28

434 40 3
                                    

Jungkook POV

Neden yatağa gelsin diye ısrar ettiğimi bilmiyordum, yanıma yattıktan sonra uyuyamamıştım.
Her ne kadar öyle çapkın biri sayılmasam da hayatıma onlarca kadın girmişti, basit bir dekolteden ya da ufak bir temastan aklımın karışacağı yaşları çoktan geçmiştim.

Yine de şu an, yan yanayken tedirgindim, yanlış bir şey yapmaktan korkuyordum.
Yarın şirketin datalarını incelemeli, geçmiş raporları ve toplantı notlarını okumalıydım.

İş hayatında ilk defa bu kadar büyük bir sorumluluk alıyordum. Mr Lee'nin katılacağı tüm toplantılara girecektim, Mr Lee'nin asistanı programın detaylarını bana atmıştı, program oldukça yoğun görünüyordu.

Tüm bu yoğunluğun ortasında yapmamam gerekeni yapmış uykusuzluğumu yatağa  davet etmiştim.
Sana'ya döndüm, beyazların içinde mitolojik bir karakter gibi duruyordu, hani şu masallarda oduncunun karşısına çıkan peri kızlarından...
Yorganı omuzlarına kadar çektim, saçlarını düzelttim, sonrasında yastığımı alarak yandaki koltuğa uzandım.

Sana POV

Sabah 6'da gözümü açtığımda yanımda Jungkook'u göremedim, koltuğa uzanmış, üzeri açılmıştı. Üzerindeki yorganı ve yastığını düzelttim, uyanmasından korkarak.

Koşudan geldiğimde Jungkook çoktan giyinmiş, nadiren kullandığı gözlüğünü takmış bilgisayardan bir şeyler okuyordu.

-Ben kendi arabamla çıkacağım.
+Neden?
-E bugün cuma, söylemiştim önceden, yetimhane.
+Evet, evet biliyorum, hatırladım. Bu arada sizin sosyal sorumluluk projesi için de bir toplantımız var bu sabah.
-Evet, ben de katılıyorum, Aile ve Cinsel Eşitlik Bakanlığı'ndan bir grupla yapacağımız toplantı... Devletten destek bekliyoruz, tabii bazı şeyler için de izin. Öğlen de onlarla yemeğe çıkacağız.

Neredeyse bir senedir bu proje üzerinde çalışıyordum. Şirketimiz bu sefer sadece maddi olarak değil, teknolojik olarak destek vereceği bir proje olacaktı. Ailesini kaybetmiş kız çocuklarını kapsayan projede, çocukların hem barınma ihtiyaçları karşılanacak hem de teknolojik olarak üstün bir eğitim verildiği eğitim merkezi kurulacaktı.

Yer için izin almıştık, eğitim müfredatı için uğraşıyorduk Eğitim Bakanlığı yardımıyla. Normalde olan ders saatlerinden fazla ders saati planlanıyordu. Okula kabul için şartları belirleyecektik.

Bazıları bu denli üstün seviye bir eğitim imkanının diğer çocuklar için haksızlık olabileceğini söylüyorlardı. Devlet okulu kapsamında olan bu okulun diğer okullara kıyasla bir çok ayrıcalığı bulunacaktı, bize sıkıntı çıkaran kısım da buydu zaten. Örneğin şirkette lise öğrencileri için yazın staj ve eğitim süreleri vardı.Başlangıçta tek şehirde açılması planlanıyordu, teknolojik desteği biz verecektik.

Jungkook POV

Sabah ilk katıldığımız toplantı Sana'nın projesine aitti. Sana'yı bundan önce hep sessiz, iddiasız bir kız olarak görüyordum, ama şu an sunumunu yaptığı projeyi öyle tutkuyla ve sahiplenerek anlatıyordu ki hayran kalmamak elde değildi.
Sunumun bitiminde gruptakilerden bir el kalktı:

-Peki neden sadece kız çocukları? Bu cinsiyetçi bir yaklaşım değil mi?

Sana bunun açıklamasına hazırlanmış gibiydi.
-İzin verirseniz bununla ilgili kısa bir sunumumu da paylaşmak isterim. Projenin farklı bir basamağında çalışırken, hazırladığımız bir sunum.

Sunum, yetimhanede büyüyen kız çocuklarının lise eğitiminden sonraki verileriyle ilgili grafikleri içeriyordu. İş bulma oranları, üniversite eğitimine devam etme yüzdeleri. Çalıştıkları sektörler, aylık ortalama gelirler...

