırhıyla oturan Yafes'in yanına gelen Lord Lakhem ve Lord Tulug yanındaki sandalyelere oturmuşlardı. Lakhem :
-Tam zamanında yetiştiniz efendim. Eğer siz gelmeseydiniz büyük bir kayıp yaşayacaktık. " demişti. Lord Tulug:
-Mareşalimiz haklı kralım. Olmasaydınız şu an cesetlerimizi kalenin burçlarında sallandırırlardı." demişti. Yafes iki lorduna da bakarak :
-Veagirlerin bu kadar geniş bir hamle yapacağını düşünmemiştim. Sungetche'nin abluka altına alındığını öğrenince Tulga, Distar ve Ichamur'daki tüm süvarileri toplayarak ablukalarını kırıp hepsini kılıçtan geçirdik. Daha sonra da buraya geldik işte. Görevimizi ifa ettik. " demişti. Lakhem düşünceli bir şekilde :
-Efendim Veagirlerin Svadya ile müttefik olduğunu biliyoruz. Svadya ordusu da bize saldırırsa peki. İki devlet arasında kalırsak çok şey kaybederiz." demişti. Yafes bu sözün üzerine miğferini çıkararak yanındaki masanın üstüne koymuş ve:
-Svadya orduları bozkıra gelemez. Nasıl oldu bilmiyorum ancak Rodoklar savaş ilan etti. Hatta Haringoth ve Vyincourd kalesini kuşatmaya yola çıkmışlar. Aramızda bir anlaşma olmasa da Svadya-Veagir ittifakına karşı beraber savaşacağız. Kış demeden hamlemizi yapmalıyız Mareşal. Sen tüm süvarileri alıp güneybatıya git ve Narra'yı kuşat. Şehirde fazla garnizon yok ayrıca Asugan'dan Lord Alayen bir orduyla yola çıktı. Malayurg'dan da destek gelecek. " demişti. Lakhem başıyla onaylamış ve :
-Peki siz ne yapacaksınız efendim kalede mi duracaksınız yoksa Tulga'ya mı gideceksiniz." diye sormuştu. Yafes ayağa kalkarak miğferini eline almış ve diğer elini kılıcının kabzasına koyarak:
-Ben Khudan'a gideceğim. Orda görülecek bir hesabım var. Ichamur, Sungetche ve Nelag orduları ile iki gün sonra harekete geçeceğiz. Yolunuz açık kılıcınız keskin olsun Lordum. " diyerek hedefini belirtmiş ve Lakhem'i uğurlamıştı.

Nelag kalesinde Lord Tulug ile beraber Khudan kuşatmasına hazırlanılırken kalenin onarımı da ihmal edilmemişti. Ölüler gömülmüş, surların hasar gören yerleri tamir edilmişti. Halk yeniden köyüne gönderilirken korunmaları için 150 kadar da asker gönderilmişti. Yafes, Veagirlerle olan savaşa iyi hazırlanılmasını emretmişti. Kış şartları giderek ağırlaşırken bu fırsat bir daha bulunmazdı.

Reyvadin şehrindeki sarayında oturan Kral Yaroglek felaket haldeydi. Sarayın koridorları bağırış sesi ve cam kırılmaları ile inliyordu. Tüm hizmetli ve muhafızlar odadan çıkmış, kralı yalnız bırakmışlardı. Nelag ve Sungetche'deki bozgunların haberi bir ok gibi saplanmıştı kaleye. Yaroglek :
-Tanrının belası işgalci. Ordularımıza arkadan saldırmak mı? Barbarca ve insanlık dışı. İsolla'ya güvenmemem gerekirdi. Bir kadının devlet yönettiği nerede görülmüş. İyi bir kraliçe olsaydı en baştan tahtını Harlaus'a kaptırmazdı. Naldera denen o ahmak peki. Kale çocuk oyuncağıymış. Bu sefer Yafes'i köşeye sıkıştırmışlarmış. Ama Yafes bunların bedelini ödeyeceksin sen ve tüm Kalradya ödeyecek. " diye söyleniyordu. Khudan'a hareket için hazırlık yapan Kalradya devleti ordusunu korkudan kimse krala söyleyememişti. Vyincourd kuşatmasının başladığı haberi de aynı ulağa tutuşturulmuştu. Svadya kuvvetleri destek istiyordu. Veagir ordularının desteğine başvurmaları ulağa ilginç gelmişti. Sonunda tüm cesaretini toplayarak odaya girmiş ve mektupları kralın gözünün önünde masaya bırakmıştı. Ardından reverans yaparak koşar adımla odadan çıkmıştı. İçerideki ses kesilmişti. Daha sonra kral hemen bir lordun çağırılmasını emretmişti.

