Barış Zemini

131 9 2
                                    

Gece kar yağarken dışarıda ateş başında oturan Yafes, ateşin aydınlattığı havada Khudan şehrine bakıyordu. Ordugah sessiz ve sakindi. Nöbetçiler dışında herkes çadırında uyuyordu. Ertesi gün yapılacak olan saldırı, şehri teslim alacaktı diye düşünüyordu. Ateşin yanındaki koyun postunda otururken, yün pelerinine sıkıca sarılmıştı. Ateş ağır ağır yanarken yağan kar taneleri ateşi söndürmeye çalışıyordu. Lord Tulug'u ise uyku tutmamıştı. Soğuktan olsa gerek diye düşünmüş ve pelerinini giyerek dışarı çıkmıştı. Ordugahı baştan sona incelemişti. Daha sonra kralın çadırının önünde birinin oturduğunu görmüştü. Yanına yaklaştıkça Yafes olduğunu fark etmiş ve kralım diye seslenmişti. Yafes'in buyur etmesi üzerine sağ tarafına oturmuştu. Tulug:
-Uyku tutmadı mı Tulug. Bu soğuk gecede dışarıya çıkmak pek akıllıca değil." demişti. Tulug kendisinin de dışarıda olduğunu söylemeye cesaret edememiş ve :
-Uyku aslında bu soğukta çok tatlı olurdu ancak tutmadı işte. Sanırım sizi de tutmamış uyku. Yarınki saldırıyı mı düşünüyorsunuz?" demişti. Yanındaki odunu ateşe atan Yafes :
-Tutmadı. Tutmaz da zaten. Uykum çok hafiftir. Ateşin hışırtısı bile uyandırır bazen. Ama bu başka. Yarınki saldırı çok mühim. Neredeyse 10 gündür buradayız. Artık savaş bitmeli. Rodoklar, Svadyalılar, Nordlar her çatışmayı iyi kötü bitirdiler. Yeni krallar Tardus ve Kastor barışa hazırlanıyorlar diye duydum. En kısa sürede şehri alıp bahara hazırlanmalıyız." demişti. Tulug :
-Niçin bahar efendim. Baharda yeni bir savaş mı kopacak?" diye sormuş, Yafes de cevaben:
-Ya bir savaş kopacak ya da barış olacak. Biz her türlüsüne hazır olmalıyız. " demişti.

Sabah olduğunda çadırına vuran zayıf güneş ışığı ile uyanan Yafes dışarı çıkmıştı. Ordugah çoktan uyanmıştı. Şanslarına kar dinmiş hatta yerini sıcak bir gündüze bırakmıştı. Yumuşak karlar yavaş yavaş erirken ordugahtaki hareketlilik kralın uyanmasıyla artmıştı. Askerler hizalanmaya başlarken Lord Tulug, Komutan Rolf ve diğer komutanlar kralın çadırına gelmişti. Zırhını giyen Yafes son durumlar hakkında bilgi alırken bir yandan da saldırı hakkında konuşuyordu. Önce içliğini giyen Yafes, sonra üstüne zincir zırhı geçirmiş, aslanlı sancağını üstüne giymiş, üçgen çeklindeki boyun ve göğüs koruma plağını takarak omuzluklarını oturtmuştu. Belindeki kemeri sıkmış ve düğüm yaparak serbest bırakırken kılıcını ve aslan başlı hançerini de kuşanmıştı. Pelerin takmayı istememiş ve çadırdakiler ile beraber dışarı çıkmıştı. Askerlerin hepsi hizalanmış gelecek emri beklerken yürüyen kuleler yürümeye hazırdı. Mancınıklara ağır kayalar yükleniyordu. Yafes atının üstünde gelerek süvari saflarına katılmıştı. Komutanlarının tüm itirazlarına rağmen askeri ile savaşmayı kafasına koymuştu. Okçular ok atışına başlamışken piyadelerin yavaşça öne çıkmasıyla son saldırı başlamıştı.

Praven şehri kar yağışının ardından beyaza bürünmüş bir haldeydi. Halk öğle saatlerinde evlerinden çıkmaya başlamıştı. Esnaf satışlar yapıyordu. Şehir meydanında seyyar satıcılar dolanırken muhafızlar dikkatlice şehri izliyordu. Yeni krallarını henüz göremeyen Praven halkının kulağı saraydaydı. Son savaşlar ve isyanlar Svadya hazinesine çok ağır gelmişti. Ağır vergiler yoldaydı. Yeni Kral henüz bir barış yapmadığından Rodok, Sarranid ve Kalradya devleti topraklarına kervanlar gidemiyordu. Veagirlere giden kervanlar ise Khudan kuşatması yüzünden fazla içeri giremiyordu. Bir yandan da şehirde Suno şehrinin Kont Clais tarafından zapt edildiği konuşuluyordu. İsolla'nın kraliçeliği bitmiş ve destekçileri tutuklanmıştı. Kont Clais çok az bir kayıpla şehri ele geçirmişti. Meydanda insanlar artık savaşın bittiğini düşünürlerken şehir kapısı açılmış, muhafızlar eşliğinde askerler içeri girmişlerdi. Oluşturdukları yuvarlaktan önemli bir şeyin getirildiği belliydi. Meydandaki halk sağa sola çekilince askerler hızlıca geçerek saraya girmişlerdi. Sarayın kapılarının kapanması ile farklı dedikodular dolanmaya çoktan başlamıştı.

Mount & Blade : WARBAND (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin