50

264 26 13
                                    




2 Yıl Sonra

Taehyung giriş kapısını rahatlıkla görebilecek bir masaya geçmiş, bilgisayarındaki tablo ve raporlara gömülmüştü. Kafe ile ilgili bir sürü yönetimsel iş birikmişti, bugün hepsini halletmesi gerekiyordu. Sabırsız bir şekilde saatine baktı, "Nerede kaldı bu kadın?"

Kendi kendine söylenmeye başlamışken kapıdan içeri kısa siyah elbisesi ve uzun siyah saçlarıyla dikkat çeken genç bir kadın içeri girmiş, başıyla Taehyung'u hafifçe selamladıktan sonra içeride bulunan yönetim odasına geçmişti.

Taehyung tekrar saatine baktı, 18:47...

Rose bir sene önce kafedeki hissesini Taeyung'a bırakarak gitmişti. Baştan bocalasa da şans eseri bulduğu işletme müdürü sayesinde işler beklediğinden çok daha iyiye gidiyordu.

"Soul & Joy" kısa süre içerisinde Seul'ün en nezih, en dikkat çeken kafelerinden biri olmuştu. Doğrusunu söylemek gerekirse Taehyung müdürün sadece güzelliğinden etkilenerek işe almıştı ama Soo Young beklenenin çok daha fazlasını verip Taehyung'u oldukça şaşırtmıştı.

Duvardaki saat yediyi gösterdiğinde Soo Young gülümseyerek genç adamın yanına geldi:

-Merhaba Tae, erkencisin, saat yedide görüşeceğiz diye anlaşmıştık, çocuklar beşte buraya geldiğini söylediler.

Taehyung cümleyi duymamış gibi yanında duran yarım sandviç tabağını hareket ettirdi,

+ Bu Soulfull Sandviçin tarifini mi değiştirdiniz?

-Yoo sanmam.

+Denemelisin, eski tadı yok. Keyif almadım. Amber hala gideceğim diye konuşmuyor değil mi?

-Hayır, o meseleyi hallettim ama Amber'i bilirsin. Yemek onun için bir sanat, sanatçı kaprisi olarak görelim. Bu arada ne içersin Tae? Menüye yeni bir çay ekledik, denedin mi?

Umursamaz bir şekilde omuz silkti, "Farketmez."

Birlikte Kafenin daha arkasında masaya geçtiler, ikisi de gözlüklerini takmış, hesapları inceliyorlardı. Taehyung saatin de ilerlemesiyle tablolara olan ilgisini tamamen kaybetmiş, eliyle boynunu ovmakta olan kadına bakıyordu. Kadın da bu ilginin farkındaydı:

-Çıkalım mı? Yetmez mi bu kadar?

+Olur, detaylara evde de bakarız.

-Ben içeriden eşyalarımı alayım, bekle beni burada.

Taehyung ciddi bir ilişki yaşamaya hazır olmadığını farkettiği bir zamanda karşısına çıkmıştı Soo Young.

Jisoo ile arkadaşlıkları çok iyi gidiyordu ama o uzun bir ilişkiden çıkmıştı, Taehyung onun istediği gibi bir erkek arkadaş olabileceğinden emin değildi. Hem onu üzmekten hem de sahip olduğu arkadaşlığı kaybetmekten korktuğu için biraz mesafe koyma kararı almıştı.

Yine buluşuyorlar, sohbet ediyorlar, yeni gelen müzikallere birlikte gidiyorlardı ama sadece o kadar...

Soo Young ise farklıydı, iş ve seks haricinde ortak bir noktaları yoktu, öyle bir nokta arama çabasında da değillerdi.

Tam kapıdan çıkmaya hazırlanırken, kafenin kapısı açıldı.

-Çok üzgünüm ama şu an kapatıyoruz.

+Ben arkadaşıma bakacaktım, ama sanırım yok.

Tanıdığı sesle şaşkına dönen Taehyung, kapıda duran genç adama doğru ilerledi.

-Jungkook!!!!

+Hyung!

Baştan bir kaç saniye ne yapacaklarını bilmez bir şekilde birbirlerine baktılar, şaşkınlığını üzerinden atan Taehyung, Jungkook'u kendisine çekerek sarıldı.