Praven ise adeta yaprak dökümü yaşıyordu. Saraydaki her bir eşya tek tek çıkarılıyor ve arabalara yüklenerek Suno şehrine gönderiliyordu. Hiçbir lord ve halk bunu onaylamazken taht dahi gönderilmişti. Kraliçe iki gün önce şehri terk ederek Suno'ya gitmişti. Suno Leydisi lakabını yıllarca kullanan İsolla yeniden bu şehre gelmişti. Şehrin küçük olan sarayına kendini atarak eşyalarını beklemeye koyulmuştu. Halk olanları hayret içinde izlerken askerler mecburen tüm emirleri yerine getiriyordu. Vyincourd ve Haringoth kaleleri kuşatılmaya başlanmış ve Lord Lakhem Narra şehrine varmıştı. Dört krallığın birbirine girdiği bu savaşta Nord ve Sarranid devletleri kendilerini uzak tutmayı seçmişti. Aralarında bir anlaşma olmasa da Svadya-Veagir ittifakına karşı Rodok-Kalradya devleti ittifakı oluşmuştu.

Yafes planladığı gibi iki gün sonra yola çıkmıştı. Kar yağmasına rağmen yola devam ediliyordu. Askerler sıkı giyinmişler, atlar yün zırhlarla kaplanmıştı. Kar yağışı geceye doğru şiddetlenince mecburi kamp kurulmuştu. Tismirr köyü uzaktan görünürken en yakın ağaçlığa kurulan kampta ateşler yakılmıştı. Deri eldivenlerini çıkaran askerler ellerini ateşe tutarak ısınmaya çalışıyordu. Yafes ise kendine büyük bir çadır istememişti. Kurulan küçük bir çadırda, gece zırhıyla uyumuştu. Sabaha dinen kar yağışı etrafı sessizleştirirken askerler sanki yıllardır yoldalarmış gibi zorlukla uyanmışlardı. Yafes erkenden kalkmış ve etrafta at üstünde bir tur atmıştı. Askerler kampı toplarken yanına 50 süvari alıp Tismirr köyüne gitmişti. Neredeyse boşalmış olan köyde, herkes hayvanlarını dahi alıp köyü terk etmişti. Köy yaşlısını köyde kalmış ve ateşin başında sallanan sandalyesinde otururken bulmuşlardı. Yafes köy yaşlısı ile bir iki muhabbet etmiş ve kendini tanıtmadan köyden çıkarak kampa geri dönmüştü. Yola hazırlanan orduyla öğlene doğru köyün yanındaki donmuş derenin üstündeki köprüden geçerek Khudan önlerine gelmişti.

Narra şehrinde kuşatma çoktan başlamıştı. Askerlerinin çoğunu destek kuvvetlerle beraber Haringoth'a gönderen şehir çaresizdi. Halk ne olduğunu anlayamadan kendini savaşta bulmuştu. Garnizon askerleri ise 1 ay önce omuz omuza savaştığı askerleri öldürmek zorundaydı. Şehir daha tam tamir dahi edilemeden savaşa girmişti. Surlardaki oyuklar tam olarak onarılmamış hatta kapılar dahi sağlam oturtulmamıştı. Bir mühendis bulunarak yeni bir şehir kapısı takılmasına karar verilmiş ancak çok gecikmişti. Garnizondan 3000 kişi ancak vardı. Yarısı okçu yarısı piyade olan bu birlikler kendinden 3 kat büyük bir orduya karşı kale savunmak durumundaydılar. Kuşatma kısa ve öz bir biçimde geçmişti. Kış şartlarından dolayı aç kalan şehrin ikmal yolları da kesilerek teslim olmaya zorlanmıştı. Kuşatmanın 3. ve ablukanın 5. gününde içinde herhangi bir lord bulunmayan şehir, komutana yapılan teklif ile teslim olmuştu. Silahları alınan askerler salınmış ve halka isterlerse kalabilecekleri isterlerse gidebilecekleri söylenmişti.

12 Aralık 1258 yılına tekabül eden günde şehir teslim alınmış ve Kalradya devletinin bir mülkü olmuştu. Kaybı çok olmayan Lord Lakhem, emrindeki birliklerin yarısını buraya bırakmış, diğerlerini ise kale ve şehirlerine göndermişti. Çoğu neredeyse hiç garnizon bulunmayan Tulga'ya, Lord Alayen eşliğinde yola çıkmıştı. Diğer lordlar savaşa asker göndermiş ancak kendileri katılmamıştı çünkü bunun için bir emir almamışlardı. Sadece Lord Ayyam ve Lord Hugu katılmıştı. Özellikle tehlikeli bir bölgede bulunan Malayurg ve Sungetche kalelerinin lordlarına yerlerinde durmaları istenmişti.

Mount & Blade : WARBAND (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin