Yeni Bir Lider Doğuyor

638 59 40
                                    

Bir hafta boyunca çapulcu avlayan, elde ettiği gelir ile askerlerini ve kendini geliştiren Yafes Praven Tüccarının daveti üzerine evine gitmişti. Tüccar bir teklifinin olduğunu söylemişti. Praven Tüccarı'nın yeni teklifi şuydu. Şehirde bir çapulcu çetesi kol geziyordu. İsteği ise askerlerle beraber bu çapulcuların üstesinden gelip şehri az da olsa rahatlatmaktı. Hem bu sefer o da kendisine eşlik edecekti. Ertesi gün Tüccar, Yafes ve tüm adamları merkezdeki Pazar alanına dağılmış vaziyette konuşlanmışlardı. Her şey ayarlanmış bir kıvılcım bekleniyordu.

O kıvılcımı ise pahalı bulduğu bir at için at tüccarına saldıran bir çapulcu vermişti. Çapulcu at tüccarını öldürünce birden herkes kılıcını çekmiş, pazar savaş alanına dönmüştü. Çapulcular ve askerler birbirine girmiş, Svadya muhafızlarının da katılımıyla çapulcular tek tek avlanmış, tüm çapulcular yere serilmişti. Yafes ise ara bir sokakta öldürdüğü haydutun üstüne kılıcını sürerek temizleyip kınına sokmuş ve şehir meydanına doğru yol almıştı. Tam tüccarın yanına giderken kalın bordo zırhları olan bir asker grubu görmüştü. Ortalarında ise turuncu bir soylu kıyafetli, kırmızı bir pelerinli ve altından olduğu belli olan bir taç takan birini görmüştü. Biraz daha yaklaşmış ve oradakilerden bu kişinin Kral Harlaus olduğunu öğrenmişti. Tüccarı şehrin sokaklarını kan gölüne çevirdiği için azarlarken duymuştu. Tüccarla konuştuktan sonra arkasını dönüp saraya gidecek olan Harlaus'un gözü Yafes'e kaymıştı. Kim olduğunu bilmeden yanına çağırmış, biraz konuşmuştu. Olay yerine gelmeden önce nasıl dövüştüğünü gördüğünü ve etkilendiğini söylemişti. Böyle yetenekli birinin çapulcu avlamaktan farklı işler yapması gerektiğini söyleyip ona bir görev teklif etmişti. Kraliyet düzeyinde bir görev olduğu için yüklü miktarda para ve bir miktar asker emrine verilecekti. Şartları kendisine uygun gelen Yafes seve seve kabul etmişti.

Kalradya 'ya geleli henüz 2 hafta olmuştu ancak bir kralla bile tanışmıştı. Kralın görevi ise şuydu: Harlaus'un evvelki devriye komutanını öldüren bir adam varmış. Avcı Ramir denen bu adamı bulup canlı yahut cansız yakalamak. Görevi iyice belleyen Yafes yola koyulmuş karşılaştığı kervanlara, devriyelere, köylere bu adamı sormuştu. En sonunda adamın Gisim köyü civarında olduğunu öğrenmiş ve yola koyulmuştu. Köye girerken dikkat çekmemek için askerlerini almadan gitmiş köy yaşlısı ile konuşmuştu. Köy yaşlısı köye gelip gidenin çok olduğunu bu yüzden bilmediğini ancak etrafa bakması gerektiğini söylemişti. Sonra etrafına bakınan Yafes yel değirmeninin arka tarafında bulunan ve bir köylünün aksine beline kılıcı olan bir adam görmüştü. Yerde oturmuş testiden bira içmekle meşgul olan bu adama yaklaşan Yafes adamın yanına gitmiş böyle birini arıyorum demişti. Adam bir hışımla ayağa kalkmış gergin bir şekilde tanımadığını söylemişti. Bir eliyle de kılıcını tutan adam teslim olmaya niyetinin olmadığını söylemişti. Bunun üzerine kılıçlar çekilmiş birbirlerine saldırmışlardı.Yafes sırtındaki kalkanı da çekmiş ve kılıç darbelerinden korunmaya çalışmıştı. Kılıçların vuruşma sesi yankılanırken Yafes'in ani bir hamlesi ile kılıç adamın elinden düşmüştü. Adamın diğer elini de bileğinden kesen Yafes adama teslim olmasını söylemişti. Mecali kalmayan adam teslim olmuş ve 2 gün süren yolculuktan sonra kralın huzuruna getirilmiş ve idam edilmişti.

Kral Harlaus'un Yafes'e olan güveni artmıştı. Onu elçi olarak Sultan Hâkim'e göndermeyi planlarken bir ulak gelmiş: Dhirim Şehri ve etrafındaki kalelerin Kergit Hanlığı tarafından kuşatıldığının haberini vermişti. Birden panikleyen Harlaus hemen seferberlik emri vermişti. Yafes'e ise ordusuna bir komutan olarak katılmasını teklif etmişti. Yafes normal de savaş taraftarı değildi ancak bu güç, kuvvet ve iktidar hem onu etkilemiş hem de kendini babası gibi hissettirmişti. Praven'de hazırlıklar sürerken Yafes ise Harlaus'dan aldığı görev ücreti ile asker sayısını 20 ye tamamlamış ve hepsine ekipman almıştı. Kergitler çoktan sınır kalelerinden birini ele geçirmiş, içindeki herkesi ise köle olarak almış ve tüccarlara satmanın planlarını kurmuşlardı. Büyük Kergit ordusu takribi 20,000-25,000 civarında idi. Kuşatmanın zorluklarını bilen Kergitler, kuşatma uzadıkça civar köyleri yağmalıyor ve erzak ihtiyaçlarını karşılıyorlardı.

Svadya Krallığının sefer hazırlıkları hız kesmeden devam ediyordu. Yafes ise sefere çıkmadan önce yeni aldığı 10 kiloya varan zırhını giymiş, silahlarını kuşanmıştı. Kendini yine babası gibi hissetmişti. Praven den yola çıkan Svadya birlikleri köylerden gelen eğitimsiz acemilerle birlikte 30,000 askeri buluyordu. Mareşal olan Harlaus, Suno şehrine gelindiğinde mola ve erzak temini izni vermişti. Kergitler ise Dhirim'e girmişti. Geriye sadece iç kale kalmıştı. Ancak sokaklardaki direniş Kergitleri zayıflatıyor üstüne üstlük zaman kaybettiriyordu. 1 hafta süren yolculuk sonunda, 1253 yılının baharında Kergit ordusu ve Svadya ordusu karşı karşıya gelmişti. Kergitler tek üstünlüğü Dhirim şehrini tamamen ele geçirmiş olması idi. Halktan zorla erzak temin etmiş ve savaşa hazırlanmışlardı. Savaş planına göre ilk başta Dhirim surlarında başlayacak geri çekilen Kergitlerle birlikte Svadya ovalarına kayacaktı. 

Mount & Blade : WARBAND (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin