48

286 23 7
                                    




Sana POV

"Bu çocuğu doğurmayı düşünmüyorsun değil mi?"

Halamın buz gibi bakışları üzerimdeydi, olabildiğince duygusuz ve sert bir şekilde bu cümleyi kurmuş olsa da onu yakından tanıyan biri olarak sesindeki belli belirsiz titremeyi farketmiştim.

"Daha çok gençsin, yeni bir hayat kurabilirsin, geçmişinden tamamen bağımsız. Çok iyi düşünmeni istiyorum, lütfen mantıklı ol."

Ben de ona ayak uydurarak hislerimi gizlemeye gayret ediyordum. Ağlasam ya da bağırsam bunu anlamayacak ve daha da öfkelenecekti.

-Hala, ben bu çocuğu doğurmak istiyorum. Bir çocuktan bahsediyoruz, nasıl öldürmekten söz edersin?

Daha fazla hislerini gizleyerek yüksek sesle konuşmaya başladı.

+Aptal aptal konuşma, fetüs bile değil, raporda 5 haftalık yazıyor. Kalp atışları bile yok.

-Bir hafta sonra olacak ama.

Tekrar sesini kontrol edip bu sefer şefkatli bir ses tonunu yakalamaya çalışarak devam etti:

+Sana...Nolur güzel kızım, bak o adamla sonsuza kadar bağ kurmak demek bu, lütfen.

-Hala, zaten ona bildirmeden gidip de kürtaj yapamam ki? Bu muhtemelen yasal bile değil!

+Bunu bana bırak, düşük olarak göstereceğiz, kimse bilmeyecek.

Yüzüm ateş gibi yanıyordu, bir an olacakları gözümde canlandırdım ve bulunduğum yere çökerek ağlamaya başladım

+Güzel kızım, hormonlardan bunlar hep, lütfen, hiçbir şey senin hayatından, mutluluğundan önemli değil. Zorla bir şey yaptıracak değilim, sadece iyi düşün, mantıklı ol, bu sefer akıllı davran.

-Akıllı davranıyorum zaten, benim hayatım, benim bebeğim, kimse bize dokunamaz!

Halam daha fazla üstüme gelmekten vazgeçerek içeri gitti, kendimle başbaşa kalınca tekrardan yüksek sesle ağlamaya başladım, "Hayır seni benden kimse alamaz."

Jungkook POV

Artık dönmeliydim, burada yapacak hiçbir şey kalmamıştı ancak ısrarla Seul'e almam gereken bileti almayı erteliyordum.

Belki de Sana'nın halası haklıydı, tüm bu kötü başlangıçlar silinmesi mümkün olmayan bir leke gibiydi, temiz bir başlangıç yapamazdık.

Rose ile yüzleşmek de istemiyordum, artık tek düşünmek istediğim kendi mutluluğumdu. Bunu engelleyen her şeye bir set çekecektim baştan beni üzecek olsa bile. Üstelik bu Sana için de iyi olacaktı, o da mutlu olacaktı.

Taehyung'la konuşmuştum, bana Sana'nın telefon numarasını ulaştıramamıştı ancak bir çok yeni bilgi getirmişti, Sana Japonya'ya yerleşiyordu. Şirketin HR maillerinde gördüğüm kadarıyla Namjoon da direktör olarak Tokyo'ya atanmıştı. Namjoon'dan ne kadar nefret etsem de biliyordum ki Sana'yı mutlu edebilirdi, ona aşıktı ve Sana da ondan hoşlanıyordu.

Bu fikri içinden geçirirken kıskançlıkla gözleri seğirmişti.

"Bu kadar çabuk mu pes edeceksin?" , Sana'nın halası hakkında ne kadar da doğru düşünmüştü, güvenilmez herifin tekiydim.

"Ben onun da iyiliğini istiyorum. En iyisi böylesi..."

Saate baktım, saat 19:00'a geliyordu. Lise'den arkadaşım Mark arabasıyla beni alacaktı. Annemi kaybedişimden bu yana ilk kez dışarı çıkacaktım.

Mark üniversite için buraya gelmiş, sonrasında da yüksek lisans ve doktora derken iyice yerleşmişti, artık buranın yerlisi sayılırdı. Kalabalık ve gürültülü bir yer istemediğimin altını çizdiğim için öğrencilerin takıldığı sakin bir puba gitmiştik. Kalabalık olmayacaktık, ikimizin haricinde bir kaç kişinin daha bize katılacağını söylemişti.

Diğer kişilerin gelmesini beklemeden arka arkaya bir kaç kadehi götürmüştüm, "Hey hey hey, sakin ol Jk! " diyerek beni durdurmaya çalışan Mark'ı umursamadan...

İnsanlar yavaş yavaş geliyordu, çoğunu liseden tanıyordum, bizim dönemden değillerdi, bir kaç alt dönemden. Kendilerini bana hatırlatmaya çalışsalar da konuşmalarının ortasında kafamı başka yöne çevirerek ilgilenmediğimi belli ediyordum.

Mark tavırlarımdan utanmış olsa gerek, benim yerime mazeretlerimi sessiz bir şekilde grupla paylaşıyordu.

-Evet! Annemi kaybettim, eşimden ayrıldım bla bla bla Mark'ın açıkladığı gibi işte...Acıyabilirsin... Yine de burada bir öküz gibi davranmamı affettirir mi emin değilim.

Yanıma yaklaşan liseden tanımadığım, derin dekolteli kız elini teklifsiz bir şekilde bacağıma koymuştu, ileri geri hareket ettirerek, "Sana acımıyorum, asla! Sen çok güçlü birisin." diye fısıldadı.

Elini bacağımdan çekerek, kendimi ondan uzaklaştırdım. Böyle ucuz numaralarla yaklaşan ucuz bir kızda teselli bulacak kadar acınası değildim henüz.

Kapıdan içeri giren tanıdık bir yüz gördüm, benim gözlerim nasıl ona kitlendiyse onun da tedirgin gözleri bana kitlenmişti.

"Herkese merhaba!"

"Yeri..."

Planlanmış Evlilik (J.J.K. x Sana) SAKOOKWhere stories live. Discover now