-Çok oldu! Seni görmeyeli çok uzun zaman oldu!! İnanamıyorum!


Jungkook, dalgın bir şekilde rezidansın pencerinden Seul manzarasını izliyordu, "Özlemişim..."

-Çok yorgunsundur, istersen yukarıda da uyuyabilirsin.

+Sağol hyung, ben her zamanki gibi aşağıda uyurum. Senin de planlarını bozdum, aslında otele de yerleşebilirdim.

-Saçmalama ne oteli! Bu ev senin de sayılır, unuttun mu? İstediğin kadar kalabilirsin... Ama ailenin haberi yok mu?

+Yarın söyleyeceğim, zaten şirketin genel kurulu var, geleceğimi tahmin ediyorlardır.

-Sana da gelecek mi?

+Bilmiyorum...

Jungkook gerçekten de bilmiyordu ama Bay Lee'nin resmi olarak şirketteki görevinden ayrılacağını duymuştu. Sana ile boşandıkları sırada bıraktığı görevine geri dönmüş bir iki sene de istemeyerek de olsa çalışmaya devam etmişti.

Neden şu an bırakıyordu, yoksa Sana biriyle mi evleniyordu. Bu ihtimal er ya da geç gerçekleşecekti, farkındaydı ama henüz bunu kaldırabilir miydi bilmiyordu.

Yine düşüncelere dalmışken birden aklına kafede gördüğü kız geldi:

-O kız kimdi? Yanındaki?

+Kafenin müdürü. Malum senin hatun beni yarı yolda bıraktı. Haberin var değil mi?

-Rose mi? Geçen bana evlilik davetiyesini yolladı, biliyorum.

+Hahah muhakkak katılmalısın. Kiminle evleniyor biliyor musun?

-Biliyorum, Dong Hee, Shin Group'un sahibi.

+Kız aklına koyduğunu yaptı, zengin koca buldu, taktir ediyorum.

-Sen konuyu değiştirme , müdür kız, sevgilin mi?

+Yooo...

-Öyle diyorsan... Gerçi daha yeni şu öbür kızla paylaşımını gördüm. Jisoo. Hani şu kendini beğenmiş adamın sevgilisi, Namjoon.

+Eski! Eski sevgilisi.

-O herif ne yapıyor.

+O da evleniyor. Nişanlanmış.

Jungkook bu cümleyle birlikte korkudan hızla çarpan  kalbine engel olamıyordu, kiminle demeye cesaret edemedi, Taehyung sanki onun bu tedirginliğini anlamışcasına cümlesini devam ettirdi

+Mina diye bir kız, Tokyo'da ama sanırım Seul'e geleceklermiş. Yarın genel kurulda belli olur zaten.

Jungkook o ana kadar tuttuğu nefesini bırakmıştı, oh...

+Korktun değil mi? Ama Namjoon da Sana nerede bilmiyor. Sana'nın halasına sordum ama bana sorarsan o kadın da çok az biliyor. Tek bildiğim bir dönem hastalanmıştı, sonrasında da gitti. Sen de hiç ulaşamadın değil mi?

-Doğrusunu söylemek gerekirse baştan yani ilk bir kaç ay ulaşmaya çalışmadım. Neden bilmiyorum, korktum. Sonrasında da tüm sosyal medya hesaplarının da kapanmış olduğunu gördüm. Seul'e geldiğimde de buradan ayrıldığını öğrendim. Kime soracağımı, ne yapacağımı bilemedim ve sonrasını biliyorsun...

+En son Toronto'daydın, dönecek misin?

-Bilmiyorum, sanırım...Artık dönmem gerek, ama ayrı eve çıkacağım.

+Ben bakayım, burada bir ev tutalım, yukarıda bir daire satılık diye duymuştum. Hem manzarası buradan bile daha etkileyicidir.

-Tamam yarın benim için sordurabilir misin?

+Elbette hatta şimdiden mesaj atıyorum emlakçı kadına.

Planlanmış Evlilik (J.J.K. x Sana) SAKOOKWhere stories live. Discover now