-Ne yazık ki bu ülkenin sunduğu şartlar kız çocuklarına karşı eşit değilken buna karşı atılmış bir adımı cinsiyetçi olarak değerlendirmeyeceğinizi umarak sunumumu bitirmek isterim.

Yemekte ekiple birlikteydik. Grubun başında olan kadın yemek sırasında söze başladı:

-Siz bu konularda çok duyarlısınız. İnanın sizi çok taktir ediyoruz. Yang Gu Ru Yetimhanesi Müdürü yaptığınız çalışmalardan bahsetti. Sanırım haftanın bir günü oradaymışsınız.

+Evet, ne mutlu bana eğer o çocukların hayatına biraz da olsa dokunabiliyorsam.

-Geçen sene Seul Ulusal Üniversite'sine giren kaç tane çocuk olmuş. İnsanlar oralara girebilmek için gece gündüz özel ders alıyor.

+Biz de benzer bir uygulama yaptık, şehirdeki üniversitedeki öğrencilerin iş birliğiyle, çok güzel bir etüt sistemi oturttuk bu sene de devam ediyor.

-Sanırım küçükken annenizi kaybetmiş olmanız sizi bu konularda bu kadar duyarlı yapıyor.

Bu saçma cümleyi kimin kurduğuna bakmak için kafamı çevirdim, ağzını açarak yemeğine yumulmuş orta yaşlı bir adamdı.

Cümleyi kurduktan sonra Sana'nın tepkisine bakmamıştı bile, hala ağzını açarak yemek yemeğe devam ediyordu, aç herif.

Sana da yemeğinden kafasını kaldırmadan gülümsedi:

+Haklısınız sanırım, ben imkanlarım sayesinde şanslıydım bunu o çocuklarla paylaşmak istiyorum, tabii devletimiz de bize bu konuda destek olursa çok daha fazla çocuğa ulaşabiliriz.

Grubun lideri olan kadın durumu kurtarmak istercesine konuşmaya atladı:

-Ahh ne kadar da büyük bir değersiniz ülkemiz için, sizin gibi gençlerle gurur duyuyorum.

Yemekten hemen sonra Sana arabasına doğru yöneldi, arkasından seslendim.

-Hey bekle! O gerizekalı adam canını sıkmadı değil mi?

+Hangi adam? Ne dedi ki?

-Of dedi ya annenizi kaybettiğiniz için.

+Yooo neden sıksın ki? Gerçek olan bir durum. Ayrıca haklı, sebebi de gerçekten bu. Ben bu gerçekle yüzleşip barışalı yıllar oluyor.

-Gerçekten iyisin değil mi? İstersen gitmeden bir kahve içelim

Sana saatine bakmıştı:

+Zamanı olsa içerdim ama şimdiden geç kaldım. Merak etme böyle şeylere üzülmeyi çoktan bıraktım.

Yıllar önceyi hatırladım, Sana annesini yeni kaybetmişti. Okul için bu büyük bir olaydı, bir çoğumuz ailesinde henüz ölümü görmemiştik. Herkes arasında Sana'nın annesinin öldüğünü konuşuyordu, çok trajik ama bir o kadar da merak uyandıran bir olaydı.

Sana sıranın en arkasına geçmiş, kimseyle muhabbet etmiyor, dersleri bile dinlemiyordu. Hiçbir zaman yakın arkadaş değildik ama selamlaşıyorduk, sınıfa girer girmez ona doğru bakıyordum belki biraz daha iyi olmuştur diye, başıyla sessizce selam verdiği o anlarda hafif gülümser gibi oluyordu, sonra yine başını sırasına gömüyordu.

Annesi yaşıyorken hep iki yandan örülen uzun saçları artık dolaşık, bakımsız ve yağlı görünüyordu.
Annemi arkadaşıyla konuşurken duymuştum, saçlarını tarattırmıyor, toplatmıyor hatta kimsenin dokunmasına izin vermiyordu.

Bir sabah okuldakilerin dalga geçen bakışları arasında okula girdiğini gördüm. Saçları bir oğlan çocuğu gibi kısacık kesilmişti. Kızlar arkasından "Sana Oppa!!" diye bağırıp dalga geçiyordu. Koridorun ortasında göz göze geldik, gözlerimi kaçırdım, selam vermeden hızlıca yanından geçtim.

Sonrasında da yıllarca birbirimize selam vermedik, her karşılaşmamızda gözlerini benden kaçırdı.

Planlanmış Evlilik (J.J.K. x Sana) SAKOOKWhere stories live. Discover now