34

453 38 16
                                    

Jungkook POV

Sabah telefonumun alarmıyla uyanmıştım, kapatmak için ekrana baktığımda birikmiş mesajları ve arama kayıtlarını görebiliyordum, hepsi de Rose'dendi.

Evet, bugün başım zaten derde girecekti, mesajları açma gereği duymadım, ne cevap verecektim ki? Sana duştan çıkmış üzerinde havluyla saçlarını kurutuyordu, banyo kapısının aralığından onu görebiliyordum, bir süre yattığım yerden onu izledim, o farketmeden.

Kahvaltıda annem yoktu, iyice hastalanmıştı, sabahları artık kalkamıyordu, babam Londra'daki hastane ile görüşmüş, işlemleri başlatmıştı, iki gün içerisinde bir kaç ay kalmak üzere Londra'ya gidiyorlardı. Sana kahvaltıyı hızlıca yapıp annemin yanına geçti, bir süre yanında kaldıktan sonra evden çıktık.

Ben annemi hasta görmeye dayanamıyordum, benden çok Sana onunla vakit geçiriyordu. Her zaman ince ve narin bir kadındı annem, ama şu an tanınmayacak kadar zayıflamış, normalde belirgin olmayan elmacık kemikleri iyice çıkmış, gözleri, küçük olan yüzünde iyice kocaman kalmıştı. Her yanına gittiğimde "Bugün daha iyi görünüyorsun." desem de gidişatın tam tersi olduğunu o da ben de biliyorduk. Annemi kaybediyordum, bunu düşündüğümde diğer tüm sorunlar hayatımda küçük detaylar olarak kalıyordu.

Ne yani, aşık olmadığım sevgilimden ayrılacaktım, benden nefret edecekti. Sanki hayatımda kimsenin kalbini kırmamışım gibi korkuyor olmam saçmalıktı.

Arabadan indiğimizde binanın yanında olan kahveciden Rose elinde kahve bardağıyla çıkıyordu.

Yanımda Sana olmasa trip atardı ama onun göreceği yerlerde hep böyle yapıyordu, baştan çıkarıcı olduğunu düşündüğü imalı bir gülümseme...

Sana onun bu gülümsemesini gördü, yüzü asıldı, başını yere eğerek yürümeye başladı.

Sana POV

Bu kız beni sinir ediyor, saat olmuş neredeyse 10:00 ve o sanki bu şirketin sahibiymiş gibi sallana sallana elinde kahve içeri girebiliyordu. Üstelik patrona seksi bakışlar atıp göz kırparak. Delirmemek elde değil!!! Bakma, görmezden gel, dayan!!

Eğer Jungkook bugün onu buradan yollamazsa nasıl bir yol izlemeliyim diye düşünmeye başladım. Sinirden yüzümün yandığını hissedebiliyordum.

Tam bu sırada elimi Jungkook'un tutmasıyla irkildim, bana ilgiyle bakıyordu, şaşkınca "noluyor" der gibi ona baktım.

Elimi daha da sıkıca tutarak yaklaşıp yanağımdan hafifçe öptü. Bu sefer utanarak yüzümü indirdim, ama gülümsememi durduramıyordum, alt dudağımı ısırarak engellemeye çalıştım.

Yanımızdan geçen sert topuk seslerine bakacak olursak birini fena halde kıskandırmış olmalıydık.

Birlikte asansörün olduğu yere gittik. Rose orda asansörü bekliyordu, ayakları yere vurarak. Asansör gelmişti, tam yönelirken Jungkook kolumdan tutarak beni durdurdu:

"Biz bir sonrakine binelim."

Asansöre, ve içine binene bakmadan birbirimize bakarak asansörün kapılarının kapanmasını bekledik.

Yaptığımız şey çocukçaydı belki de acımasızcaydı ama inanılmaz keyif aldığım gerçeğini değiştirmiyordu. Gözlerini benden çekmeden, hafif gülümseyerek bakıyordu.

-Yeter artık bakma, kız gitti zaten. Ayrıca yaptığın iyice nefret çekmekten başka bir şeye yaramıyor.

+O zaman sen de gülümsemeyi kes, ben sen bana gülümsüyorsun diye gülümsüyorum.

Planlanmış Evlilik (J.J.K. x Sana) SAKOOKWhere stories live. Discover now